Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
İMAR UYGULAMALARINDA ADALET
Dün Toprak Mahsulleri Ofisinin önünden geçerken köşe başında yapılan inşaatı görünce içim burkuldu.Hemen geçmişi hatırladım.Yanılmıyorsam 1987 yada 1988 yılında bu köşe başı imar planlarında “yeşil alan” gözüktüğü için benim yönetimimdeki belediye tarafından istimlak edilerek park yapılmıştı.Hatta içine bir genel tuvalet yapmıştım.Hatta bir kısım vatandaşlarımız bu tuvaletten şikayetçi olmuş ve yıkılmasını talep etmişlerdi.
Hatırladığım kadarı ile bu arazi üzerindeki boşaltma işlemleri sırasında Selahattin Ayaz isimli hemşerimize ait torna tesviye atölyesini bin bir zorlukla boşaltmıştık. Daha sonraki dönemde benden sonra göreve gelen rahmetli Ünal Ozan bu araziyi belediyeye ait bir “akaryakıt istasyonuna” çevirmişti.
Daha sonraki Aziz Duran dönemlerinde ise bu arazi yeniden imar değişikliği yapılarak “iskan sahasına” dönüştürüldü ve başkalarına satıldı. Satılan kişilerin kimler olduğunu elbette hemşerilerimiz iyi biliyor.Şimdi bu arazi üzerinde inşaatlar yükseliyor. İşte bunun için bu araziyi istimlak etmiş olmaktan dolayı bin pişmanım.Nedeni ise gayet basit.Bence belediye yönetimi; 10-15 yıl içinde bir araziyi birilerinin elinden alıp bir başkalarının eline vererek haksız bir uygulamaya neden olmuştur.
Ben; kendi dönemim içinde kamu adına yol kavşağında bulunan bu kritik araziyi istimlak ederken halkın çıkarlarına göre davranmış ve ilgili imar yasalarının gereğini yapmıştım. Bu arazi imar planlarına göre muhafaza edilebilse idi hiçbir sorun yoktu. Ancak benden sonra gelen belediye yönetimine sorarsanız “belediyeye gelir getirsin” diye burayı akaryakıt istasyonuna çevirmişti.Bir sonraki dönemde ise yine belediye yine “gelir getirsin” diye burayı ihale ile başka birilerine satmıştı. Bu süreçte her belediye dönemi kendini bir nedene dayanarak savunabilir. Ancak sonuca bakarsanız bu başlı başına büyük bir “adaletsizlik” örneğidir. Üstelik arazinin ilk sahipleri için bu adaletsizliği giderecek çözümlerde artık mümkün değildir.Yani iş ilahi adalete kalmıştır.
O halde belediye yönetimlerine gelen “seçilmişlerin” bu olaydan alacakları dersler bulunuyor. Bence alınacak ilk ders belediye imar uygulamalarında “uzun vadeli” düşünmektir. Alınan imar kararlarının günlük ihtiyaçlara göre değil şehrin uzun vadeli hedeflerine göre oluşturmak gerekir. İkinci ve en önemli ders ise belediye imar kararlarını birilerinin zengin olması için “manivela gibi” kullanmamaktır. Bu belediyeciliğin en büyük ayıbıdır.
Daha önceleri de belediye yönetimleri imar uygulamalarında bir çok haksızlıklar yaptı. İstimlaklerde 18.maddeye göre uyguladıkları “arazilerin yeniden düzenlenmesinde” arazileri yeniden dağıtırken resmen “kul hakkına” el uzattılar. Bir önceki belediyenin yaptıkları iş yeri ve arazi satışlarını parası belediyece tahsil edildiği halde başkalarına satarak şimdiki belediye yönetimlerini yüklü tazminat ödemeye mahkum ettirdiler. Geçmiş yönetimleri suçlamak istemiyorum ancak kendi kabahatlerini başkalarına yüklemeye meraklı yandaş medya unsurları bile ilahi adalette kendilerini hesap vermekten kurtaramazlar.