Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

İnsan Kaynakları Yönetiminde Yeni Ufuklara Doğru

İşletmelerimizde çalışan insanlarımızın ba­şarılı ve verimli olabilmelerini esas alan insan kaynaklan yönetimi gelişen ve de­ğişen dünya şartlan karşısında kendini yenilemeye devam ediyor. Özellikle her ge­çen gün gelişen insana yönelik keşif ve bu­luşlar insanın sadece işletmelerin değil ev­renin merkezi olduğu gerçeğini bir kere da­ha kanıtlıyor. Aslında insanın işletmelere kaynak oluşturmasına ilave olarak tüketici – müşteri boyutunda sona erdiren kişi ol­ması bir dönüşümün ifadesi oluyor. Belki de “insan kaynakları yönetimi” kavramı da başkalaşarak “kurumsal insan yönetimi”ne dönüşüyor.

Yönetim bilimi literatürleri: Batı’nın insa­nı bir makinaya benzetmesine karşılık Do­ğu’nun insanı doğal bir bahçeye benzetme­sinden iyi dersler çıkaracak yeni kavramla­rın doğmasına hazır olmalıdır. İnsanoğlu; harekete geçirmeye ihtiyaç duymadığı ye­tenek ve potansiyelini gelecekte harekete geçirebilirse neler olacağını düşünmek bile muhteşem olabilir. Çağımızın ulaştığı bilgi düzeyi ister istemez “bilgelik” çağını da tetikliyor. Bilgi ile donanmış insangücü hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri gerçeğe dö­nüştürebilir. İnsanın doğasında bulunan “yaratıcı düşünce” kendine olan “özgü­ven “inden esinlenerek “işbirliğine” ve ora­dan “adanmışlığa” uzanmaktadır. “Sevgi ve hoşgörü” ile yoğrulmuş ilişkiler motivasyo­nu ve iletişimi arttırarak aynı “gönüllülük” noktasında buluşmaktadırlar.

İç müşteri olan çalışanlarımızın işletme­lerine duydukları “güven” ile “acaba işlet­mem bana da güveniyor mu?” sorusunun cevabı olumlu ise işletmeler atılıma hazır­dır diyebilir?

“Ücretlerin” tatmine yetmediği günü­müzde, işletmelerimizin başında bulunan kahramanlar ekonomiye kattıkları değer­ler ile ülkemizi yüceltiyorlar. Çalışanlarına kıymet veren ve onları aileleri ile birlikte düşünen işletme sahipleri birer “kurum kültürü” öğesi olarak kahramanca efsane­ler üretiyorlar.

Üreten, vergi veren, karın doyuran mü­teşebbislerimiz geleceğimizi aydınlatıyor. Bu üretim faaliyetlerine katılan bilgi ve emek işçilerimiz alın terleri ile onlara des­tek oluyorlar. Yani diğer bîr deyişle “memleketimizin yeni efendileri olan çalı­şanlar ürettikleri ile parıl parıl parlıyorlar”.

Türkiye olarak İnsan Kaynakları Yöneti­minde bulunanlar ise Batı’nın ve Doğu’nun iyilerini alıp, kendi kültür ve ana­nelerinde eriterek.”en iyiyi yapma sentezine”ulaşmak zorundalar. Bizim kültürümü­zün insana ve emeğe olan bakışı dünya­nın başka yerlerinden farklıdır. O halde evrensel olan kültürümüz; insan kaynakla­rı alanında da yeni ve evrensel kavramlar üretebilir.

Toplam kalite anlayışını Japonya’dan 400 sene evvel uygulayan bir ahilik geleneğini ve “papucu dama atma” uygulama­sını bu açıdan düşünürsek geride kaldığı­mızı ve yeniden öne geçme zamanımızın geldiğini düşünebiliriz. Kütahya’daki Çiniciler ile çalışanlar arasında yapılan ilk “Toplu Sözleşme” örneğinin İngiltere’de başladığı sayılan endüstri ilişkilerinin tari­hinden 300 yıl önce olduğunu belirtmesi bakımından önemlidir.

O halde kendimize ve insanlarımıza gü­venerek yolumuzu aydınlatabiliriz. Yeni Türkiye’nin, yeni insanları beklenen atılımı mutlaka yapacaklardır. O günleri görüyor gibiyim.