Esnaf ve Ticaret Tarihi
Osmanlılar, Adapazarı’na 1305-1329 arasında yerleşmişlerdir. Osmanlı Beyliği kurulmadan evvel de Adapazarı civarında Türkler bulunmaktaydılar. Dolayısı ile Osmanlının ilk yayılma coğrafyasında Adapazarı önemli bir yere sahiptir.
Adapazarı adının “Ada” ve “Pazar” kelimelerinin kaynaşmasından meydana geldiği kabul edilmektedir. Buradan da bu şehrin nasıl bir iktisadi teşebbüs sonucu ortaya çıktığı anlaşılabilmektedir. “Ada” kelimesi, Sakarya Nehri’nin geçmişte günümüze göre daha coşkun akması ve bölgeyi ikiye ayırmasından dolayı verilmiş bir addır. Adapazarı’nda her meslek erbabı belirli yerlerde toplanırlardı. Zamanla Türk, Ermeni ve Rumların bir arada ticaret yaptığı bu pazarlar daimi bir hal almış ve halk buralara yerleşmeye başlamıştır.
Adapazarı yöresinin zengin ve değerli ormanlara sahip olması, Adapazarı’nda ağaç endüstrisine dayalı çeşitli sanayi kollarının kurulmasını sağlamıştır. Orman ürünlerinin pazarlanmasıyla, bölgede önemli sermaye birikimi sağlanmıştır.
Adapazarı’nın bulunduğu coğrafi konum da şehrin gelişmesine katkıda bu bulunmuştur. Bu noktada Osmanlı Devleti’nin en kalabalık nüfusunu barındıran İstanbul, her zaman Sakarya ticaretini etkileyen en önemli pazar olmuştur. Sakarya’da üretilen meyve, sebze, süt ürünleri, ağaç ürünleri ve diğer ticari mallar İstanbul pazarlarında yer bulmuştur.
Adapazarı şehrinin ticari potansiyeli, şehrin geleneksel hanlar ve 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı coğrafyasında görülmeye başlayan oteller bakımından zengin olmasına neden olmuştur. 1924 yılında Adapazarı’na dışarıdan gelen tüccar gibi kişilerin konaklama yapabilecekleri han ve otellerin sayısı 10’du. Bunlar; Akyazıoğlu Han, Abacı Han, Arapoğlu Han, Ararat, Belediye, Canpolat Bey Han, İstasyon Han, Sabit Efendi Han, Hacı Rıza Bey Han, Milli Han ve Safa Hanı’dır.
1940 ve 1941 yılında Adapazarı Ticaret Odası’na kayıtlı esnaf sayıları şöyleydi: Bakkaliye 60, manifaturacı 39, hazır elbiseci 18, terzi 14, tuhafiyeci 7, sigara ve tütün satan 11, nakliyeci 5, müteahhit 5, nalbur, camcı ve çivici 7, saatçi6, kuyumcu 3, elektrikçi 4, keresteci 27, kütükçü 3, otelci 6, kahveci 21, kuru kahveci 5, hancı 8, basımevi 2, kırtasiyeci 3, attariye 3, ayakkabıcı 28, mobilyacı 3, müskiratçı 6, boyacı 4, ekmekçi ve fırıncı 10, şeker, helvacı, pasta ve tatlıcı 5, sütçü ve yoğurtçu 13, yemişçi 5, sebzeci 6, kabzımal 8, hamamcı 2, eczacı 4, berber 5, lokanta, aşçılar ve köfteci 18, marangoz 6, semerci 2, sandıkçı 2, çıkrıkçı 3, tamirci 3, dülger ve kalfa 7, otomobilci 5, tenekeci ve lehimci 4, fabrikacı 5, kömürcü 3, oduncu 7, fotoğrafçı 3, kasap 8, tavukçu ve yumurtacı 9, celep 7, koltukçu ve yorgancı 3, tuğlacı 4, balıkçı 2, sirkeci 1, 983 Özel, a.g.m., s. 748. 984 Türkiye Salon ve İlanat Gazetesi, İkinci Sene, numro: 19, Haziran 1926, s. 19. 985 Türk Yolu, 5 Teşrinievvel 1926, s. 4. 986 Ali Rıza(Oda Başkâtibi), Ada Pazarı Ticaret ve Sanayi Odası Sevgili Cumhuriyetimizin 10 uncu Yıl Dönümü Kutlama Mecmuası, İmamoğlu Fevzi Matbaası, İstanbul, 1933, s. 17. 987 Müzeyyen Ünal, “Yerel Gazete İlanlarına Göre Kocaeli’de Sanayi ve Ticaret (1923-1953)”, Uluslararası Orhan Gazi ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu-V, C. 2, Kocaeli, 2019, s. 1156. 202 sinemacı 2988, komisyoncu 9, koza tüccarı 5, demirci ve tamirci 9, zahireci 59, kolonyacı 3, banka 3, kiremitçi 5, kaşarcı ve peynir ocakları 1, ihracatçı 1, sobacı 6, gaz acentesi 2, nalbant 7, züccaciyeci 3, gazozcu 4, kumaşçı 8, saraç 5, iplikçi 1, sandalyeci 2, bakırcı 3, gazete bayi 3, kamyoncu ve tamirci 1, inşaat kalfası 5, kuyumcu 4, tarakçı 3, kooperatif 14, uncu 7, silahçı 1, şapkacı 4, urgancı 1, kalaycı 7, bozacı 3, yağcı 4, radyocu 3’dur.
Kaynakça
- Sarı, M. ve Narin, R. (2021). Adapazarı’nda ticari hayat ve Adapazarı İslam Ticaret Bankası. Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, 14-20.
- Narin, R. (2022). Adapazarı kazası 1923-1954. Basılmamış Doktora Tezi. 200-213.
Adapazarı’nın sahibi olduğu ekonomik zenginlik bölgede bir gümrüğün de kurulmasına vesile olmuştur. Osmanlı coğrafyasında Adapazarı gibi il merkezi olmayan, iktisadi büyüklüğü ve kapasitesi nedeniyle önem kazanan bölgelerde kara gümrükleri vardı.
Küçük gümrükler genellikle yakınındaki büyük gümrüklere bağlanır ve bir ferman gönderilmesi yahut iltizama verilmesi gibi durumlarda yalnız büyük gümrüğün adı yazılır, diğerleri için “ve tevâbii gümrükleri” denmekle yetinilirdi. Adapazarı Gümrüğü de uzun yıllar İstanbul Gümrüğü’ne bağlı idi. Arşiv kayıtlarında bu durum genellikle “İstanbul Emtia Gümrüğü mülhakatından Adapazarı Gümrüğü” olarak geçmektedir.
Tanzimat’tan sonra kurulan kara gümrükleri 1843’te kaldırıldı; fakat eskiden beri mevcut olduğu için “kadîm” adıyla anılan gümrükler çalışmalarını sürdüler. Kadim olup devam eden gümrükler içerisinde Adapazarı Gümrüğü de yer almaktaydı.
Bu gümrük dolayısı ile bugün Adapazarı’nda Uzunçarşı, Çark Caddesi, Atatürk Bulvarı, Ankara Caddesi’nin kesişme noktasından güneye doğru olan bölgenin ismi “Gümrükönü Caddesi” idi.
Kaynakça
Sarı, M. ve Narin, R. (2021). Adapazarı’nda ticari hayat ve Adapazarı İslam Ticaret Bankası. Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, 14-20.
Bankacılık, tasarruf sahipleriyle ek kaynaklara gereksinim duyan özel ve kamu kuruluşları arasındaki ilişkileri düzenleyip, bu kaynaklarda akıcılığı sağlayan, kısa süreli fonları uzun süreli fonlara dönüştüren sistemdir. Osmanlı Devleti’nde bankacılığın gelişimi üç aşamalı bir süreçte gerçekleştiği kabul edilmektedir. Bunlar: borçlanma bankacılığı dönemi, yabancı sermayeyi destekleyen bankacılık dönemi ve milli bankacılık dönemidir.
Borçlanma dönemi bankacılık faaliyetleri, Bank-ı Dersaadet’in (İstanbul Bankası) Alleon ve Baltazzi adında iki Galata bankeri tarafından kurulması ile başlamıştır. Osmanlı topraklarında banka adını taşıyan ilk kurum olan bu oluşum 1852’de tasfiye edilmiştir.
Osmanlı mali idaresi bu başarısız teşebbüsten sonra, bütçe açıklarını kapatmak için yabancı mali kuruluşlara yönelmiş, böylece yabancı sermayeyi destekleyen bankacılık dönemi başlamıştır. En büyüğü Osmanlı Bankası olan bu bankaların temel kâr kaynakları ve faaliyet alanları yüksek faizlerle devlet borçlanmaları olmuş ve faaliyetlerini, başına buyruk olarak ve sadece yüksek kâr amacı güderek yürütmüşlerdir. Bu oluşum da devletin ve toplumun genel ihtiyaçlarına cevap vermemiştir.
Osmanlı Devleti’nde milli bankacılığa geçiş, İttihat ve Terakki Partisi’nin iktidara gelmesinden sonra “milli iktisat” politikasını takip etmesiyle gerçekleşmiştir. II. Meşrutiyet’ten itibaren Milli İktisat düşüncesi etrafında birleşen Osmanlı aydınları, savaş yıllarında fikirlerini basın yoluyla daha çok insana duyurmayı ve kamuoyu üzerinde etkinliklerini artırmaya çalıştılar. Müslüman Türk unsurunun iktisadi faaliyete aktif olarak katılması dönemin aydın ve yazarlarının birleştikleri ortak noktaydı.
Osmanlı Devleti için kurtuluş yolu bu unsurun girişimci olması, ticaret, bankacılık ve sanayi ile uğraşmasından geçiyordu. İttihatçılar kredi kurumlarının ülke ekonomisinde oynadıkları rolü görmüş ve özellikle yabancı sermayenin etkin olduğu bu alanın kontrol altına alınması gereğini kavramışlardı. İttihat ve Terakki Partisi, benimsemiş olduğu milli iktisat politikası doğrultusunda milli bankalara ön ayak olmuş, üyelerine bu noktada tavsiyelerde bulunmuş ve onları özendirmiştir. Kuruluşları sırasında da her türlü yardım ve kolaylığı sağlayarak Osmanlı para piyasasını ve kredi kurumlarını millileştirmeyi amaçlamıştır.
Bu politikalar sonucunda gücünü artıran Müslüman-Türk eşraf-çiftçi-tüccar, milli bankalar sayesinde yabancı ve gayr-i Müslim tüccar karşısında pazarlık gücünü artırmış, daha önce tefeciye kaptırdığı malını yüksek fiyatla piyasaya sürebilmiştir. Böylece, o günlere kadar yabancıların ve gayr-i Müslimlerin tekelinde olan para piyasası zamanla Müslüman-Türk eşrafın eline geçmiştir.
Bu şekilde taşrada kurulan milli bankalardan bazıları şunlardır: Konya İktisadi Milli Ban[1]kası (1911), Adapazarı İslam Ticaret Bankası (1913), Emvali Gayrimenkule ve İkrazat Bankası (1914), Milli Aydın Bankası (1914), Karaman Milli Bankası (1915), Akşehir Bankası (Akşehir İktisadi Osmani Şirketi) (1916), Kayseri Milli İktisat Bankası (1916), İtibari Milli Bankası (1917), Manisa Bağcılar Bankası (1917) ve Adapazarı Emniyet Bankası (1919)’dır.
İktidarın sunduğu uygun koşullara rağmen, bu bankaların çoğunluğu ülkede faaliyette bulunan yabancı bankaların karşısında rekabet edemeyerek faaliyetlerine son vermişlerdir. Nitekim 1911-1922 yılları arasında kurulan milli bankalardan on dördü Cumhuriyet dönemine ulaşmış ve bunlardan ancak ikisi 2000’li yıllara kadar faaliyetlerini sürdürebilmişlerdir. Bu iki banka “Milli Aydın Bankası-Tarişbank” ile “Türk Ticaret Bankası A.Ş. (Türkbank)” olarak faaliyetini sürdüren “Adapazarı İslam Ticaret Bankası”dır.
İslam Ticaret Bankası ve 1919’da kurulan Adapazarı Emniyet Bankası yerli sermaye ile kurulan yerel bankalar olmuşlardır. Bu iki banka da bölgenin iktisadi ihtiyaçlarından doğmuş kendi öz bankasıdır. 1927’de Adapazarı’nda bulunan bankalar: Adapazarı İslam Ticaret Bankası, Emniyet Bankası Merkezi, Osmanlı Bankası ve Ziraat Bankası idi. 1929’a kadar da bu bankalar varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e faaliyete geçen pek çok banka, ilk şubelerinden birini Adapazarı’nda kurmuştur. 1925’ten sonra bankalar, bölgelerindeki ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı olmak zorundaydılar. Özellikle meclis kararları gibi bazı faaliyetlerinde ticaret ve sanayi odalarına bildirim yapmak zorundaydılar. Bu durum Adapazarı’ndaki bankalar için de geçerliydi. Adapazarı’ndaki bankalar ATSO’ya kayıtlı olmak zorundaydılar.
Kaynakça
Sarı, M. ve Narin, R. (2021). Adapazarı’nda ticari hayat ve Adapazarı İslam Ticaret Bankası. Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Yayınları, 22- 25.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e önemini koruyan Adapazarı pazarları her hafta kurulmaktaydı. Bununla birlikte, şehrin belediyesi 1929’da başlamak üzere yılın belli günlerinde bir defaya mahsus kurulan bir panayır organize etmişti. Eylül ayının ortalarında kurulan bu panayırın süresi 6 günü geçmiyordu.
1929’da Adapazarı Sonbahar Panayırı 24 Eylül 1929 Salı günü açılmış ve 27 Eylül 1929 Cuma günü akşamına kadar olmak üzere 4 gün devam etmiştir. Panayır, kasabaya 40 dakika mesafede Sakarya Koşu mevkiinde açılmıştı. Panayıra hem Adapazarı’ndan ve hem de civar bölgelerden gelen halk iştirak ediyordu. Burada tüccar ve sanatkârların yerlerinde sergiler açılır, hayvan alım satımı ile sanayi ürünleri 4 gün boyunca satılırdı.
Adapazarı Panayırının ikincisi 16 Eylül 1930 Salı günü ile 21 Eylül 1930 Pazar günleri arasında 6 gün düzenlenmiştir. Bu panayırda her cins hayvan, manifatura vesaire her çeşit ürün ve eşya, yiyecek ve meşrubat satılıyordu.
1931’de Adapazarı panayırı 16 Eylül tarihinde başlayıp 6 gün devam etmişti. Sakarya kenarı bölgesinde yapılan bu panayırın günleri ile Bolu ve Geyve panayırlarının günleri çakışmıştı. Bu durum panayırın istenilen düzeyde geçmemesine neden olmuştu.
1934’te Adapazarı’nda her sene açılan ve bir hafta devam eden hayvan pazarında alış veriş ise istenilen düzeyde olmamıştı.
Adapazarı panayırı 20 Eylül 1935’te başlayıp 23 Eylül akşamı sona ermişti. Belediye panayıra geleceklerin istirahati için tedbirler almış, her cins satış için ayrı ayrı yerler hazırlatmıştı.
Her sene aynı mevsimde açılan Adapazarı panayırı 1936’da Erenler civarında ve Sakarya kenarında faaliyete başlamış ve bir hafta müddetle devam etmiştir. Panayır bu sene geçen senelerden çok fazla rağbet görmüştür.
1937’de panayır aynı yerde ve Eylül ayında kurulmuştu. Bu seneki panayır çok ilgi görmüştü. Pazarda 30 bin liralık hayvan alım satımı gerçekleşmişti.
1938’de Adapazarı ve çevresi hayvanlarında hastalık görüldüğü için bu sene hayvan panayırı açılamamıştı. Her sene kurulan panayır hastalık nedeniyle bir sene ertelenmek zorunda kalmıştır.
1948’de Adapazarı’nda hayvan ve emtia pazarlarıyla hayvan panayırı tekrar kurulurdu.
1949’da Panayır, 25 Eylül 1949 Pazar günü faaliyete başlamıştı. Panayır ve sergi Erenler Koşu sahasında olup, panayır dört gün devam etmiştir. Sergi pazar günü yapılmış ve bir gün devam etmiştir. Bu panayırda müşteri çekmek için 1.700 lira ikramiye dağıtılmıştır. Panayırda her cins hayvan alım ve satımı yapılıyordu. Bu panayır belediyenin nezaretinde yapılmaktaydı. Bu panayırda Tarım Bakanlığı’nca tertiplenen İl Hayvan Sergisinde dağıtılacak ikramiyeler şöyleydi: 10 taya 500 lira, 9 gebe veya taylı kısrağa 500 lira, 11 ineğe 350 lira ve 10 düveye 275 lira.1028’dı.
Hayvancılığı geliştirmek ve teşvik etmek amacıyla 1952’de Adapazarı’nda bir hayvan panayırı açılmıştı. Tarım Bakanlığı, burada dereceye giren hayvan sahiplerine mükâfat olarak verilmesi amacıyla 1.500 Türk lirası ödenek göndermişti ki, bu paranın tamamı, ödülü hak eden hayvan sahiplerine tevdi edilmiştir.
26 Eylül 1953’te Adapazarı’nda hayvan panayırı açıldı. Bu sergi, Adapazarı mezbahasının bahçesinde düzenlenmişti. Sergiye Kocaeli Milletvekili Ekrem Alican, Adapazarı Kaymakamı Atıf Tahıl ve daire müdürleri katılmışlardı.
Adapazarı’nda kurulan pazar ve panayırların şehir ekonomisine çok büyük katkısı olmaktaydı. Bununla birlikte, Adapazarı Belediyesi’nin önemli gelirlerinden biri de bu pazar ve panayırlara gelen satıcılardan tezgâh başına alınan vergiydi. Belediye bu gelirinin arttırılması için şehirdeki panayırların reklamlarını gazetelere veriyor ve civar illerden gelecek satıcıları da şehre çekmeye çalışıyordu.
Kaynakça
Narin, R. (2022). Adapazarı kazası 1923-1954. Basılmamış Doktora Tezi. 211-213.
Dünyada ticaret ve sanayi odalarının ortaya çıkışı XVI. Yüzyılın sonlarına rastlar. Ticaret Odası adını alan ilk kuruluş Marsilya Ticaret Odası olup, kuruluş yılı 1600’dür. Kuzey Amerika’da ilk ticaret odası 1768’de New York’ta kurulmuştur. Kanada’da ilk ticaret odası 1804 yılında Halifax’ta açılmıştır. Dünyadaki ticaret ve sanayi odalarının bir ortak özelliği de milli merkezi bir üst organizasyon içinde bir araya gelmeleridir.
Osmanlı toplumunda Oda Fikri, batılaşma hareketi ile birlikte gündeme gelmiştir. Bir dizi reform ve yenilikler içeren 1856 tarihli Islahat Fermanı, tüccarların odalar kurarak örgütlenmeleri gereğini ortaya çıkarmıştır. Ferman gereği nizamnameler yayımlayıp odalar kurulmaya başlamıştır. İlk olarak 1879’da Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası kurulmuş, bunu 1882’de İstanbul’da, 1885’de İzmir’de kurulan Odalar izlemiştir.
Önemli bir ticaret merkezi olan Adapazarı’nda Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), Ticaret ve Ziraat Nezareti’nin yetkilendirmesi ile 31 Mayıs 1917 tarihinde kurulmuştur. Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odası; Hacı Mehmet Hilmi Efendi, Hamit Sipahizade (Bankacı ve Tüccar), Emin Muharrem Güner (Nalbur), Numan Numanbeyzade (Bankacı ve Tüccar), Rauf Demirtaş (Değirmenci), İbrahim Diyarbekirli (Bankacı ve Tüccar), İslam Bankası Müdürü Asım Bey, Salih ve Numan Yöntem (Bakkaliye Toptancısı), Ali Fevzizade (Adapazarlı Ailesi Genel Katibi), Kazım Berköz (Kumaş Tüccarı), Yusuf Alican ( Manifatura Tüccarı), Zobar Ahmet Özdilek (Zahireci) ve diğer 200 civarında Adapazarılı tüccar ve esnafın önderliğinde; o tarihte Kocaeli’ne bağlı bir ilçe olduğu için Kocaeli İlinin Meclisi Umumi kararı ile kurulmuştur. Bilahare 5590 sayılı Kanun ve tatbikatına ait tüzük hükümlerine intibak etmiştir.
01.06.2004 tarih ve 25479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Kanunu ile ticaret ve sanayi odaları, ticaret borsaları ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin kuruluş ve işleyişine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. 19 Temmuz 2008 yılında da Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası ismini almıştır.
Kaynakça
Narin, R. (2022). Adapazarı kazası 1923-1954. Basılmamış Doktora Tezi. 211-213.
http://www.satso.org.tr/tanitim/15/tarihce.aspx (Erişim tarihi: 05.10.2022)