Çocuk Oyunları
Çocuklar geçmiş dönemde çoğunlukla ilkbaharda yaz ve sonbaharda açık arazilerde ortaklaşa hayvan gözetirler hayvanların öğle saatlerinde duyup yattığı dinlendigi zamanlarda birlikte oyunlar oynarlarmış.Bu oyunlar başka yörelerde de görülür.
Daha çok hayvan gözeten çocukların dinlenme sırasında açık alanda oynadığı bir oyundur. Genellikle erkek çocukları bu oyunu oynasa da bazen de kız ve erkek çocukları dipdip oyununu karışık oynar. Bu oyun için herkesin özel birer dipdip sopası olur. Yaklaşık 100-120 cm boyunda, bir ucu ince, kızılcık yemişen veya karagürgen ağacından ateşte kızartılarak yapılan esnek bir sopadır. 8-10 çocuk tarafından oynanır. Yan yana dizilen çocuklar, hepsi aynı hizadan sırayla sopayı yaylandırarak en ileriye uzağa atmaya çalışırlar. En kısa mesafeye atabilen ebe olur. Ebe bütün sopaları toplayıp tekrar getirir. Ebe kendi sopasını dizili çocukların 2 metre kadar önünde yatay olarak koyar , diğer çocuklar ebenin sopasının üzerinden kaydırarak en ileriye atmaya çabalarlar. Üçüncü turda ebenin sopası en ileriye giden sopanın önüne yatay olarak koyulur. Bu kez bütün çocuklar ebenin sopasının üzerinden kaydırarak en ileriye atmaya çalışırlar. Ebenin sopasına değdiremeyenler oyun dışı kalırlar. Hiçbir çocuk ebenin sopasını değdiremeyinceye kadar oyun devam eder. Ebenin sopasının yerinden çocukların dizildiği oyun başlangıç noktasına kadar adımla sayılır ve her adıma gabak denir. Birinci bölüm örneğin ebenin “Garadonnunun Aziz’in 45 gabak yemesi” ile sonuçlanmıştır. Oyun tekrar başlar ve ikinci ebenin “gabak yemesi”ne kadar devam eder. Oyunun sonunda “en az gabak yiyen” birinci, “en çok gabak yiyen” oyunun mağlubu olur. Adını sopanın “dip dip” yere vurularak ses çıkartmasından aldığı sanılmaktadır.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyun için oyuncu sayısı en az 2, en fazla 10’dur.
Oyun Alanı: Yaklaşık 40 metreye 20 metre büyüklüğünde bir açık alan gerekir. Oyun alanının düz ve pürüzsüz olması gerekir. Alanın büyük olması met aletinin uzağa atılması için gerekli bir koşuldur.
Oyun Süresi: Bu oyunun bir saat sürdüğü de üç saate kadar sürdüğü de olabilir
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 100-120 cm boyunda, bir ucu ince esnek dipdip sopası.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Atışı yapan oyuncular arasında mesafe olmalıdır.
- Atışı yapan oyuncunun dipdip sopasını rakiplere doğru atmaması gerekir. Yüze ya da vücuda sert bir şekilde çarpar ise yaralanmalara sebep olabilir.
Kız ve erkek çocuklarınca karışık olarak akşam saatlerinde 8-10 kişiyle oynanır bir kişi kurayla ebe olur.Ebenin gözlerini yumarak elliye bazen de yüze kadar birer birer saydığı bir yer vardır.O sırada diğer oyuncular bir köşeye saklanır.Ebe bunları görüp tanımaya ve ebelemeye çalışır.Ebe diyelim ki bir oyuncu gördü “Ramiz seni gördüm, söbe “ der ve bu arada da başlangıç noktasına koşup elini değdirir ve ebelikten çıkar, yeni ebe belirlenmiş olur.Herkes saklandığı yerden ortalığa çıkar ve oyun yeniden başlar.Gördüğü kişi ondan önce elini değilse ebelik devam eder.Ebe diğer saklananları aramaya devam eder.Hiç birini bulup da söbeleyemezse, onun ebeliği devam eder.Sobelenen oyuncu yeni ebe olur.Yaklaşık yarım saat kırk dakika kadar sürer.Oyun adını “saklanmak” kelimesinden almıştır.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Saklambaç Oyunu:
Saklambaç evrensel bir çocuk oyunuydu, hâlâ oynanıyor. “Önüm, arkam, sağım, solum sobe” tekerlemesi de yılların geçmesiyle unutulacak bir oyun tekerlemesi değil. Yaz akşamlarında mahallenin gençlerinin de saklambaç oyununa katıldıkları ve birbirlerinden hoşlanan genç kızlarla delikanlıların saklambaç oynuyoruz diye gizli köşelere kapandıkları ve duvar arkalarında, bodrumlarda elbette saklambaç oynamadıkları bilinir, bu yüzden tutucu şehirlerde, özellikle genç kızların bu tür oyunlara katılmamaları için anneler tarafından büyük dikkat sarf edilirdi. Çocuklar arasında saklambaç oynama teklifi yapıldığında, teklifi yapan çocuk, oyuncuları belirleyebilmek için basit bir melodisi olan klişe bir cümle söylerdi. “Saklambaç oynayan, kaleye mum diksin!” Bunun için avucunu bir tas gibi yere doğru açar ve saklambaç oynamak isteyenler işaretparmaklarını tas gibi açılmış avucun içine sokarlardı. Kaleye mum dikmeyen oyuncu saklambaç oynamak istemiyor anlamına gelir ve çoğunluk kaleye mum dikmiyorsa, başka bir oyun oynanırdı. Bir başka deyim de “birinç”, “ikinç”, “üçünç” şeklinde uzayıp giden bir deyimdi. Bu, öncelik sırası söz konusu olan oyunlarda, çocukların dilinde “ben birinciyim”, “ben ikinciyim”, “ben üçüncüyüm” anlamına gelirdi. Saklambaç oynayacak çocuklar bir araya gelirler, ebe yüzünü bir duvara veya ağaca dayayarak yüksek sesle yüze kadar sayar, sonra “önüm, arkam, sağım, solum sobe” der ve dönüp saklananları aramaya başlardı. Amaç, ebenin saklanan çocukları görüp sobe noktasına, “sobe” diyerek elini vurmasından önce, saklanan çocukların o noktaya ulaşmalarıydı. Çok iyi saklanmış ve bir türlü bulunamayan çocukların bulunmasından ümit kesilince ebe “Tamam kurt oldun, çık” diye bağırır, çok iyi saklanmış olan çocuk böylece çıkardı. Ebe yanlış birini sobelerse, “çanak çömlek patlardı”. Ebe “Ayşe, gördüm, duvarın arkasındasın,” der; ebenin söylediği yerden Ahmet çıkarsa, diğer oyuncular “çanak çömlek patladı” diye bağrışırlar, böylece oyun bozulur, aynı ebeyle yeniden başlanırdı.
Yaş Grubu: 2 yaş ve üzeri herkes için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Saklambaç oyunu en az 2 kişi ile oynanabilir. Oyununu tam anlamıyla eğlenceli bir şekilde oynamak için en az 3 kişi gerekir..
Oyun Alanı: Saklambaç oyunu mekan farkının gözetilmediği oyunlardan biridir. Oyun açık ya da kapalı alanda oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık yarım saat veya 40 dakika kadar sürer.
Oyun Araçları (Malzemeler): Oyunu oynamak için herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Oyun başında belirlenen sayıya kadar ebe saymak zorundadır. Bazı yörelerde ebenin sayacağı sayı bir oyun ile belirlenir.
- Ebe sayarken kesinlikle gözlerini açamaz ve sağa-sola bakamaz.
- Ebe saymayı bitirdiğinde saklanamayan oyuncu ebe olur.
- Ebenin önüne, arkasına. sağına ve soluna saklanan direkt ebelenmiş sayılır.
- Ebe gördüğü oyuncunun ismini söylemek zorundadır. Eğer söylemezse sobeleyemez.
- Ebe yanlış isim söylerse yeniden ebe olur ve oyun tekrardan başlar.
- Oyun kapalı bir alanda oynanıyorsa (ev, okul vb.) saklanılamayacak alanlar belirlenmeli. Bu güvenlik için gerekli bir kuraldır.
- Oyun açık alanda oynanıyorsa saklanılacak alana bir sınır çizilmeli. Bu güvenlik için gerekli bir kuraldır.
Oyunda Kullanılan Bazı Terimler:
Sobelemek: Ebe oyuncunun saklanan oyuncuların yerini bulup ismini söyleyerek oyun duvarına (ebenin saydığı alan) dokunmasıdır.
Kale: Ebenin gözlerini kapatarak saydığı alandır. Kale denilen alan duvar, ağaç veya bir kapı olabilir.
Çanak Çömlek Patladı: Oyunda ebenin yanlış ismini söylemesi durumuna çanak çömlek patladı denir. Genellikle oyuncular kendisi arasında kıyafet ya da ayakkabı gibi nesneleri değiştirirler. Bu şekilde ebe oyuncunun ismini yanlış söyler. Tüm oyuncular saklandığı yerden “Çanak çömlek patladı!” diye çıkarlar. Ebe yeniden sayarak oyunu yeniden başlatır.
Elma Dersem Çık, Armut Dersem Çıkma: Bu söz sobelenen ya da sobeleyip köşede bekleyen oyuncunun kullandığı bir sözdür. Bu şekilde saklanan oyuncuya yardım edebilir. Ebe kaleden uzaklaştıysa “Elma!” diye bağırır ve oyuncuda sobeler. Ebe kaleye yakınsa “Armut!” diye bağırır ve bu da gelme demektir.
İki çocuk tarafından üçer taşla oynanır. Düz bir zemin veya kâğıt üzerine geniş bir kare çizilir. Karenin üst çizgisinin ortasından tabanın ortasına bir dik inilir. Sonrasında tabana paralel olacak şekilde ortadan ikiye yatay bir çizgi çizilir. Çizilmiş olan karenin köşelerine noktalar konur. Aynı şekilde dikey ve yatay olarak çizilmiş olan çizgilerinde çizmeye başlanılan kısma, ortasına ve sonuna noktalar konur. Böylece 9 adet nokta elde edinilmiş olunur. Daha sonra oyuncular belirledikleri stratejiye göre ellerindeki üçer taşı “bir sen bir ben” sırası ile istedikleri noktalara yerleştirir. Taşların tamamı zemine konduktan sonra taşlar çizgilerin üstünde ileri, yana ya da çaprazlamasına hareket ettirilebilir. Üçtaşı yan yana ya da dikey bir konumda sıralayan kişi oyunu kazanmış sayılır. Her oyuncunun üçer taşla oynamasından dolayı da bu oyuna “üçtaş” denilmiştir.
Yaş Grubu: Oyun 7 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 2 kişiyle oynanır.
Oyun Alanı: Üçtaş oynamak için düz bir zemin veya kâğıt gereklidir
Oyun Süresi: Oyunda süre sınırlaması yoktur.
Oyun Araçları (Malzemeler): 6 adet taş, kâğıt ve kalem.
Oyunun Kuralları:
- Oyunu kazanmak için 3 taşın yan yana ya da alt alta getirilmesi gerekir.
- Her oyuncu sırası geldiğinde sadece bir hamle yapabilir.
- Oynanan taşlar geri alınmaz.
- Oyuncu hangi taşa dokunduysa onunla oynamak zorundadır.
- Oyunda süre sınırlaması yoktur.
- Karşılıklı olarak her oyuncunun 3 taşı da tahtaya konmadan noktalara konulan taşlar hareket ettirilemez.
Eski Minder Oyunu Nedir?
Oyuna başlarken öncelikle “sayışma” yapılır. Ortada yumularak duran “ebe” , oyunda “Eski Minder” rolündedir. “Eski Minder” rolündeki çocuk ortada çömelerek kafası eğik vaziyette durur. Diğer çocuklarda ellerini çırparak oyun şarkısını söylerler. Oyunda ebe ile birlikte en az 4 oyuncu olmalıdır. Oyunda, ebenin etrafında ellerini çırparak dönen çocuklar şu şarkıyı söylerler.
Eski minder,
Yüzünü göster,
Göstermezsen,
Bir poz ver,
Güzellik mi?
Çirkinlik mi?
Havuz başında ,
Heykellik mi?
Yoksa mankenlik mi?
Daha sonra “eski minder” rolündeki “ebe”, bu sorulara cevap olarak; güzellik, çirkinlik, heykellik ya da mankenlik der. “Güzellik” der ise diğer oyuncular güzellik rolü yaparlar. “Çirkinlik” der ise çirkinlik rolü yaparlar. Kısacası ebenin söylediği unsurun canlandırmasını yaparlar. Bundan sonra ise ebe diğer oyunculardan birini ebe olarak seçer. Oyun böylece yeniden başlayarak devam eder. Oyun sonunda kaybeden ya da kazanan taraf olmaz. Oyundan her iki tarafta eğlenmiş ve mutlu bir şekilde ayrılmış olur. Oyun; kız çocukları tarafından sıklıkla oynanan oyunlardandır.
Yaş Grubu: 6 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyunda ebe ile birlikte en az 4 oyuncu olmalıdır. Oyuncu üst sayısında herhangi bir sınır bulunmaz
Oyun Alanı: Oyun açık alan veya kapalı alanda oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Eski Minder rolündeki ebe ortada çömelerek kafası eğik vaziyette durur.
- Oyunda, ebenin etrafında ellerini çırparak dönen çocuklar oyunun şarkısını söylemelidir.
- Diğer oyuncular ebenin söylediği unsurun canlandırmasını yapmak zorundadırlar.
15-20 cm boyunda, 2 cm genişliği 3 cm kalınlığında özel yapılmış, iki başı da üçgen kesilmiş “met” adı verilen bir aletle oynanır. Her çocuğun yaklaşık bir metre boyunda dipdip sopasından biraz daha kalınca sert bir(kızılcık, yabani kızılcık(kaysiydiren), garagürgen, yemişen gibi) ağaçtan yapılmış bir sopası bulunur. Düz toprak zeminden her çocuk sırayla metin başına sopayla vurarak 1-1,5 metre havaya kaldırır, sopasını var gücüyle mete vurarak en uzağa götürmeye çalışır. Herkes metin düştüğü noktadan başlangıç noktasına kadar adımlayarak sayar, en geride kalan o kadar adam “gabak yemiş” sayılır. Örneğin “Köseoğlunun Mıstava 15 gabak yedi” denir. Oyuna aynı şekilde devam edilir. Her turda en geride kalan gabak yemiş sayılır. Bu oyun genellikle yarım ile bir saat arasında sürer. En çok gabak yiyen oyunu kaybeder. Adını “met” adı verilen ve her iki başı da ters üçgen kesilen aletten aldığı sanılmaktadır.
Çelik-Çomak Oyunu Nedir?
Çelik-çomak oyunu 1990’lı yıllarda popüler olan çomak ile çeliği uzağa fırlatarak puan kazanma amacıyla oynanan bir oyundur. Anadolu ve Sakarya’da yaygın olarak oynanan eski bir oyundur. Oyunu oynayabilmek için iki takım gerekir. Çelik çomak oyununun diğer adı “Met”dir fakat üç noktada metten ayrılır. Birincisi metin kendisi, ikincisi metin üzerine konulan aletin farklılığı, üçüncüsü de ebenin karşıda beklemesidir. Adına “çelik” denilen 20 cm kadar uzunluğunda yuvarlak her iki ucu da düz kesilmiş bir aletle oynanır. Met sopasına da “çomak” denilir. Çocuk çeliği, ya yere batırılmış 50 cm yüksekliğindeki bir çubuğun üzerinden kendi elindeki çomakla vurup ilerideki ebeye doğru gönderir ya da bir ucunu avucuna aldığı çomağa yerleştirip havaya zıplattığı çeliği çomağın kuyruğuyla ebeye doğru gönderir. Ebe yaklaşık 25-30 metre karşıda çeliği beklemektedir. Ebe elindeki çomakla çeliği karşılayıp geldiği yöne iade etmeye çalışır. Ebe karşıladığı çeliği, atan çocuğun gerisine gönderebilirse ebelikten kurtulur ve atan çocuk ebe olur. Ebe çeliği diyelim ki çocuğun yönüne doğru kısa bir mesafeye attı veya hiç vuramadı, çeliğin düştüğü noktadan oyunun başlangıç noktasına adım atılır ve ebe o kadar “gabak” yemiş sayılır. Bazı yerlerde buna sayı da denilir. Ebe olan çocukların içinde en fazla “gabak yiyen” oyunun mağlubu sayılır. Adını “çelik” ve “çomak” adı verilen oyun aletlerinden aldığı sanılmaktadır.
Yaş Grubu: Çelik çomak 5 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyun için oyuncu sayısı en az 2, en fazla 10’dur.
Oyun Alanı: Yaklaşık 40 metreye 20 metre büyüklüğünde bir açık alan gerekir. Oyun alanının düz ve pürüzsüz olması gerekir. Alanın büyük olması çelik denen kısa değneğin uzağa atılması için gerekli bir koşuldur.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika veya 1 saattir
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Yaklaşık 1 metre boyunda değnek. (Çomak)
- Yaklaşık 20-30 cm uzunluğunda ikinci değnek. (Çelik)
- Çeliği sabitlemek için iki taş ya da çukur. Çukurun oyundaki adı “Mene“dir.
Oyunun Kuralları:
- Oyuna başlayacak takım kura ile belirlenir. Genellikle oyuna başlayacak takım “Yaş mı, kuru mu?” (Diğer adı: Yağlı mı kuru mu?) atışıyla yapılır.
- Eğer rakip takım çeliği havada yakalar ise sıra bu takıma geçer ve atışı yapan takım puan kazanamaz.
- Rakip takımın çomağı vurmak için 3 deneme hakkı vardır.
- Her denemelerinde vuruşu yapan oyuncu çeliği, çomağı ile kaldırıp vurarak uzağa fırlatır.
- Rakip takım çeliği havada yakalar ya da çomağı fırlatarak vurur ise atış yapan takım puan kazanamaz. Tersi durumunda atış yapan takım 1 puan kazanır.
- Oyunun sonunda en fazla puan toplayan takım oyunu kazanır.
Çelik-çomak oyununun aşamaları
1.Malzemeleri Hazırlama: Çelik çomak için 2 düzgün taş, çelik (kısa değnek), çomak (uzun değnek) gerekir. İki adet taş çeliği üzerine koymak için gereklidir. Taş yerine çelik sopasının boyuna göre çukur kazılabilir.
2.Takımlara Ayrılma: Çelik çomak oyunu için ideal oyuncu sayısı 2-10 arasındadır. Daha kalabalık da oynanabilir. Oyun için kişiler iki gruba ayrılması gerekir. Gruplama için sayışma, kura çekme, yazı tura vb. işlemler yapılabilir.
3.İlk Başlayacak Takım: Oyunda çeliği fırlatacak takımı seçmek için yeniden bir kura işlemi yapılır.
4.Çelik Yerleştirme ve Oyuncu Dağılımı: İki taş düzgün bir şekilde yerleştirildikten sonra çelik üzerine yerleştirilir. Bir oyuncu çomağı eline alır. Amacı çomak ile çeliği en uzak noktaya fırlatmaktır. Rakip oyuncular ise çeliği havada yakalamaya çalışırlar. Bunun için oyun alanına doğru bir strateji ile dağılmaları gerekir
5.Çeliği Fırlatma: Oyuna başlamaya hak kazanan takımdaki bir oyuncu çeliği fırlatmak için hazırlanır. Çomağı, çeliğin altına yerleştirir, kaldırır ve havada vurarak en uzak noktaya fırlatır. Bazı yörelerde oyunda kural olarak havada vurma çıkarılmıştır
6.Yakala ya da Vur: Havaya fırlayan çeliği rakip oyuncuların ya havada tutması ya da çeliğe ellerindeki çomakla vurmaları gerekir. Eğer yakalayıp ya da vururlarsa sıra rakibe geçer ve oyunda çeliğe vuran takım bu setten puan alamaz.
7.Çomağı Vurma: Eğer sahadaki oyuncular çeliği yakalayamaz ise atışı yapan oyuncu çomağı taşın üzerine bırakır. Rakip oyuncular ise çeliği elleriyle fırlatarak çomağı vurmaya çalışırlar. Çomağı vurmak için üç hakları vardır. Her deneme de atışı yapan oyuncu çeliği daha uzağa atmak için çomağı ile çeliği havalandırıp tekrar vurur. Eğer rakip takım çomağı vururlarsa sıra değişir ama vuramazlar ise atışı yapan takım 1 puan kazanır ve sıra rakibe geçer.
8.Sıra Rakipte: 5, 6 ve 7. aşamalar diğer takım içinde tekrarlanır.
9.Oyunu Kazanan: 7.aşamada belirtilen puan sistemi ile en çok puanı toplayan takım oyunu kazanır
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Çelik çomak oyununda oyunun amacı gereği sert vuruşlar yapıldığı için vuruşu yapan oyuncunun yanına yaklaşılmaz.
- Oyun alanı taşsız ve düz olması gerekir. Oyunda çeliği yakalamaya çalışan takım havaya bakarak koşacağı için düşebilir. Bu yüzden oyun alanı engelsiz ve taşsız olmalıdır.
- Vuruşu yapan oyuncunun çeliği rakiplere doğru atmaması gerekir. Yüze ya da vücuda sert bir şekilde çarpan değnek yaralanmalara sebep olabilir.
- Oyun dar alanda oynanacak ise çeliği havaya kaldırıp vurma kuralı değiştirilebilir. Bu kural yerine çeliği sadece kaldırarak fırlatma kuralı getirilebilir. Bu şekilde küçük alanlarda ortaya çıkabilecek kazalar engellenir.
Tunuç Oyunu Nedir?
Genellikle erkek çocuklar tarafından oynanır. Seyrek de olsa karışık oynandığı olur. 8-10 kişi tarafından oynanır. Konik biçimde 10-15 cm’lik ağaçtan “tunuç” adı verilen bir aletle oynanır. Herkesin elinde 25-30 cm uzunluğunda, yaklaşık 4-5 cm çapında yuvarlak bir “tunuç sopası” olur. “Tunuç taşı” adı verilen, 20-25 cm çapındaki düz bir taşın üzerinden oynanır. Herkesin tunuç taşından 4-5 metre mesafede ayak topuğunu koyacak çukurlukta bir kültesi vardır. Bu külteler oval bir şekilde, yaklaşık 60-70 cm mesafede oluşturulmuştur. Tunucun başındaki kişi ebedir. Ebenin eli boştur ve tunuç taşı hizasında 1-2 metre yanda durur. Kültelerin başındaki oyuncular sırayla elindeki sopayı tunuca atarak tunucu devirip ileriye götürmeye çalışır. Örneğin ilk oyuncu sopayı attı tunucu deviremedi, sopası ileriye gitti, oyuncu yerinde bekler. İkinci oyuncu atar, o da tunucu deviremez ise o da yerinde durur. Üçüncü oyuncu tunucu vurdu diyelim, ebe tunucu alıp tunuç taşına dikmeye ve diğer üç oyuncudan birinin kültesini kapmaya çalışır. Üç oyuncu da ebeden önce sopalarını alıp kültelerine dönmeye çalışırlar. Külte kapamayan yani boşta kalan ebe olur. Çok yorucu bir oyundur. Adını “tunuç” adı verilen konik aletten aldığı sanılmaktadır.
Yaş Grubu: 8 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 8-10 kişi tarafından oynanır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunudur. Bahçe, boş arazi vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Oyun yaklaşık 1, bir buçuk saat sürebilir. Bazen akşam karanlığında tunuç görünemeyinceye kadar oynanır.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Konik biçimde 10-15 cm’lik ağaçtan “tunuç” adı verilen bir alet.
- 25-30 cm uzunluğunda, yaklaşık 4-5 cm çapında yuvarlak bir tunuç sopası.
- 20-25 cm çapındaki düz bir tunuç taşı.
Oyunun Kuralları:
- Tunucun başındaki kişi ebedir. Ebe kura ile belirlenir.
- Ebenin eli boştur ve tunuç taşı hizasında 1-2 metre yanda durur.
- Tüm oyuncuların tunuç taşından 4-5 metre mesafede ayak topuğunu koyacak çukurlukta bir kültesi
- Kültelerin başındaki oyuncular sırayla elindeki sopayı tunuca atarak tunucu devirip ileriye götürmeye çalışmak zorundadır. Deviremez ise oyuncu yerinde durur.
- Tunucu vuran oyuncu olursa eğer ebe tunuç taşını dikmeye ve oyuncuların bir tanesinin kültesini kapmaya çalışır.
- Külte kapamayan oyuncu boşta kalır ve yeni ebe olur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyun alanı taşsız ve düz olması gerekir. Oyunda külteyi kapmaya çalışan oyuncular koşacağı için düşebilirler. Bu yüzden oyun alanı engelsiz ve taşsız olmalıdır.
Çizgi Oyunu Nedir?
Genelde kız çocukları tarafından bazen de karışık oynanır. Toprak zemin üzerine sert bir cisimle, beton zemin üzerine kiremit parçası veya tebeşirle kareler çizilir. Karelerin kenar uzunluğu genellikle 40-45 cm civarında olur. İlk sırada bir kare, ikinci sırada bir kare, üçüncü sırada yan yana üç kare, dördüncü sırada bir kare, beşinci ve son sırada yan yana üç kare olur. 5-5 cm’lik kare biçiminde bir tahta veya taş parçasını tek ayak ucuyla dokunarak kare içine gelecek şekilde oynanır. Her bir kareye oda denir. Oyun tek ayakla oynanır. Sadece üç odalı yerlerde oyuncu iki ayağını da odalara koyabilir ve dinlenebilir. Amaç taş veya tahta parçasını, ayak ucuyla tüm odalarda sırasıyla gezdirerek hiçbir çizgi üzerine getirtmeden (yanmadan) götürüp getirtmektir. Genellikle iki kişiyle oynanır. İlk turda her iki oyuncu “göz açık” oynarlar. İlk turda her iki oyuncu da götürüp getirmeyi başarırsa ikinci turda “gözler yumuk” yürüyerek oynanır, sadece üçlü odalarda gözlerini açar ve gider gelir. Hangi oyuncu bunu da başarıyla tamamlarsa başlangıç noktasına gelip arkasını döner, tahta veya taşı odalar yönünde başının üzerinden atar, taş çizgiye değmeden hangi odaya denk gelirse, o oda artık onun evidir. O orada kalan oyun süresince iki ayakla basabilir. Diğer oyuncu onun evine kesinlikle giremez, onun üzerinden atlamak mecburiyetindedir. En fazla oda alan oyunu kazanır. Kaybedene ceza yoktur. Tek ayakla oynandığı ve çizgilere dokunulamayacağı için çok yorucudur. Adını odaların çizilmesinden aldığı düşünülmektedir.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 2 kişi ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Toprak veya beton üzerinde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika veya 1 saat sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Tebeşir.
- Taş veya tahta parçası.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncu taş veya tahta parçasını hiçbir çizgi üzerine getirtmemelidir.
- İlk turda her iki oyuncu da götürüp getirmeyi başarırsa ikinci turda “gözler yumuk” yürüyerek oynanır.
- Oyuncu oyunu tek ayak ucuyla oynamalıdır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncuların gözleri ikinci turda kapalı olacağı için dengelerini iyice kurması gerekir. Aksi durumunda yaralanmalar meydana gelebilir.
Tombala Oyunu Nedir?
Kız ve erkek çocukları tarafından karışık olarak 7-8 kişiyle oynanır. Düzgün bir zemin taş üzerine, 5 cm X 5 cm veya 6 cm X 6 cm ebadında tahta parçaları veya kiremit parçaları, seyrek de olsa düzgünce taş parçalarının üst üste koyulmasıyla oynanır. Bezden yapılmış topla veya plastik topla oynanır. Tunuç oyunundaki gibi oyuncular taşların dizildiği ana noktadan 4-5 metre uzaklıkta yan yana dizilirler ve birer külte yaparlar. Külte sayısı oyuncu sayısından bir eksiktir. İlk ebe kurayla belirlenir. Ebe üst üste dizili 15 kadar taş veya tahta parçasının bir metre yakınında durur. Diğerleri sırayla topu yığına atarak onları devirmeye çalışırlar. Devrildiği zaman ebe, dağılan taşları aynı şekilde toplayıp dizmeye ve külte kapmaya, topu atan da gidip topu alıp kültesine dönmeye çalışır. Topu atan ebeden önce topla kültesine dönerse ebenin ebeliği devam eder eğer ebe ondan önce taşları dizip külteyi kaparsa topu atan yeni ebe olur. Taşların toplanması nedeniyle “tombala” adını aldığı söylenmektedir.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 7-8 kişiyle oynanabilir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunudur ve düz bir zemin gerekir.
Oyun Süresi: 1 veya bir buçuk saat sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 15 tane taş veya tahta parçaları.
- Top
Oyunun Kuralları:
- İlk ebe kurayla belirlenir.
- Külte sayısı oyuncu sayısından bir eksik olmalıdır.
- Kaybedene ceza yoktur.
- Ebe üst üste dizili 15 kadar taş veya tahta parçasının bir metre yakınında durmalıdır.
- Oyuncular taşların dizildiği ana noktadan 4-5 metre uzaklıkta yan yana dizilmelidirler.
- Topu atan ebeden önce topla kültesine dönerse ebenin ebeliği devam eder eğer ebe ondan önce taşları dizip külteyi kaparsa topu atan yeni ebe olur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncuların güvenliği için koşulacak alanın düz ve taşsız olması gerekir. Aksi durumunda oyuncular külteyi kapmaya çalıştığı sırada düşer ise yaralanmalar meydana gelebilir.
İstop Oyunu Nedir?
Bir top ve oyunculardan oluşan bir oyun türüdür. Oyuncular toplu halde beklerken arkadaşlarından biri oyun topunu havaya atarak bir arkadaşının adını söyler. Diğer oyuncular sağa sola kaçarken adı söylenen topu tuttuğunda “istop” diye bağırır. Bu sözü duyan oyuncular oldukları yerde dikilip beklerler. Eğer ebe top ile oyuncuyu vurabilir ise o oyuncu oyunu terk eder. Top arkadaşını vuran tarafından havaya atılıp yine bir arkadaşının adını söyler ve kaçışırlar. Adı söylenen topa sahip olduğunda daha önce olduğu gibi “istop” diyerek oyunu devam ettirir. Vurulan çıkar ve son oyuncu kalana kadar oyun devam eder.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında İstop Oyunu:
İstop genellikle kızların rağbet ettiği ve pikniklerin gözde oyunlarından biriydi. Basit bir aptal oyunu olduğu için, fikirsiz kızlarla, erkek çocukların biraz muhallebi kıvamında olanları ya da kızlarla birlikte top oynamaktan zevk alanları bu oyuna katılırlardı. İstop adı stop kelimesinden gelmekteydi ve bu haliyle ithal bir oyun olduğu duygusunu uyandırıyorsa da, son derece yerlileşmişti. Bireysel bir oyundu, takım yoktu. Oynayacak kişi sayısı da önemli değildi. İstop oynayacak grup bir araya gelir, biri oyunu başlatırdı. Oyunda amaç topu tutturmamaktı. Başlayan oyuncu topu mümkün olduğunca yükseğe atar ve tutmasını istediği oyuncunun adını söylerdi. Adı söylenen oyuncu topu tutarsa “İstop!” diye bağırırdı. O anda bütün oyuncular oldukları yerde kalmak zorundaydılar. Topu tutan, bir oyuncuyu gözüne kestirir ve topu ona atarak vurmaya çalışırdı. Vurduğu kişi yanmış olur, oyundan çıkardı. Bu basit oyunun püf noktası adının söylendiğine dikkat etmekti. Dalgınlık bu oyunda kaybetmeye neden olurdu. Adı söylendiği halde, biri topu tutmaya çalışsın diye bekleyen oyuncu topu tutamaz, böylece oyun dışında kalır ve gruptan tek bir kişi kalıncaya kadar oyun sürerdi. Bu tür top oyunlarında çocuklar için bir akıl ve izan ölçüsü vardı. Top, tutulamayacak kadar uzağa ya da tutulamayacak kadar garip bir açıyla atıldığı takdirde bütün oyuncular itiraz ederler ve atış yenilenirdi. Mesele topa tatlı bir eğim verdirmekti. Geniş bir alanda oynanan bu oyunda, oyuncular da dağınık olduklarından topu yakalamak sanıldığı kadar basit bir iş değildi.
Yaş Grubu: Oyunun gerektirdiği beceriler göz önüne alındığında istop oyununu 6 yaş ve üzerindeki oyuncular oynayabilir.
Oyuncu Sayısı: Oyunda oyunu eğlenceli bir şekilde oynayabilmek için en az 5 kişi gerekir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: İstop oyunu bahçe ve spor salonu gibi geniş bir alanda oynanır. Açık alan oyunlarından biridir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika veya 1 saattir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Oyunda malzeme olarak sadece top kullanılır.
Oyunun Kuralları:
- Öncelikle ebe belirlenen oyuncu topu doğrudan havaya atmalıdır. Topu sağa, sola ve uzağa fırlatarak uzaklaştıramaz. Önemli olan burada topu oldukça yükseğe fırlatmaktır.
- Bir diğer önemli kural ise kaçışan oyuncuların herhangi bir engel arkasına saklanmamasıdır. Eğer kaçışan oyuncular bir engel arkasına saklanır ise ebe olan oyuncu, onları vuramaz ve bu seferde oyunun bir anlamı kalmaz.
- Ebe olan oyuncu topu yerde yakalarsa muhakkak “İstop!” demelidir. Demediği takdirde diğer oyuncuların hâlâ kaçma hakkı vardır.
- Oyunda üç kez vurulan oyuncuya bir lakap takılır ancak bu rencide edici bir lakap olmamalıdır.
İstop Oyununun Aşamaları:
1.Ebe Seçin: İstop oyununu oynamak için ilk olarak oyuncular arasından ebe seçilir. Ebe seçmek için tekerleme, kura gibi yöntemler kullanılabilir.
2.Çember Olun: Oyuncular çember şeklinde dizilirler. Ebe ise bu oyuncuların tam ortasında bekler.
3.Ebe Oyunu Başlatır: Ebe topu havaya atar ve bir oyuncunun ismini söyler. İsmi söylenen oyuncu topu havada yakalamaya çalışır. Ebe ve diğer oyuncular kaçmaya çalışır.
4.Topu Yakalarsa: İsmi söylenen oyuncu topu yere düşmeden yakalamaya çalışır. Eğer topu yere düşmeden yakalarsa aynı ebe gibi bir kişinin ismini söyleyerek topu havaya atar. Bir oyuncu topu havada yakalamayıp düşürene kadar bu şekilde isim söyleyip top havaya atılır.
5.Topu Yakalayamazsa Renk Söyler: Oyuncu topu havada yakalayamazsa topu hızlı bir şekilde yerde yakalamaya çalışır. Topu yerde yakaladığı zaman “İstop!” diye bağırır. İstop demeden kaçan oyuncular “İstop” kelimesini duydukları anda sabit bir şekilde dururlar. Bu oyuncu ise etrafta bulunan herhangi bir rengin ismini söyler ve arkadaşlarını kovalar. Bu kovalamaca sırasında diğer oyuncular bu rengi bulmaya çalışır. Bu rengi bulup dokunan oyuncular top ile vurulamaz.
6.Top ile Vur: Rengi bulamayan bir oyuncu top ile ebe tarafından vurulur. Eğer bütün oyuncular rengi bulursa ebe isim söyleyerek oyunu baştan başlatır.
Mendil Kapmaca Oyunu Nedir?
Mendil tutan bir kişi, mendili kapmak isteyen iki oyuncu ve iki oyuncunun mensup olduğu iki takım tarafından oynanan bir oyundur. Bir kişi elinde mendili tutar. Sağında ve solunda aynı uzaklıkta bekleyen oyuncu grubu vardır. Bekleyen oyuncu gruplarının önünde bir çomakla çizgi çizilir. Oyuncular, hep bu çizginin arkasında dururlar. Mendil tutanın sağında ve solundaki sıranın ön tarafındaki oyuncular “koş” komutu ile mendili tutanın yanına gelirler. Mücadelede kurnazlık ve açıkgözlük yapıp mendil alarak çizgiyi geçene kadar koşar. Diğer arkadaşı onu yakalayıp ebelemeye çalışır. Mendili kapmak için gelen mendili aldığında diğer oyuncu tarafından ebelenirse oyundan çıkar. Oyun belli sayıdaki iki takım arasındaki oynandığı için ebelenip çıkan ve oyuncusu kalmayan takım yenilmiş olur. Çocuklar, kendi aralarında tespit edecekleri cezalarla yenilen tarafa ceza verirler. Cezalar, çocukların kaldırabildikleri ölçüde olur. Uygulanması zarara yol açabilecek cezalar verilmez.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Gruplar halinde oynanabilir.
Oyun Alanı: Açık alanda oynanabilir. Genellikle düz yerlerde oynanır.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Mendil
Oyunun Kuralları:
- Belirlenen bir kişi mendili tutar.
- Bekleyen oyuncu gruplarının önünde bir çomakla çizgi çizilir. Oyuncular, hep bu çizginin arkasında dururlar.
- Mendili kapmak için gelen mendili aldığında diğer oyuncu tarafından ebelenirse oyundan çıkar.
- Oyun belli sayıdaki iki takım arasındaki oynandığı için ebelenip çıkan ve oyuncusu kalmayan takım yenilmiş olur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyun alanı taşsız ve düz olması gerekir. Oyunda mendili kapmaya çalışan oyuncu koşacağı için düşebilir. Bu yüzden oyun alanı engelsiz ve taşsız olmalıdır.
Yarım cm çapında, tahminen 10 cm kadar uzunluğunda 10-15 çomak avuç içinden yere bırakılır. Dağılan ve üst üste olan çomaklar, elimizdeki bir çomakla yerdeki çomakları istediğimizden başlama avantajı ile zıplatıttırp yerdeki çomakların bir tanesini diğer çomakları kımıldatmadan ayırıp alma oyunudur. Bütün çomaklar teker teker eldeki çomakla temizlenmeye çalışılır. Tek kuralı, alma esnasında diğerlerini kımıldatmama üzerine kurulmuştur.
Ayırma esnasında diğer çomaklarda kımıltı olursa oyun, diğer elemanın oynamasına geçer
Hötez Oyunu Nedir?
İki grup halinde oynanır. Şimdiki, yani 25-30 yaşlarındaki insanların bile görmedikleri bir oyun çeşididir. 5 litrelik bir teneke düşünelim. Bu teneke keserle ezilerek yuvarlak bir hale getirilir. Oyun topu, bu teneke yuvarlağıdır. İki takımda oynayan elemanların ellerinde de 1.5 metrelik sopalar bulunur. Sopalar, genellikle kızılcık vb. ağaçlardan seçilir böylece sopanın kırılma riski ortadan kaldırılır. Sopaların kalınlıkları oyuncuların rahatça kullanabilecekleri cinsten olur. Kura ile başlayacak taraf tespit edilir. Oyun sahasının ortasına 50cm2’lik bir çukur kazılır. Bir taraf teneke topu çukur içine sokmaya çalışırken diğer taraf da tersini yapmaya çalışır. Oyunda topa vurmalar eldeki sopalarla olur. İddialı maçlarda, belli bir süre tespit edilir. Örneğin yarım saat gibi. Yarım saat A takımı, yarım saatte B takımı topu ortadaki çukura sokmaya çalışır. Hangi taraf daha çok gol yaparsa o takım kazanmış olur. Ortaya konan maç sonu hediyesi mağlup takım tarafından arkadaşlarına yedirilir.
Yaş Grubu: 8 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Grup halinde oynanabilir. Grup oyuncularının sayısında sınırlama yoktur.
Oyun Alanı: Açık alan oyunudur. Boş arazi, bahçe vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Belirli bir süre sınırlaması yoktur fakat iddialı maçlarda, belli bir süre tespit edilir. Örneğin yarım saat gibi. Yarım saat A takımı, yarım saatte B takımı topu ortadaki çukura sokmaya çalışır.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 5 litrelik bir teneke.
- 5 metrelik kırılma riski en az olan sopalar
Oyunun Kuralları:
- Oyuna başlama sırası kura ile belirlenir.
- Sopalar genellikle kolayca kırılmayacak bir şekilde olmalıdır.
- Oyun sahasının ortasına 50cm2’lik bir çukur kazılmalıdır.
- Bir taraf teneke topu çukur içine sokmaya çalışırken diğer taraf da tersini yapmaya çalışmalıdır.
- Oyunda topa vurmalar eldeki sopalarla olur.
- Hangi taraf daha çok gol yaparsa o takım kazanmış olur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
Oyuncular ellerindeki sopaları kontrollü bir şekilde kullanmalılar. Aksi durumunda etrafındaki diğer oyunculara zarar verebilirler.
Mile (Misket) Oyunları Nedir?
Camdan yapılma ve küre şeklinde olan, adına MİLE(Misket) dediğimiz araçlarla oynanır. Mile oyunlarında amaç, uzaktaki dizilen mileleri vurmaktır. Mile vurmak için atılan hamlede vurma gerçekleşirse, rakip vurduğu milenin sahibi olur.
Önce, meydana iki oyuncu aynı sayıda mile dizer. Belli uzaklıktan ilk atma sırasını kazanan oyuncu bu gruptaki mileyi vurmaya çalışır. Iskalarsa, diğeri atar. Her ıskalama oynama sırasının değişme yeridir. Oyun böylece devam edip gider. Atma sırasında isabet kaydeden mileyi alır ve oyuna devam hakkını da devam ettirir. Her boşa atma, diğer oyuncunun oynama hakkını doğurur.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Misket Oyunu:
Kızlar nasıl beştaş oynamaya meraklı ise, erkekler de misket oynamaya meraklıydı. Kızların arasından Erkek Fatma çıkması doğaldı ve bu Erkek Fatmalar takdirle karşılanırdı ama, erkek çocukların arasından fazla “Kız Ali” çıkmazdı. Dolayısıyla genellikle kızlar erkek oyunlarını bilirler, ama erkekler kız oyunlarını bilmezler ya da bilip bilmezlikten gelirlerdi. Miskete bazı şehirlerde bilye, bilya, bazı şehirlerde de mile denirdi. Misket erkek çocuklar arasında en favori oyundu. Hemen her erkek çocuğun bir misket torbası olur, eline para geçtikçe içi değişik renklerde pırıl pırıl yanan bu misketlerden satın alırdı. O zamanlar bakkallarda en çok satılan şeylerden biri de misketti, her bakkalda bol miktarda bulunurdu. O kadar cazip şeylerdi ki misketler, haşarı ve aşırmaya eğilimli çocukların bakkalı oyalayarak misketlerin bulunduğu kavanozlara ellerini daldırmaları sık rastlanan bir şeydi. Ancak bu haşarı ve “aşırgan” çocuk, elini misket kavanozuna daldırdığı anda, kulağı keskin bakkal misketlerin şakırtılarına döner, çocuk da “Amca bu kaça?” diye sormak zorunda kalırdı. Şimdi de kolaylıkla bulunabilen, ama artık süslü minik filelerde, şık dükkânlarda satılan bu misketler, ortasında sarı, kırmızı, turuncu, mavi gibi çeşitli renklerde bir göbek bulunan, bir cam küreydi. Fındık büyüklüğünde olan bu misketlerin, ceviz büyüklüğünde olanlarına kafa veya baş denirdi ve kafa, oynarken sıra başına konulan misketti. Misket oynamak beceri isteyen bir tür kumardı. Çünkü bir nesneyi kazanmak ya da kaybetmek söz konusuydu. Genellikle düzgün toprak zeminde oynanırdı. Çocuklar misketlerini getirirler, herkes kaç misket koyuyorsa bu misketler kafa başta olmak üzere sıraya dizilirdi. Her çocuk sırayla elindeki misketlerden birini bu sıraya doğru atardı. Bu sıra misketin vurmasıyla bozulur, bozulan kısım vuran çocuğun olurdu. Kafa misketini vuran bütün misketleri alırdı. Misket sırasını kafa da dahil olmak üzere vurmak hiç de kolay değildi. Beceriksiz çocukların misketleri dizilmiş misketlere değmez, sağa sola kaçardı. Oyunun keyfinin yanı sıra, misket biriktirmek sanırım bu işin en zevkli kısmıydı. Bazı çocukların en sevdikleri ve az rastlanan türden misketlerini oyunda kaybettikleri zaman geri alabilmek için yüzlerce misket ütüldükleri olurdu. Bakkala içi farklı renkte yeni misketler geldiği duyulduğu zaman, bakkala akın edilirdi.
Yaş Grubu: Oyun 5 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Misket oyunu en az 2 kişi ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Genellikle düz yerlerde oynanır. Örneğin; Bahçe, park, vb. yerlerde de oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 1 veya bir buçuk saat sürmektedir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Yeteri kadar bilye ve bir dakka (başlık).
Oyunun Kuralları:
Misket oyununun kuralları birbirinden farklı olmak üzere birkaç türü vardır. Şimdi bunlara bir göz atalım:
- Çukur: Bu oyunda oyuncular belirledikleri bir çukura misketlerini koyarlar. Oyun başladıktan sonra misketini yuvarlayarak çukura ilk misketini sokan oyuncu tüm misketleri alır.
- Karış: Geniş ve düz bir alanda en az iki oyuncu ile oynanır. Oyuna başlayan oyuncu misketini çok uzak veya çok yakın mesafe olmayacak şekilde ileriye doğru atar. Sıradaki oyuncu ilk oyuncunun attığı misketi vurmaya veya en az 1 karış mesafe kadar yaklaşmaya çalışır. Oyun bu şekilde sırayla belirlenen alan içinde misketler kovalanarak oynanır. Oyunda vurmak amaçlanır çünkü eğer diğer oyuncunun misketini vuramaz ise ya da karış mesafesine gelemezse bir sonraki elde diğer oyuncu, yakında bulunan oyuncunun misketini kolaylıkla vurabilir.
- Tumba: Geniş ve düz bir alanda en az iki oyuncu ile oynanır. Yere belirli bir sayıda misket dizilir. İlk atan oyuncu baş tarafı (sağ veya solda bulunan en kenardaki miskettir) söyler ve başı vuran oyuncu bütün misketleri alır. Eğer 2 bilyeye birden değerse tık olur ve tekrar dener. Eğer hem baş tarafa hem de başka bir miskete değerse tık olmaz oyuncu bütün bilyeleri alır.
- Cımbız: Tumba oyununun bir alt versiyonudur ve Cımbız oyununun Tumba oyunundan tek farkı dizilen her bilyenin baş özelliği taşımasıdır. Yani dizilen bilyelerden herhangi birini dakkanız ile vurursanız dizilmiş bütün bilyelere sahip olursunuz.
- Üçgen-Mors: Genelde iki ve daha fazla oyuncuyla daha büyük bir toprak zeminde oynanan bu oyunda yere bir üçgen çizilir. Üçgenin köşelerine birer adet misket konur. Artan misketlerde üçgenin içerisine rastgele koyulur. Üçgenden 3-4 metre uzağa atış çizgisi çizilir. Üçgenin olduğu bölgeden atış çizgisine doğru oyuncular dakkalarını fırlatır. Misketi atış çizgisine en yakından en uzağa doğru oyuncu sıralaması belirlenir. Oyuncu misketleri üçgenin içerisinden çıkarmaya çalışır ve çıkardığı her bilye artık onundur. Oyuncunun misketinin üçgen içine ilk oturuşunda oyuncu diskalifiye olur.
- Üsküp: Üsküp oyununun kuralları Mors oyunundan tek bir kuralla ayrılır o da oyuncunun misketinin üçgen içine ikinci oturuşunda diskalifiye olmasıdır.
Oyunda Kullanılan Bazı Terimler:
Dakka (Başlık): Oyuncunun diğer misketlere atış yaptığı miskettir.
Kemik: Mermerimsi yapıda beyaz ve üzerinde desenler olan miskete denir. Beyaz dışında siyah, mavi, yeşil kemik misketler de oyunlarda kullanılmaktadır.
Baş: Klasik misket oyunlarında en sağda veya en solda bulunan miskettir. Bu misket vurulduğu takdirde yerdeki tüm misketler sizindir.
Başaltı: Başın hemen yanındaki miskettir.
Naş: Baş miskete çok yakın fakat değmeksizin yapılan atış.
Çın (Yerinde Kaynar): Atış, hedef miskete değer fakat yerinden kımıldatamaz ise atış geçersiz sayılır. Oyundaki duruma göre ya pas geçilir ya da atış tekrarlanır.
Ütmek (Kökmek, yutmak): Oyunda kazanmak.
Oyuncular daire şeklinde, birbirine değecek ve yüzleri dairenin dönük olacak şekilde otururlar. Ayakta dairenin dışında dolaşan bir oyuncu olur ve elinde ucu topuzlu bir mendille dolaşmaya başlar.
Oturanların arkaya bakmaları yasaktır. Ayaktaki oyuncu daire dışında dolaşırken (Yağ satarım bal satarım, ustam ölmüş ben satarım.) türküsü hep beraber söylenirken, daire dşındaki oyuncu elindeki mendili çaktırmadan bir arkadaşının arkasına bırakır. Bırakma sonrası tekrar arkadaşının yanına geldiğinde, eğer arkadaşı bırakılan mendili anlamamışsa alıp onun sırtına vurmaya başlar. Tur tamamlanınca onun yerine mendille vuran oturur. Sopa yiyen oyun dışında kalır. Oyun böylece devam edip elemanlar bitene kadar devam eder.Zaman zaman bunun tersi de oluyor. Arkasına mendil konan oyuncu bunu fark ederse mendili alıp koyanın peşine düşüp onu kovalamaya başlar. Kovalanan bu oyuncu mendil sopası yemeden kalkan arkadaşının yerine oturabilirse oyuna devam eder. Sopa yiyen oyunu terk eder. Oturan eleman mendille dolaşmaya yeniden başlar. Mendili fark edip alan ondan sonraki dolaşma sırasını kazanmış olur.
Yaş Grubu: Oyun 5 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: İdeal oyuncu sayısı 8 ve üzeridir. Oyuncu sayısı arttıkça oyun daha heyecanlı ve eğlenceli hale gelebilir.
Oyun Alanı: Oyun açık alan veya kapalı alanda oynanabilir. Oyun kapalı alanda oynanacak ise kapalı alanın geniş olması gerekir. Büyük oturma odası, okul bahçesi, anasınıfı veya spor salonu gibi yerlerde oyun oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık yarım saat veya 40 dakika kadar sürer.
Oyun Araçları (Malzemeler): Oyun için sadece bir mendil gereklidir. Mendil yerine peçete veya bir bez parçası kullanılabilir.
Oyunun Kuralları:
- Ebe koşarken oyuncuların ebeyi izlemesi yasaktır.
- Ebe mendili bırakırken herhangi bir ses ya da işaretle mendili bıraktığını oyuncuya belli edemez.
- Oyucular arkasına mendil bırakıldığından şüphe ederse dönmeden elleriyle kontrol edebilir.
- Mendili fark eden oyuncu ebeyi kovalar. Ebe yerine oturmadan ebeye dokunursa ebe değişmez. Oyuncu ebeye dokunamazsa ve ebe oyuncunun yerine oturursa yeni ebe o oyuncu olur.
- Arkasına mendil bırakıldığını fark etmeyen oyuncu yeni ebe olur.
Birdirbir Oyunu Nedir?
Birdirbir oyuncuların sıralı bir şekilde birbirinin üzerinden atladığı, geleneksel bir oyundur. Birdirbir oyunu genellikle çocuklar tarafından oynanır. Bir kişi ebe olarak ellerinin ve dizlerinin üzerine koyarak eğilir, diğer arkadaşları da sıra ile ellerini ebenin sırtına koyarak üzerinden atlarlar. Atlama sırasında kim ebenin üzerinden rahatça geçemez ve oyunun tekerlemesini söyleyemez ise ebelik sırası ona geçer ve onun üzerinden atlanmaya devam edilir. Oyunda böylece devam edip gider.
Not: Ülkemizde yöresel olarak oyunun sözlerinde ve bazı kurallarında değişiklik olabilmektedir.
Yaş Grubu: Oyun için uygun yaş 8 ve üzeridir.
Oyuncu Sayısı: Oyun için en az 3 kişi gerekir. Birdirbir bir grup oyunudur. Ortalama 10 kişi ile çok daha eğlenceli hale gelir. Bu yüzden okullarda ve beden eğitimi derslerinde oyun olarak tercih edilmektedir.
Oyun Alanı: Açık bir alan oyunudur. Oyunda birbirinin üzerinden atladıkça kuyruk uzadığı için oyun alanının geniş olması gerekir. Okul bahçesi, bahçe vb. geniş bir düzlükte oynanabilir
Oyun Süresi: Ortalama 30 dakika oynanabilir
Oyun Araçları (Malzemeler): Birdirbir oynamak için herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur
Oyunda Söylenen Tekerleme:
Birdirbir,
İkidir iki, atlayamayan olur tilki,
Üçtür üç, atlaması güç,
Dörttür dört, kuş gibi öt,
Beştir beş, aldım bir eş,
Altıdır altı, yaptım kahvaltı,
Yedidir yedi, el sırtıma değdi,
Sekizim seksek, yere düşen eşek,
Dokuzum durak, nerde oturak?
Oyunun Kuralları:
- Oyunda ebe kura ile seçilir. Ebe ilk yere eğilecek kişidir.
- Eğilirken eller diz kapağına ya da ayak bileklerine konulabilir. Bunu oyun başlamadan kural olarak oyuncular kendi aralarında belirler.
- Arkadaşının üzerinden sadece ellerini koyarak sırası ile tüm oyuncular kurbağa gibi zıplar.
- Arkadaşının üzerinden atlayan oyuncu en fazla bir adım atabilir. Bu bir adımdan sonra eğilmek zorundadır.
- Oyuncular oyun sırasında söylenen sözlere uygun hareketleri yapmak zorundadır.
- Tekerlemeyi söylemeyen ya da yanlış söyleyen oyuncu ebe olur.
- Atlarken eğilen oyuncuya çarpan kişi yeni ebe olur. (Sadece elleri temas edebilir.) Bazı yörelerde atlayamayan ya da düşen oyuncu oyundan çıkar.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Üzerinden atlanan oyuncunun sırtına sert basmak o kişiye zarar verebilir. Bu yüzden atlarken elimizi sadece küçük bir destek olarak kullanmalıyız. Tüm ağırlığı arkadaşımızın beline vermemeliyiz.
- Atladıktan sonra düştüğümüz alanın taşsız ve düz olmasına dikkat etmeliyiz çünkü taşlı alanda yaralanmalar olabilir.
- Atlayan oyuncunun tam olarak eğilmesini beklemeliyiz ki eğilemeyen oyuncu yere düşmesin.
Oyun sahasının büyüklüğü oyuncu sayısına göre belirlenir. Birbirinden bir çizgi ile ayrılan oyun sahasının içine A sahasına bir takım, B sahasına diğer takım oyuncuları girer. Oyun sahasını belirleyen çizgilere basmak ve oyun sahasının dışına kaçmak da yasaktır. Bunu yapan topla vurulmuş sayılır. Her oyun sahasının dışındaki üç çizgide yani A takımını belirleyen sahanın üç çizgisine B takımından, B takımını belirleyen sahanın üç çizgisine de A takımından üç eleman konur. Saha içinde topa sahip olan takım diğer takım elemanlarını topla vurmaya çalışır. Bu oyundaki hedef, diğer takım sayısı dışındaki aynı takıma mensup oyuncular rakiplerini topla vurmaya çalışır. Vurulan oyuncu, oyun sahasından çıkıp rakip takım sahasını belirleyen çizgi dışında takımı adına mücadeleye devam eder. Atılan topu, saha içindeki oyuncu yere düşmeden havada tutabilirse vurulmamış sayılır ve top atma avantajını kazanmış olur. Mağlup olan takıma çeşitli cezalar rakip tarafından verilir. Bu cezalar şunlardır:
1.Çeşitli hayvan taklitleri ve sesleri çıkarma.
2. Her oyuncu diğer oyuncunun sırtına binerek belirli mesafeye taşıtma vb. cezalar uygulayarak oyun devam eder.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Yakan Top Oyunu:
Kızların da oynadığı ve sevdiği top oyunlarından biri yakan toptu. Bu oyun için uzun bir mekân gerekliydi. Sokak araları çok elverişliydi. Ancak sakar oyuncular yüzünden cam kırma vakaları da en çok bu oyunda yaşanırdı. Yakan top oynayabilmek için iki takım kurulurdu. Takımlar şu kadar kişiden oluşacak diye bir kural yoktu. Ne kadar kalabalık olunursa o kadar eğlenceli olurdu. Bir takımın birkaç oyuncusu sağda, diğer takımın birkaç oyuncusu da solda yer alır, kalan oyuncular karışık olarak ortada dururlardı. Amaç, ortada bulunan oyunculardan kendi takımından olmayan oyuncuları topla vurabilmekti. Top, sokağın uçlarını tutan birer veya ikişer kişiden oluşan gruplarca sırayla atılırdı. Atış sırasında biri topla vurulursa, vurulan kişi topu sırası gelen tarafa atarak, mızıkçılık yapmadan oyundan çıkar, kalanlarla oyun devam ederdi. Ama top oyuncuyu vurma amacıyla atıldığında, oyuncu topu yere değmeden tutarsa bir can kazanmış olurdu. Bu durumda bir topla vurulsa bile, kazandığı canı joker olarak kullanır ve oyundan çıkmazdı. Bir takımın ortada bulunan tüm oyuncularının vurulmasıyla oyun biter ve böylece vurulmayan oyuncusu kalmış olan takım oyunu kazanırdı. Oyunların büyük çoğunluğunda yapılmaması gereken şeyi yapan yanardı. Koşmaca oyununda ebe, koşanlardan birine dokunursa dokunduğu oyuncu ebelenir, saklambaçta ebe tarafından görülen sobelenir, ama yakan topta topla vurulan oyuncu, hata hakkını kullanan oyuncu yanardı. Yakan topta kavgalar genellikle beceriksizlikten çıkardı. Kendi takımının oyuncusunu vuran bir oyuncu ilk seferinde hoş görülür, ama sürekli kendi oyuncularını vurmaya devam ederse kavga geliyorum derdi. Topun hareketlerini ve topu atan oyuncunun kimi vurmayı planladığını hissetmek önemliydi. Bir diğer üçkâğıt da topun geldiği yöne doğru rakip takımın oyuncusunu itmekti. Bu esaslı bir kavga sebebiydi ve genellikle faul olarak nitelendirilirdi.
Yaş Grubu: 6 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 4 en çok istenildiği kadar oyuncu ile oynanır.
Oyun Alanı: Temelde bir sokak oyunudur. Yani çoğunlukla çocuk ya da gençlerin sokaklarda eğlence mahiyetinde oynadıkları çok basit bir oyundur. Nitekim oyunun alanı da düz olması yeterlidir. Oyuncu sayısına göre de ortalama 7 veya 10 metre aralığında uzunluğa sahip olması gerekir. Oyun alanı ne kadar yumuşak ise o kadar eğlenceli olur. Dolayısıyla oyunun oynanması adına en ideal yer yeşilliğin bol olduğu alanlar olarak gösterilebilir.
Oyun Süresi: Oyunun oynanma süresi oyuncu sayısına göre değişebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Oyunu oynamak için yalnızca plastik bir top gerekecektir.
Oyunun Kuralları:
- Ortadaki oyuncu veya oyunculara çok hafif temas edilen topta dahi oyuncu elenir.
- Kendisine gelen topu havada tutan ortadaki oyuncu bir ekstra can kazanır. Keza kaç defa topu havada yakalarsa o kadar canı olur.
- Eğer ortada son bir kişi kalırsa rakip oyuncular bu kişiyi en az 10. defada plastik top ile vurması gerekir. Aksi halde ortadaki oyuncunun takımı tekrardan ortaya gelmeye hak kazanır.
Derleyen: Esin AYDIN
Derleme tarihi: 2004
Kaynak kişi: Kıymet SOMUNCU
Kaynak kişinin oyunu kimlerden öğrendiği: Büyüklerinden.
Dombit Oyunu Nedir?
İki gruba ayrılacak şekilde 6 veya 8 kişiyle oynanan Dombit oyununa başlamadan önce yazı tura yoluyla hangi grubun ilk atışı yapacağına karar verilir. Ardından ilk atışı yapmaya hak kazanan grup, tahtaları devirdiği takdirde diğer grubun oyuncuları bir taraftan kaçmaya, bir taraftan da dağılan tahtaları tekrar üst üste dizmeye çalışır. Eğer atış yapan grubun elemanları diğer grup elemanlarından birini vurursa, oyunu kazanır. Vuramazsa kaybeder ve yine atışı onlar yaparak oyun devam eder. Oyunun sonunda yenilen taraf, tek bacak üzerinde durur.
Yaş Grubu: Oyun 7 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: İki gruba ayrılacak şekilde 6 veya 8 kişiyle oynanır.
Oyunun Alanı: Düz ve geniş bir zemin.
Oyun Süresi: Oyun yaklaşık 1 saat kadar sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Bir adet bez top. On beş adet küçük kare tahta. Eski bir çorap.( Eski bir çorabın içine bez doldurulur ve etrafı dikilir.)
İp Atlama Oyunu Nedir?
Her insanın çocukluğunda oynadığı oyun türüdür. İki kişinin aralıklı durarak ip çevirdiğinde ip ayaklarının altından geçerken hoplayarak ipe takılmamaya çalışıldığı bir oyundur. Atlayan uzunca süre ipe takılmadan oyuna devam ederse ebelenmesi için ipin çevirme hızı arttırılarak ebelenmesine çalışılır. İpe takılan ipi çevirir. Bu oyun tek kişinin uzun süre atladığı gibi sayı olarak çoklu grupla da atlayıp çıkarak diğer arkadaşlarının atlaması da sağlanır. Tek iple oynadığı gibi ipi çevirenlerin iki iple yaptıkları bir çeşidi daha vardır. İpin biri “sağdan sola” dönerken diğer ipte “soldan sağa” döner. Bu tek ipe göre çabukluk ve dikkat isteyen bir ip atlama türüdür. “Taraklı”da bu iki iple atlanan oyuna “Şipildik“ adı verilmiştir. Grup halinde oynanan ip atlamanın, tek kişi tarafından aynı anda hem ipi çevirip hem de yalnızca kendisinin ipten atladığı ip atlama şekli de vardır.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında İp Atlama Oyunu:
Grup halinde ip atlamak eski zaman çocuklarının vazgeçemediği oyunlardan biriydi. Ancak ip atlamada yaş grubu biraz yüksekçeydi. Ortaokullu, hatta bazen liseli kızlar, pikniklerde ablalar, anneler bile ip atlarlardı. Tek başına ip atlandığı gibi, grup halinde de ip atlanırdı. Tek başına atlanan ipin hiçbir özelliği yoktu ve sadece arkadaş bulamamış ya da arkadaşları o sırada meşgul olan çocukların enerjilerini tüketmeye yarardı. Grup halinde ip atlamada ise, iki kişi ipi çevirir, diğerleri atlardı. Grup halinde ip atlamanın bir usulü vardı. İki “abla” ipi çevirirken, diğerleri sıraya girerler, önce birer kez, sonra ikişer kez, derken beşer, onar kez ip atlanırdı. Sonra iki kişi birden aynı ritim içinde atlar, derken bu sayı üçe beşe çıkar, sonunda topluca atlanırdı. Bu ip atlamaların arasına manili atlayışlar da girerdi. Sırası gelip de atlayanın bilip söylemek zorunda olduğu birtakım mâniler vardı. Bunlar şehirlere göre değişirdi. O zamanın çocukları kolayca becerdikleri oyunları zorlaştırmak için ellerinden geleni yaparlardı. Çift ip atlamak da bunlardan biriydi. Böyle durumlarda ip iki kat yapılıp çevrilir, birinden atlansa da diğerine takılma ihtimali olduğu ve birçok beceriksiz takıldığı için oyun daha zevkli bir hale gelirdi. Yaşı küçük olan kızların ip oyunu farklıydı. Bunun için iki ucu birbirine düğümlenmiş, don lastiğinden yapılmış bir ip gerekliydi. Urgan veya çamaşır ipi de kullanılabilirdi, ama oyunun zor aşamalarında bunlar bacakları çok acıttığı için, yassı veya yuvarlak don lastiğinden üç metre kadar kesilip düğümlenir ve karşılıklı duran iki oyuncunun ayak bileklerine geçirilerek gerilirdi. İp atlamaya böylece çok alçaktan başlanmış olurdu. Bu oyunda atlamak değil, birbirine paralel duran iplerin üzerine aynı anda basmak marifetti. Oyuncu önce iki ayağıyla birden bir ipin üstünden atlayıp iplerin oluşturduğu alanın içine girer, sonra yine atlayarak dışına çıkar ve sonra yine atlayarak aynı anda iplerin üzerine basardı. Ancak ipin boyu giderek yükseltilirdi. Her atlayış bitince ipi bacakları vasıtasıyla geren kızlar, alışkın hareketlerle ipi biraz daha yukarı çekerlerdi. Dizlere kadar bu ipten atlamak ve üzerine basmak sorun olmazdı, ancak bacakların üst kısmı görününce ipin üstünden atlamak kolay olsa bile üzerine basmak imkânsız hale geldiği için, oyuncu başarısız olur ve ipi bacağına takma sırası ona gelirdi.
Yaş Grubu: Oyun 6-7 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: İp atlama, tek başına ya da grupça oynanabilecek bir oyundur.
Oyun Alanı: Bahçe veya geniş bir alan.
Oyun Süresi: Oyun yaklaşık 20 veya 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Oyun için gereken tek araç uzunca ve ağır bir iptir.(Tek başına oynanan ip atlama oyununda ipin cinsi hafiftir.
Oyunun Kuralları:
- İp sallayacak olan oyuncular seçilir.
- Sırası gelen oyuncu ipin üzerinden atlar.
- Atlarken ipe dokunan oyuncu oyundan elenir.
Beş Taş Oyunu Nedir?
Genellikle iki seyrek olarak da üç oyuncu ile sırayla oynanır. Dördü birbirinin benzeri yatay, biri yuvarlak beş taş ile oyun oynanır. İlk oyuncu , yuvarlak taşı havaya atarak aynı elle önce taşları birer birer toplar, her topladığı taşı diğer eline koyar. Buna “birler“ denir. İkinci elde yuvarlak taşı atarak yerdeki taşları “ikişer ikişer“ tutar. Buna “ikiler“ denir. Oynayan oyuncu havaya attığı taşı yere düşürdüğünde yanar, sıra diğer oyuncuya geçer. Sonra üçünü bir, birini tek alır, buna “üçler“ denir. Sonra dördünü bir alır, buna “dörtler“ denir. Üçünü veya dördünü bir anda alamayan oyuncu yanar. Dörtleri de tamamlayan oyuncu, kemerlere geçer. Oyuncu sol elini kemer yapar, Beş taşı da eline alır, yuvarlak olanı havaya atar, diğer dördünü kemerin önüne bırakır. Yuvarlak havaya atılarak tek tek kemerden geçirilir. Sonra iki iki geçirilir, sonra üç ve tek geçirilir. Sonra dördü birden aynı seferde geçirilir. Bu da tamamlandıktan sonra taşların beşinde avucunun içine alır, taşların hepsini havaya atar, elinin üzerinde hepsini tutmaya çalışır, tutabildiklerini havaya atarak tekrar avucunun içine alır. Beş taştan avucunun içinde kaç tane kaldıysa karşısındaki oyuncuya o kadar “gabak yedirmiş” olur. Oyun böylece devam eder. Karşındakine en çok gabak yediren oyunun galibidir. Cezası yoktur, oyunun galibi “becerikli ” olarak takdir edilir ve oyun beş taş ile oynandığı için “Beştaş” adı verilmiştir.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Beştaş Oyunu:
Top, ip genellikle açık, yağışsız havaların oyunlarıydı. Ama soğuk, yağmurlu, karlı havalar oyun oynayamamak anlamına gelmezdi. Sobanın başında oturulur ve taşlarla oyun oynanırdı. Her ne kadar şehir olsa da, doğayla yine de içli dışlı yaşanan yıllarda taş bulmak hiç de zor bir şey değildi. Taş bulmak önemliydi, çünkü beştaş ve yüztaş oynayabilmek için taşa ihtiyaç vardı. O zamanlar bu taşlar kolaylıkla bulunur, bulunan her düzgün taş daha kötü olanın yerini alır ya da kaybedilme ihtimaline karşılık yedekte beklerdi. Eskiden hemen her kız çocuğunun kısa bir dönem de olsa cebinde beş taşı bulunurdu. Birbiriyle aynı boyda ve aynı cinste olan beş tane taş ile oynanan bu oyun birkaç kişiyle oynanabildiği gibi, yalnız da oynanırdı. Fındık büyüklüğündeki bu beş taş avuca alınır, yerden bir-iki karış yukarıya, havaya hepsi aynı anda atılarak saçılırdı. Sonra biri ele alınır, yine havaya bir-iki karış yüksekliğe atılır, yere düşene kadar yerden bir taş alınır ve yerden alınan bu taş eldeyken havadaki de kapılırdı. Elde böylece iki taş olurdu. Bunun adı birlikti. Sonra aynı taş yine havaya atılır, yere düşene kadar bu kez yerden iki taş birden alınır, yine havadaki taş düşerken tutulur, bu kez elde üç taş bulunurdu. Sonra aynı işlem üç taş ve dört taş için yapılırdı. Adları da ikilik, üçlük ve dörtlüktü. Oyun bununla bitmezdi. Taş kapma işi bittikten sonra, bu kez sol elin –oyuncu solaksa sağ elin– işaret ve başparmağı açılarak bir yay oluşturulurdu. Bu parmakların uçları yere değerdi. Yine beş taş yere saçılır, kafa taşı havaya atılır, havadaki taş yere düşmeden önce bir taş fiske vurularak bu yaydan içeri sokulur ve havadaki taş yere düşmeden kapılırdı. Sonra aynı işlem iki, üç ve dört taş için yapılırdı. Bir taşı bu yaydan içeri sokmak kolaydı, iki taşı da öyle ama havadaki taş yere düşmeden farklı alanlara saçılmış dört taşı birden içeri sokup sonra havadaki taşı kapmak maharet isterdi. Bu oyunun daha ileri aşamaları da vardı. İşaretparmağı ve ortaparmak bir V harfi oluşturacak şekilde açılır, parmakların uçları yere değer ve aynı işlem tekrarlanırdı. Yüz taş sıkıcı bir oyundu ama minik minik, aynı boyda, güzel görünüşlü taşları toplamak bazı kızların hobisiydi. Bunların gözü sokakta hep taşlarda olur, beğenmedikleri taşlarla, buldukları bu gıcır taşları sürekli değiştirirler, ellerinde kendi diktikleri keseciklerinin içinde şıngırdayan bu yüz taşla dolaşırlar ve kendileriyle yüz taş oynayacak safça kızlar aranırlardı. Yüz taş oynamak uzun sürerdi. Çünkü yüz taş havaya saçılır, çeşitli yerlere dağılırdı. Birçok kızda bu taşları önce birer birer, sonra ikişer ikişer yerden toplayacak sabır görülmezdi. Beştaş ya da yüztaş oyununda yerden taş alınıp havadaki taş tutulamazsa ya da yerden alınması gerektiği kadar taş alınamamışsa oyuncu yanar, sıra diğerine geçer, taşlar toplanıp bu defa diğer oyuncu tarafından saçılırdı. Dokuz taş ve üç taş ise bir merdiven basamağına bile tebeşirle çizilen kutular üzerinde, iki oyuncuyla oynanırdı.
Yaş Grubu: Oyun 7 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Genellikle iki kişiyle oynanır aynı zamanda grup halinde de oynanabilir.
Oyun Alanı: Beştaş oynamak için düz bir zemin gerekir. Halının üzerinde oynanacak ise halı, yünsüz olmalı ya da ipliksiz bir örtü halı üzerine örtülmelidir. Bu oyunu oynamak için pürüzsüz bir zemin gerekir ancak bu yüzeyin ele zarar vermemesi de önem taşımaktadır.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakikadır.
Oyun Araçları (Malzemeler): Beş tane yuvarlak taş. (Yuvarlak ve ovalimsi taşlarla oynanır. Bu taşların kenarlarının düz olması yani ele batmaması gerekir. Çünkü oyunda bu beş taşın birden, avuç içine alınması gerekecektir. Deniz kenarındaki ya da dere kenarındaki düz çevreli taşlar beş taş oyununu oynamak için tercih edilecek taşlardandır. Bu taşların ne çok büyük ne de çok küçük olmaması gerekir. Taşlar havaya kolaylıkla atılıp tutulacak türden olmalıdır)
Beştaş Oyununun Aşamaları:
1.Birler: Taşlar serbest yere bırakılır. Ebe yerdeki taşlardan uygun olanını seçer. Seçtiği taşı havaya atar. Her attığında yerden bir taş alıp havaya attığı taşı yakalar. Yerdeki taş bitinceye kadar işlem devam eder. Eğer havaya attığı taşı kapamaz veya yerden almak istediği taştan başka taşa dokunursa oynama hakkını arkadaşı kazanır.
2.İkiler: Taşlar yere bırakılır. Taşların içinden uygun olanı ele alınır. Yerdeki taşlar ikişerli olarak alınmaya çalışılır.
3.Üçler: Taşlar yere atılır taşın biri tekli olarak ele alınır. Diğer üçü tek seferde alınmaya çalışılır.
4.Dörtler: Taşlardan uygun olan bir tanesi havaya atılır. Yerde kalan dört taş bir seferde alınmaya çalışılır.
5.Dedeler: Taşlar yere atılır. Başparmak ve şehadet parmağının arası açılarak bir kale görüntüsü verilmeye çalışılır. Oyuncu yerden bir tane uygun taşı eline alır. Rakip oyuncu en son parmağın arasından geçecek taşı seçer. Bu taş diğer taşların parmaklar arasından geçirilmesine engel olacak taştır. Oyuncu eline aldığı taşı havaya atar. Havaya attığı esnada yerdeki taşı kaleden geçirmeye çalışır. Bunun için iki hakkı vardır. Birinci seferde taşı düzeltir. İkinci seferde taşı parmakları arasından geçirir. Eğer bu esnada taşı başka bir taşa çarptırır veya havaya attığı taşı kapamazsa hakkını rakip oyuncuya verir. Tüm bunlardan sonra oyunun final bölümüne geçilir. Taşların tamamı avucunun içinde hafifçe yukarı doğru atılır ve avucun tersiyle taşlar tutulmaya çalışılır. Avucunun tersinde en çok taş kalan oyuncu oyunu kazanır.
Dokuztaş Nedir?
Dokuztaş, farklı şekillerle çizilmiş olan bir tahta, kâğıt veya düz zemin üzerinde oynanmaktadır. Oyun 2 kişi ile oynandığı gibi, iki oyuncunun da taşları birbirinden farklıdır. Genellikle kırmızı ve siyah taşlardan oluşmaktadırlar. Oyuncular ellerindeki dokuz taşı “bir sen bir ben “sırasıyla noktalara koyar ve taşları hareket ettirirler. Oyuna kimin başlayacağı oyuncular arasında anlaşmaya bağlıdır. Oyunda ilk taşın konmasının ardından rakip oyuncunun kendi taşlarından birini koyması ile devam eder. Kendi taşını koyan oyuncudan sonra bu kez diğer oyuncuya bu sıra gelir. Oyuncular kendi taşlarını dizme aşamasında 3 adet aynı taşı yan yana getirmeyi hedefler. Taşlarını yan yana getirebilen oyuncu, rakibinin bir taşını oyun dışına çıkarma hakkına sahip olur. Taşların tümünün tahtaya dizilmesi ile kaydırarak oyun ilerlemeye devam eder. Aynı şekilde amaç; 3 adet taşı bir araya getirebilmektir. Oyun dokuz taş ile oynandığı için “Dokuztaş” adı verilmiştir.
Yaş Grubu: Oyun 7 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 2 kişiyle oynanır.
Oyun Alanı: Düz bir zemin.
Oyun Süresi: Oyunda süre sınırlaması yoktur.
Oyun Araçları (Malzemeler): 18 adet taş, kalem, tahta veya kâğıt .
Oyunun Kuralları:
- Dokuztaş oyununda bilinmesi gereken en önemli kural, dokunulan taşın hareket etmesidir. Böylelikle oyuncular yapacakları hamleleri önceden planlayarak hamlelerini tamamlayabilirler.
- Oyuncular ilk etapta sıra ile bir adet taşını tahtanın üzerine yerleştirmelidir.
- Oyunun dışında kalan taşlar tahta üzerine dizilinceye kadar oyun bu şekilde devam eder.
- 3 adet taş dizildiğinde ise taşlara dokunulmazlık şansı doğar.
- Oyunda bilinen önemli amaçlardan biri de karşı oyuncunun taşlarını 3 adet yan yana aynı renklerde dizilim gerçekleştirmek ve dışarı atmaktır.
- 2 adet taşı kalan oyuncu oyunu kaybetmektedir.
Bezirgânbaşı Oyunu Nedir?
Genellikle kız çocukları arasında oynanmakta olan bu oyunun başlangıcında ebe seçimi için “sayışma“ yapılır. Sayışma sonucunda iki oyuncu ebe seçilir. Bu iki oyuncu, karşılıklı durarak ellerini taraklama şeklinde tutup havaya kaldırırlar. Diğer oyuncular tek sıra halinde karşılıklı elleri birleşik vaziyette havada duran oyuncuların ellerinin altından geçerler. Oyunu yöneten konumunda bulunan iki oyuncu, diğer oyuncular ellerinin altından geçerken “Bezirgânbaşı “ oyununun şarkısını söylerler.Oyunun şarkısı:
Aç kapıyı bezirgânbaşı, bezirgânbaşı.
Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin.
Arkandaki yadigâr olsun, yadigâr olsun.
Bir sıçan, iki sıçan, üçüncüye dolaba kaçan denir.
Üçüncü oyuncuyu, oyunu yöneten iki oyuncu kollarının arasından kenara çekerler. Oyunu yöneten iki oyuncu kendilerine önceden isim takmıştır.(Genellikle meyve ismi takılır.)Kenara çektikleri oyuncuya: Elma mı? Armut mu? şeklinde kendilerine vermiş oldukları isimlerini sorarlar. O oyuncu da cevap verir. Elma derse ismi elma olan oyuncunun arkasına geçer, onun adamı olur. Armut derse ismi armut olan oyuncunun arkasına geçer ve oda onun adamı olur. Oyun bu şekilde devam ederek oyundaki oyuncular iki gruba ayrılmış olur. Oyunun sonunda bu iki grup, güçlerini ölçmek için el ele tutuşup birbirlerini çekerler. Hangi grup diğerini kendine çekerse oyunun galibi o grup olur.
Yaş Grubu: Oyununun gerektirdiği beceriler için uygun yaş aralığı 8 yaş ve üzeridir.
Oyuncu Sayısı: En az 6 oyuncu gereklidir. Oyuncu üst sayısında herhangi bir sınır bulunmaz.
Oyun Alanı: Bezirgânbaşı oyunu açık alan oyunudur. Bahçe, avlu, okul bahçesi, park gibi alanlarda oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakikadır.
Oyun Araçları (Malzemeler): Bezirgânbaşı oyununu oynamak için herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Oyunda 2 ebe
- Ebeler kuraile seçilir.
- Ebeler oyunun başında birer tane nesne ismi (Meyve, hayvan, ağaç ismi vb.)
- Nesneleri diğer oyuncuların bilmemesi
- Ebeler “Üçte kapana kapan” kelimesini söyleyen oyuncuyu kapıya sıkıştırırlar.
- Oyunda ebelere “Bezirgân“denir.
- Oyundaki oyunculara “Kervan”
- Oyuncular ve ebeler sırası gelince “Aç kapıyı bezirgânbaşı” şarkısı söylerler.
Bezirgânbaşı Oyununun Aşamaları:
1.Ebe Seçimi: Oyun için ilk olarak iki kişi ebe olarak seçilir.
2.İsim Belirlenir: Ebeler oyun sonunda kullanmak üzere birer isim belirler. Meyve, sebze, ağaç, hayvan, marka gibi isimler seçebilirler. Her ebe kendisi için bir isim seçer. Bu isimler kapıya sıkışan oyuncuya sorulacak ve gruplar oluşturulacaktır. Diğer oyuncular hangi kelimeyi hangi ebenin seçtiğini bilmezler.
3.Kapı Kurulur: Oyuna başlamak için iki ebe karşılıklı ayakta dururlar. Daha sonra ellerini havada birleştirerek “kapı” kurarlar. Oyuncular bu kapının altından geçecektir.
4.Tekerleme Söylenir:
Oyuncular Söyler: Aç kapıyı Bezirgânbaşı Bezirgânbaşı
Ebeler söyler: Kapı hakkı ne alırsın, ne verirsin,
Oyuncular Söyler: Arkamdaki yadigar olsun, yadigar olsun,
Ebeler söyler: “Bir sıçan” (Tekerleme okunurken hangi oyuncuya gelmişse o oyuncuya söylenir. Sıra olarak ise sondan üçüncüye söylenir.)
Ebeler söyler: “İki sıçan” (Sondan ikinci kişiye söylenir.)
Ebeler söyler: “Üçte kapana kapan” (Son oyuncuya söylenir)
Bu tekerleme söylenirken oyuncular köprüden geçerler. Tekerleme hızına göre köprüden geçecek son 3 oyuncu kalınca sondan üçüncü sıradaki oyuncu “Bir sıçan” der. Daha sonra sondan ikinci oyuncu “İki sıçan” der. Son oyuncu ise “Üçte kapana kapan” der ve ebeler ellerini indirerek bu oyuncuyu kapıya sıkıştırır.
5.Kapı Kapanır: “Üçte kapana kapan” diyen son oyuncuyu ebeler ellerini indirerek kapıya sıkıştırır.
6.Soru Sorulur: Kapıya sıkışan oyuncuya ebeler tuttukları isimlerden birini seçmeleri için sorarlar. Örnek: Elma mı, armut mu? Oyuncu hangi ebenin tuttuğu kelimeyi seçerse o ebenin arkasına geçerek sıra olur. Yani gruplar oluşmaya başlar.
Not: Bu sırada ebelerin oyunun başında kendileri için seçtikleri isimleri diğer oyuncuların duymaması gerekir. Eğer duyarlar ise kendileri de sıkıştığı zaman taraflı seçim yapabilirler.
7.Son Kişi: Oyunda bütün oyuncular kapıya sıkıştırılıp bir seçim yapılması istenir. Yani boşta hiç bir oyuncunun kalmaması gerekir. Bu durumda gruplar oluşur. Her oyuncu kendi grubuna geçer ve oyunun ikinci aşaması başlar.
8.Kim Kazanacak? Ebeler karşılıklı el ele tutuşurlar. Ortaya bir çizgi çizilir. Rakibini halat çekme yarışındaki gibi çizginin dışına çeken grup oyunu kazanacaktır. Kendi grubundaki oyuncular ise ebenin belinden tutarlar. Daha sonra diğer grubu çekerek çizgiyi geçirmeye çalışırlar.
9.Çürük Elma: Karşı grubu yenen grup oyuncular aynı anda “Çürük elma, çürük elma!” diye bağırırlar. Eğer iki grup son aşamayı ip ile yapıyorsa ve ip koparsa iki grup oyuncuları “Çürük elma, çürük elma!” diye bağırırlar.
10.Oyuna Devam: Oyun tamamlandıktan sonra tekrardan yeni 2 bezirgân yani ebe seçilerek oyuna baştan başlanır.
Kulaktan Kulağa Oyunu Nedir?
Oyuncular yan yana düz veya daire halinde şekil alırlar. Bir arkadaşları, en baştakinin kulağına bir cümle söyler. Söylemeler biraz çabukça yapılır ve tekrarı yoktur. Sesi alan yanındakine, oda yanındakine ve sona kadar bu söylem gider. En sondaki oyuncu bağırarak cümleyi söyler. Doğru çıkarsa başka bir cümle ile oyuna devam edilir. Son oyuncu, ilk söyleyenin dediğini yanlış söylerse geriye doğru kimde yanlış söyleme çıktıysa oyundan çıkar. Kalanlarla bu kural üzerinden oyuna devam edilir.
Yaş Grubu: Oyununun gerektirdiği beceriler için uygun yaş aralığı 6 yaş ve üzeridir.
Oyuncu Sayısı: En az 3 oyuncu gereklidir.
Oyun Alanı: Her yerde oynanabilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Oyunu oynamak için herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyun Süresi: Oyunda süre sınırlaması yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncular bir hizada (arka arkaya, yan yana veya daire şeklinde) dizilmelidir.
- Oyuncular kelimeyi bir kez fısıldamalıdır.
- Oyunun kazananı ve kaybedeni yoktur.
Not: Oyunu daha eğlenceli ve zor bir hale getirmek için uzun bir cümle de seçilebilir.
Akşama Ne Pişirdin Oyunu Nedir?
Oyunda en az 5 kişi olmalıdır. Kız çocukları arasında oynanan bir oyundur. Oyunda sayışma olmaz. Çocuklar çember şeklinde sıralanır. Oyunculardan biri ise diğerlerinin etrafında döner. Sonra iki çocuğun arasına girerek önce birine “Komşu, komşu akşama ne pişirdin?” diye sorar. Daha sonra ise diğerine dönerek aynı şekilde sorar. Sorduğu oyuncular “fasülye”, “pilav” şeklinde yemek isimleri söylerler. Ebe olan oyuncu “pilav” derse pilav diyen çocuk kaçmaya başlar. Ebe ise onu ebelemeye çalışır. Ebelenen oyuncu yeni “ebe” olur. Oyun bu şekilde yeniden başlar ve devam eder.
Yaş Grubu: Oyun 4-5 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyunda oyunu eğlenceli bir şekilde oynayabilmek için en az 5 kişi gerekir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Büyük oturma odası, okul bahçesi, avlu, anasınıfı veya spor salonu gibi yerlerde oyun oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık yarım saat veya 40 dakika kadar sürer.
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyunun oynandığı alan taşsız ve düz olmalıdır. Aksi durumunda oyuncular birbirini kovalarken yaralanmalar meydana gelebilir.
Yağlı Dondurma Oyunu Nedir?
Öncelikle sayışma yapılarak ebe belirlenir. Ebe gözünü yumarak duvara kapanır ve dışından 10’a kadar sayar. Sonrasında da ebe “Önüm arkam yağlı dondurma“ der. Diğer oyuncular ise ebeye el sürüp kaçarlar. Kaçtıktan sonra bir yerde durup hiç hareket etmeden durmaya çalışırlar. Ebe gerisine döndüğünde hareket eden ya da gülen oyuncu var ise o oyuncu “yanar“ ve yeni ebe olur. Oyun bu şekilde yeniden başlayarak devam eder.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur
Oyuncu Sayısı: Oyunu tam anlamıyla eğlenceli bir şekilde oynamak için en az 3 kişi gerekir. Oyuncu üst sayısında herhangi bir sınır bulunmaz
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Genellikle düz yerlerde oynanır. Örneğin; Bahçe, park, vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık yarım saat veya 40 dakika kadar sürer.
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Oyun başında belirlenen sayıya kadar ebe saymak zorundadır. Bazı yörelerde ebenin sayacağı sayı bir oyun ile belirlenir.
- Ebe sayarken kesinlikle gözlerini açamaz ve sağa-sola bakamaz.
- Ebe saymayı bitirdiğinde kıpırdayan veya gülen oyuncu yeni ebe olur.
- Açık alanda oynanan bu oyunda kaçılacak alana bir sınır çizilmeli. Bu güvenlik için gerekli bir kuraldır.
Yumurta Yarışması Oyunu Nedir?
Bu yarışta genellikle pişmiş yumurta kullanılır. Amaç yumurtayı düşürdüğünde yarışmacının yiyebilmesi içindir. Yarışacak oyunculara bir kaşık ve yumurta verilir. Yarış çizgisinin arkasında bekleyen yarışmacılar, kaşığa koydukları yumurtayı kaşık sapını dişleri ile tutarak belirlenen yere kadar ellerini kaşığa sürmeden koşmaya başlarlar. Yumurtayı düşüren yarış dışı kalır. Yumurtayı düşüren oyuncu yumurtayı yerden alıp tekrardan oyuna devam edemez. Dişleri ile tuttukları kaşık içindeki yumurtayı düşürmeden belirlenen hedefe varan kişi yarışmayı kazanmış olur.
Yaş Grubu: 6 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyunu oynamak için en az 2 kişi gerekir. Oyuncu üst sayısında herhangi bir sınır bulunmaz.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Genellikle düz yerlerde oynanır.
Oyun Süresi: Yaklaşık yarım saat sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Oyuncuların sayısı kadar pişmiş yumurta.
- Oyuncuların sayısı kadar kaşık.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncular kaşığın sapını dişleri ile tutmalılar.
- Oyuncular kaşığa veya yumurtaya elleri ile dokunamazlar.
- Yumurtanın kaşıktan kayıp yere düşmesi ve yumurtanın yere düştüğü halde kırılmaması durumunda oyuncular elleri ile yumurtayı alıp tekrardan kaşığın üzerine koyamazlar. Yumurta yere düştüğü anda oyuncu diskalifiye olur.
- Yumurtanın pişmiş olması gerekir. Çünkü diskalifiye olan oyuncuya ceza olarak o pişmiş yumurta yedirilir.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncuların güvenliği için koşulacak alanın düz ve taşsız olması gerekir. Aksi durumunda oyuncular düşer ise yaralanmalar meydana gelebilir.
Çuval Yarışı Oyunu Nedir?
Çoğunlukla bayram günlerinde uygulanan veya programlarda oynanan bir oyun türüdür. Bir çizgi çizilir ve çizginin arkasında boş çuvallar içine girmiş bekleyen öğrenci grubu vardır. Karşılaşmaya başlamak için belli uzaklıkta bir çizgi çizilir. Verilen komutla çuvalın içine giren çocuklar zıplaya zıplaya karşıdaki hedefe ulaşmaya çalışırlar. Yarış esnasında birçok öğrenci çuvalla düşerek yarış dışı kalır. Çizgiyi ilk geçen öğrenci daha önceden tespit edilmiş bir hediye ile ödüllendirilir.
Yaş Grubu: 6 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyunu oynamak için en az 2 kişi gerekir. Oyuncu üst sayısında herhangi bir sınır bulunmaz.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Genellikle düz yerlerde oynanır.
Oyun Süresi: Yaklaşık 10-15 dakika sürebilir
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Oynayacak oyuncuların sayısı kadar çuval.
Oyunun Kuralları:
- Çuvalın içinden çıkan oyuncu diskalifiye olur.
- Çuval ile birlikte düşen oyuncu diskalifiye olur.
- Çuval ile birlikte zıplama mecburiyeti vardır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncuların güvenliği için koşulacak alanın düz ve taşsız olması gerekir. Aksi durumunda oyuncular düşer ise yaralanmalar meydana gelebilir.
Yoğurtta Para Bulma Oyunu Nedir?
Belli bir sayıdaki (üç-beş) öğrenci arasında oynanan bir oyundur. Masanın üzerine, tepsi veya genişçe birer tencere içinde bir miktar yoğurt bulundurulur. Her tepsi veya tencere için bir tane örneğin 1 liralık para atılır. Eller kullanılmadan ağız yardımıyla tepsi içindeki para aranır. Parayı, ağzı ile alıp gösteren yarışmacı oyunu ve ödülü kazanır.
Yaş Grubu: 6 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyunu oynamak için en az 2 kişi gerekir. Oyuncu üst sayısında herhangi bir sınır bulunmaz. .
Oyun Alanı: Oyun hem açık hem de kapalı ortamlarda oynanabilir. .
Oyun Süresi: Yaklaşık 20-30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Tepsi veya tencere.
- Madeni para.
- Yoğurt.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncuların elleri ile tepsiye veya yoğurda müdahale etmesi yasaktır.
- Oyuncuların ağzı ile parayı yoğurdun içinden arayıp bulması gerekir.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncular parayı ararken yutmamaya özen göstermelidirler.
Sesime Gel Oyunu Nedir?
Erkek ya da kız çocuklarının beraberce oynadıkları bir oyundur. Oyuncu sayısında kısıtlama yoktur. Kura ile bir ebe belirlenir. Ebenin gözleri mendile kapatılıp bağlanır. Diğer oyuncular ellerine iki tane taş alarak taşları birbirine vurarak “sesime gel” diyerek ebeye yerlerini belli etmiş olurlar. Ebe dışındaki oyuncular belirlenmiş sahanın dışına çıkmaması gerekir . Ebelenen oyuncu oyun sahasının dışına çıkar. Sonrasında gözleri bağlı olan oyuncu bir oyuncuyu ebe tayin eder ve oyun böylece devam eder.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 2 kişi ile oynanabilir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Genellikle düz yerlerde oynanır. Örneğin; Bahçe, park, vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Mendil
- Taş.
Oyunun Kuralları:
- Kura ile bir ebe belirlenmektedir.
- Ebenin gözleri mendil ile kapatılmalıdır.
- Ebe dışındaki oyuncular belirlenen sahanın dışına çıkmamalıdır. Çıkan oyuncu diskalifiye olur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncuların güvenliği için oyun alanının düz ve taşsız olması gerekir. Aksi durumunda gözleri kapalı olan ebe düşer ise yaralanmalar meydana gelebilir.
- Ebe dışındaki oyuncuların ellerindeki taşlar gözleri kapalı olan ebeye fırlatılmamalıdır.
Simit veya Elma Yeme Oyunu Nedir?
Kalınca iki sırık arasına ip gerilir. İp üzerine yine iplerle aynı yükseklikte simit veya elma bağlanır. Yarışacak oyuncular ellerini kullanmadan ipte asılı olan elmayı veya simidi yemeye çalışırlar. Yarışma için belirli bir süre konmuştur. Bu sürenin sonunda ipteki bir malzemeyi en çabuk bitiren birinci olur ve konan ödülü kazanır. Oyundaki ipe ya hep simit ya da hep elma asılı olur. Adil bir sonuç için birbirinden farklı unsurlar ipe asılmaz. İpe aynı cins unsurlar asılmalıdır.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 2 kişi ile oynanabilir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Oyun hem açık hem de kapalı ortamlarda oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 35-40 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Simit veya elma.
- Kalın 2 sırık.
- İp.
Oyunun Kuralları:
- Adil bir sonuç için ipe aynı cins unsurlar asılmalıdır.
- Belirtilen sürede asılı olan unsur yenmelidir.
- Oyuncular ellerini kullanmamalıdır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncular ipe asılı olan unsuru hızlı yemeye çalışırken diş etlerine dikkat etmelidir. Aksi durumunda diş etlerinde kanamalar meydana gelebilir.
Kaydırak (Sek Sek) Oyunu Nedir?
Düz bir zemin üzerine çizgiler çizilir. Kareler tahminen 50 × 50 veya 60 × 60 cm ebadındaki karelerden oluşur. Önce 3 adet tek sonra 2 kare sonra tek kare ve en son 3 kare olarak oynanacak alan çizilir. Kura çekilerek oyuna başlayacak olan yarışmacı seçilir. Oyun aracı iki tarafı da düz olan, tahminen 10 × 10 cm2 ebadında bir taş birinci kareden başlayarak sıra ile bütün kareleri tek ayağı ile taşı kaydırarak dolaşıp başladığı sıranın tersiyle geriye doğru bir numaradan dışarı çıkarır. İkinci turda 2 numaradan ileriye ve geriye müteakiben 3 numara, 4 numara vs. başlangıç kareleri olarak 9 kareyi de birinci sıra olarak oyuna başlangıç yeri seçer. Taşı attığı kareye kadar tek ayağının üzerinde sekerek gider ve kaydırmaya oradan başlar. Hatasız olarak dokuz kareyi dolanıp bitirirse bu kez oyun taşını karelere atarken arkası dönük olarak görmeden buldurmaya çalışarak aynı turu tamamlar. Oyunu oynama sırasında taş tek ve aynı ayakla kaydırılırken çizgiye değerse oynama sırası diğer arkadaşına geçer. Dikkat edilecek tek kural oyun taşının, oyun esnasında çizgiye temas ederek durmasını engellemektir. Her çizgiye temas edişte hakkını kaybeden oyuncu, oyuna yeniden başlarken kaldığı yerden devam edecektir. Oyun iki kişi arasında saydığımız kurallar dahilinde önce görerek sonra arkası dönük taşını atarak taşı kaydırarak oynanır. Bütün bu aşamaları bitiren kişi oyunun galibi olur.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Sek Sek Oyunu:
Sek sek genellikle ilkokul çağındaki kız çocuklarının itibar ettiği bir oyundu. Tebeşirle veya kömürle yere kutular ve daireler çizilir, düzgün bir mermer parçası tek ayak üstünde sekerek ittirilir ve geldiği kare veya dairenin puanına göre puan alınırdı. Bazı şehirlerde kaydırmaca veya kaydırak da denir ve kutularının, dairelerinin biçimleri, puanları şehirlere göre farklılıklar gösterirdi. Sek sek bugün hâlâ oynanıyor, ama arabaların geçmediği sakin sokaklar azaldıkça, bu oyun okul bahçelerinde sıkışıp kalıyor. Bir gün belki bu evrensel oyun da tarihe karışacak.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 2 oyuncu ile oynanabilir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Genellikle düz yerlerde oynanır. Örneğin; Bahçe, okul bahçesi park, sokak vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika veya 1 saat kadar sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Tebeşir veya kiremit parçası.
- Taş.
Oyunun Kuralları:
- Oyuna ilk başlayacak kişi kura ile seçilir.
- Oyuncu taşı hiçbir çizgi üzerine getirmemelidir.
- Oyuncu oyunu tek ayak ile oynamalıdır.
- İlk turda her iki oyuncu da kareleri yanmadan atmayı başarırsa ikinci turda “arkası dönük” bir şekilde taşı çizgilere atmaya çalışır.
- Oyuncu ayağı ile hiçbir çizginin üzerine basmamalıdır.
- Taş aynı ayak ile kaydırılmalıdır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncuların arkası ikinci turda dönük olacağı için taşı atarken dikkatli atmaları gerekir. Aksi durumunda yaralanmalar meydana gelebilir.
- Oyuncular taşı ayağı ile kaydıracağı için taşın ayaklarına zarar vermemesi maksadıyla kapalı ayakkabı giymeyi tercih etmeliler.
Kımıldatmadan Ayır Oyunu Nedir?
Yarım cm çapında tahminen 10 cm kadar uzunluğunda 10-15 çomak avuç içinden yere bırakılır. Dağılan ve üst üste olan çomaklar, elimizdeki bir çomakla yerdeki çomakları istediğimizden başlama avantajı ile zıplatıp yerdeki çomakların bir tanesini diğer çomakları kımıldatmadan ayırıp alma oyunudur. Bütün çomaklar teker teker eldeki çomakla temizlenmeye çalışılır. Tek kuralı, yerdeki çomağı alma esnasında diğerlerini kımıldatmama üzerine kurulmuştur. Ayırma esnasında diğer çomaklar da kımıltı olursa oyun, diğer elemanın oynamasına geçer.
Yaş Grubu: 7 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 2 oyuncu ile oynanabilir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Genellikle düz yerlerde oynanır. Örneğin; Bahçe, park, sokak vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: : Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Yarım cm çapında tahminen 10 cm kadar uzunluğunda 10-15 adet çomak.
Oyunun Kuralları:
- İlk oyuncu kura ile seçilir.
- Yerdeki çomağı alma esnasında diğerlerini kımıldatmamak gerekir. Kımıltı olursa oyun, diğer elemanın oynamasına geçer.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Yerdeki çomakları zıplatırken sağımıza, solumuza ve arkamıza bakmamız gerekir. Çünkü aksi durumunda elimizdeki çomak birine zarar verebilir.
Zekkelambaç Oyunu Nedir?
Meraya (örüye) hayvanları götürürken veya akşama meradan hayvanları getirirken 5-6 çocuk tarafından yolda oynanır. Ellerindeki 1 metre uzunluğundaki sopalarla oynanır. Amaç sopayı takla attırarak sektire sektire en ileriye götürmektir. Cezası yoktur. Bir yandan hayvanlarla beraber yolda ilerlenir, bir taraftan da oynanır. Ebesi, kazananı, kaybedeni yoktur. Sopayı en ileriye atan takdir kazanır. Adını sopaları sektirmekten aldığı sanılmaktadır.
Yaş Grubu: 10-11 yaş üzerindeki kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 5-6 kişiyle oynanabilir.
Oyun Alanı: Açık alanda oynanmaktadır.
Oyun Süresi: Belirli bir süre sınırlaması yoktur.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 1 metre uzunluğunda sopa.
Oyunun Kuralları:
- Sopayı takla attırarak sektire sektire en ileriye götürmek gerekir.
- Ebesi, kazananı, kaybedeni yoktur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Sopaları takla attırarak sektiren oyuncunun önünde kimse olmamalıdır. Akdi durumunda sopa oyuncunun önünde duran kişiye zarar verebilir.
Annem Bana Tulumbadan Su Çeker
Oyun ikişerli gruplar halinde istenilen sayıda oyuncu ile oynanabilir. Öncelikle iki kişi kura ile ebe olur.El ele tutuşur ve tulumbadan su çeker gibi ellerini şarkının ritmine uydurarak hareket ettirir. Hareket sırasında bu şarkıyı söylerler: “Annem bana tulumbadan su çeker su çeker, halka da boynundan geçer.” Tespit ettikleri sayıda şarkıyı tekrar ettiklerinde birleştirdikleri ellerini arkadaşının boynuna geçirirler. İki kişinin ellerinde kalan oyuncu yeni ebe olur. Oyun böylece bir ona bir diğerine devam eder.
Yaş Grubu: 6 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Oyun ikişerli gruplar halinde istenilen sayıda oyuncu ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Açık veya kapalı alanlarda oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- İki kişi kura ile ebe olur.
- Ebeler ellerini hareket ettirdikçe şarkıyı söylemek zorundadırlar.
- İki kişinin ellerinde kalan oyuncu yeni ebe olur.
- Şarkı bitiminde oyunculardan bir tanesi iki ebenin kolları arasında kalmalıdır. Aksi hâlde ebeler ebe olmaya devam ederler.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Ebeler birleştirdikleri ellerini oyuncuların boynuna geçirirken dikkat etmelidirler.
Sıraman Oyunu Nedir?
Sadece dini bayramlarda köyün 17 yaşından 35 yaşına kadar olan 20-30 delikanlısı tarafından oynanan seyirlik bir oyundur. İddia değil görsellik ön plandadır. Sırayla herkes bükülür sırası gelen “hayde bre“ diyerek zıplar ve iki eli bükülen delikanlının sırtına koyarak “eşeğin üstüne atlar“casına öbür tarafa atlar ve 1-2 metre sonra o bükülür, sırası gelen atlar. Böylece bütün köyün yolları en az bir kez gezilerek tamamlanır ve böylece bayram coşkusu bütün köye yaygınlaştırılmış olur. Köyün kadınları oynayan delikanlıları seyrederler. Ortalama yarım saatlik oyunun sonunda köy meydanında sofralar gelir, hem istirahat edilir hem de birlikte yemek yenir. Bayram yağmurlu olursa da çamur,toprak denmez oynanır ve yemek köy odasında yenir.
Yaş Grubu: 17-35 yaş aralığı için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 20 veya 30 kişiyle oynanabilir.
Oyun Alanı: Açık alan oyunudur. Köy ve açık arazilerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncular sırasıyla bükülmek zorundadırlar.
- İlk bükülen oyuncudan sonra onun üzerinden 1-2 metre sonrasına atlayan oyuncu bükülmek zorundadır. Diğer oyuncularda her atlanılan oyuncudan sonra bükülmelidirler.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Üzerinden atlanan oyuncunun sırtına sert basmak o kişiye zarar verebilir. Bu yüzden atlarken elimizi sadece küçük bir destek olarak kullanmalıyız. Tüm ağırlığı bükülen oyuncunun beline vermemeliyiz.
Kibrit Oyunu Nedir?
Uzun kış gecelerinde erkekler tarafından oynanan bir oyundur. Kibritin geniş yüzünün yazı tarafı 2 puan, yan tarafları 5 puan, dik tarafı 10 puandır. Masa, sehpa veya rahne (rahle) üzerinde oynanır. Genellikle iki kişi tarafından oynanır. Sert zeminin üzerine hafif çapraz biçimde konulan kibriti oynayan oyuncu, baş parmağının tırnaklı tarafıyla havaya zıplatır. Kibritin hangi yüzü gelirse ona göre puan alır. Yazısız geniş tarafı gelirse veya kibrit, oyun alanının dışına çıkar yere düşerse yanmış sayılır, oynama hakkı karşı tarafa geçer.15-20 dakika veya yarım saat kadar oynanır.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Kibrit Oyunu:
Kibrit başka oyunlara da yarardı. Kibrit atmaca da bir oyundu. Bu oyun kısa süre sonra sıkıntı veren bir şey olduğu için sadece vakit geçirmeye yarardı. Genç erkeklerin arkadaşlarını beklerken, kahvede bu oyunu oynadıkları görülürdü. Kibrit kutusunun her bir yüzüne değerini ifade eden rakamlar yazılırdı. Kısa ve dar olan yüzeyi 20, uzun ve dar olan yüzeyi 10, geniş ve uzun olan ön ve arka yüzeyi ise 5 puandı. Bu kibrit kutusu kısa yüzeylerinden tutularak havaya atılırdı. Havada birkaç takla atan kibrit kutusu düşünce, görünen yüzeyindeki puan, kutuyu atan oyuncunun olur, sonra sıra diğerine geçerdi. Can sıkıntısından sürekli kibrit kutusu çeviren ve her atışta kibrit kutusunu dik bir şekilde oturtup 20 puan alan çok delikanlı vardı.
Yaş Grubu: 17 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: Genellikle iki kişi ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Masa, sehpa veya rahne (rahle) üzerinde oynanır.
Oyun Süresi: 15-20 dakika veya yarım saat kadar oynanır.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 1 adet kibrit.
Oyunun Kuralları:
- Oyun alanı oyuncular tarafından oyun başlamadan belirlenmelidir.
- Kibritin geniş yüzünün yazı tarafı 2 puan, yan tarafları 5 puan, dik tarafı 10 puandır.
- Oyuncu baş parmağının tırnaklı tarafıyla kibriti havaya zıplatmalıdır.
- Kibrit oyun alanının dışına çıkar ise oynama hakkı karşı tarafa (rakibe) geçer.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Kibriti zıplatmaya çalışırken kibritin, rakibimizin ya da çevrede bulunan diğer kişilerin yüzüne gelmemesine özen göstermemiz gerekir.
Dalak Çıkrığı Oyunu Nedir?
Bayramlarda köy meydanına kurulan ahşaptan bir oyun aracıdır. 3 metre kadar uzunluğunda kalın meşe ağacından bir tane direk yapılır. Bir tür ilkel tahterevallidir. Direğin başı aynı akis başı gibi yapılır. Direğin ucuna yere paralel olarak 4-5 metre uzunluğunda ağaçtan kuvvetlice bir sırık koyulur. Her iki ucuna bir delikanlı biner. Tahterevalli misali iner çıkarken bir yandan da dönerler. Bu oyunu zaman zaman kızların da oynadığı görülür. Bu aygıta “Dalak Çıkrığı“ denir. Bu düzenek her iki dini bayram süresince kurulu olur ve köyün hemen hemen bütün gençleri dalak çıkrığına binerler.
Yaş Grubu: 17 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En fazla 2 kişiyle oynanabilir.
Oyun Alanı: Köy meydanlarında oynanabilir.
Oyun Süresi: Oyunda süre sınırlaması yoktur.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 3 metre uzunluğunda kalın meşe ağacı.
- 4-5 metre uzunluğunda sırık.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncular dalak çıkrığının üzerinden inip çıkarken sert iniş ve çıkışlar yapmamalıdır. Aksi durumunda yaralanmalar meydana gelebilir.
Abatopu (Altus Sivis da Gel) Oyunu Nedir?
Sadece dini bayramlarda erkekler tarafından köy meydanında oynanan bir oyundur. Örneğin 22 kişiyle oynanır. Bir kişi ceketi(abayı) top haline getirip urgana bağlar. Urganın diğer ucunu eline alır. Geriye 21 kişi kalmıştır. “Altus sivis da gel” diye bağırır. Herkes dağılıp bir eş tutmaya çalışır. O arada abayı elinde tutan kişi, eş tutmayanlara aba topuyla vurur. Bir kişi eş tutamadan açıkta kalmıştır. Abacı, eş tutamayana “neden eş bulamadın?” diye azarlayarak abayla sırtına veya ayaklarına bir kez vurur. Tekrar “Altus sivis da gel” diye bağırır, tekrar herkes dağılır ve tekrar herkes eş tutmaya çalışır. Kurala göre bir önceki eş tutulamaz; her oyunda eş değişir. Bu arada eş tutamayan ebe, gözüne birini kestirdiği için “Altus sivis da gel“ dendiğinde genellikle ilk olarak o eş tuttuğundan iki kez üst üste ebe olduğu pek görülmez. Bu kez başka biri açıkta kalır. Oyun böylece devam eder. Bu oyunda ceza olmayıp sık sık ebe olmak prestij düşürücüdür. Bu oyunu bütün köy halkı gülerek seyreder. Oyunun sonunda köy meydanında veya o gün hava yağmurluysa köy odasında topluca yemek yenilir.
Yaş Grubu: 17 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 22 kişi ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından birisidir. Köy meydanlarında oynanabilir.
Oyun Süresi: Oyun genellikle yarım saat veya 45 dakika kadar sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 1 adet ceket (aba).
- 1 adet urgan.
Oyunun Kuralları:
- Bir kişi ceketi(abayı) top haline getirip urgana bağlamalıdır.
- Ceketi urgana bağlayan kişi “Altus sivis da gel” şeklinde bağırmalıdır.
- Bağırma sonrasında geriye kalan 21 oyuncu eş bulmak zorundadır.
- Eş bulamayan oyuncu olur ise abacı, eş tutamayana “Neden eş bulamadın?” diye azarlayarak abayla sırtına veya ayaklarına bir kez vurmalıdır.
- Abacı ikinci kez “Altus sivis da gel” şeklinde bağırdıktan sonra bir önceki bağırışından sonra tutulan eşler aynı olmamalıdır. Kısacası oyuncular farklı bir eş tutmalıdırlar böylece abacının her bağırışında eşler değişir.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir: - Eş bulma esnasında oyuncular telaşa kapılıp düşebilir bu yüzden oyuncular koşarken daha dikkatli olması gerekir. Aksi durumunda yaralanmalar meydana gelebilir.
Sinsana Oyunu Nedir?
Sadece düğünlerde cumartesi günleri yani gelinin alınmasından bir gün önce oynanırdı. Erkek tarafı düğün günü sabah erkenden kız tarafına çeyiz getirmeye gider. Ortalama 15-20 delikanlı vardır. Bunların içerisinde atlı ve yayalar vardır. Kız evinde yemek yedikten ve çeyizi aldıktan sonra 5-6 delikanlı ya yaya olarak ya da at varsa atlı olarak düğün evine “kim önce varacak“ diyerek koşu yaparlar. Amaç düğün evine bir an önce varıp “çevre“ veya “tavuk“ ödülünü almaktır.
Yaş Grubu: 20 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 5-6 kişi ile oynanabilir. Üst oyuncu sınırlaması bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından biridir. Köy sokaklarında oynanabilir.
Oyun Süresi: Oyunda belirli bir süre sınırlaması yoktur fakat düğün evine en önce varan oyunu kazanır.
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunun Kuralları:
- Köyün 15-20 delikanlısı arasında atı olanlar atı ile olmayanlarda koşarak düğün evine ulaşmaya çalışır.
- Düğün evine önce varan “tavuk“ ödülünü kazanır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Köy delikanlıları köyün yollarında koşarken koşarken dikkatli olması gerekir. Aksi durumunda yaralanmalar meydana gelebilir.
Yüzük Oyunu Nedir?
Daha çok uzun kış gecelerinde köy odasında veya bir komşu evinde 10-15 kişilik bir grup halinde çoğunlukla erkek erkeğe bazen de kadın kadına oynanır. Grup erkekleri ayaklarından her iki yün çorabını da çıkarıp içe doğru çekilerek dürerler ve çoraplarını yerdeki kilime dizerler. Sonrasında ise yuvarlak bir halka oluşturulur. Oyuncular beşer beşer, altışar altışar veya yedişer yedişer iki gruba ayrılır. Yüzüğü saklayacak taraf kura ile belirlenir. Saklama işi karşılıklı yapılır. Boncuk veya parmaktan çıkarılan bir yüzük, kurayı kazanan grubun en iyi saklayıcısı tarafından çoraplardan birinin altına saklanır. Bu arada saklayıcı elini, tüm çorapların altında gezdirir. Karşı grup da hangi çorabın altına koymuş olacağını öğrenmeye çabalar. Saklama işlemi bitince karşı grup arasında sesli olarak değerlendirme yapılır ve işkillenilen çoraplar açıklanır. Karşı grubun belirlediği bir sözcü(açıcı),çorapları açar ama işkillendiği çorabı en sona bırakır. Amaç son açtığında yüzüğü bulup sıfır ceza (kabak) veya en az gabak yemektir. İlk grup, karşısındaki gruptan yüzüğü en sonunda bulana kadar saklamaya ve karşı gruba gabak (ceza) yedirmeye devam eder. Karşı grup son çorapta yüzüğü bulduğu anda yüzüğü saklama sırası kendilerine geçer. Bu kez onlar yukarıdaki işlemi tekrarlarlar. Karşı tarafa ceza (gabak) yedirmeye çalışırlar. Sonuçta hangi grubun yediği gabak çoksa o grup oyunu kaybetmiş olur. Bu oyun üç, beş hatta yedi saat süren çok iddialı bir oyun olup kaybeden grup genellikle gözleme ve kış helvası alıp yenenlere ikram eder; kendileri de yerler. Bu ceza genellikle bir sonraki (genellikle bir hafta sonraki)oyun başlangıcında tahakkuk eder.
Yaş Grubu: 20 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 10-15 kişilik gruplar halinde oynanabilir.
Oyun Alanı: Kapalı alan oyunlarından birisidir. Köy odalarında, evde vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Bu oyun 3, 5 hatta 7 saat sürebilir
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Çorap.
- 1 adet yüzük.
Oyunun Kuralları:
- Öncelikle oyuncular çoraplarını dürüp kilime dizerler.
- Oyuncular gruplarını oluşturduktan sonra yuvarlak bir halka oluşturulur.
- Yüzüğü ilk saklayacak taraf kura ile belirlenir. Saklama işi karşılıklı yapılır.
- Boncuk veya parmaktan çıkarılan bir yüzük, kurayı kazanan grubun en iyi saklayıcısı tarafından çoraplardan birinin altına saklanır. Bu arada saklayıcı elini, tüm çorapların altında gezdirir.
- Karşı grup da hangi çorabın altına yüzüğü koymuş olacağını öğrenmeye çabalar.
- Karşı grubun belirlediği bir sözcü(açıcı),çorapları açar ama işkillendiği çorabı en sona bırakır. Amaç son açtığında yüzüğü bulup sıfır ceza (kabak) veya en az gabak yemektir.
- Sonuç olarak hangi grubun yediği gabak sayısı fazla ise o grup oyunu kaybetmiş sayılır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyunda herhangi bir dikkat edilmesi gereken husus yoktur.
Gız Çalma (Kız Kaçırma) Oyunu Nedir?
Uzun kış gecelerinde komşulardan birine yabancı köyden bir kız misafir geldiğinde köyün genç kızları ve yeni gelinler o akşam o evde toplanıp çeşitli eğlenceler yaparlardı. Bunlardan birisi de kız kaçırma oyunu idi. Köyün genç kızları içerisinden 2 veya 3 kız, diğerlerine çaktırmadan ortadan kaybolurlar baba veya ağabeylerinin elbiselerini giyerler, kömür ile kendilerine bıyık yaparlar, o evi basarlar ve içlerinden kızın birini zorla kaçırmaya kalkarlar. Durum anlaşılana kadar oradaki kız ve gelinler “eyvah, can kurtaran yok mu, kız kaçırıyorlar, yetişin” diye yeri göğü inletirler. O arada kıyafet değiştirip orayı basan kızlar, şapkalarını çıkarıp başlarını açınca orada bulunanlar kahkaha ile duruma gülerler. Bu oyun komiklik ve taklit üzerine kurulu tiyatral bir oyundur.
Yaş Grubu: 20 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 2 kişi en fazla 5 kişi ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Kapalı alan oyunlarından birisidir. Evde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Erkek kıyafetleri.
- Kömür veya siyah kalem.
Oyunun Kuralları:
- Köyün genç kızları içerisinden 2 veya 3 kız, diğerlerine çaktırmadan ortadan kaybolmalıdır.
- Erkek kıyafetlerini giyip, kömür ile kendilerine bıyık yapmalılar.
- Sonrasında o evi basarak içlerinden kızın birini zorla kaçırmaya kalkmaları gerekir.
- Kız ve gelinler “eyvah, can kurtaran yok mu, kız kaçırıyorlar, yetişin” diye bağırmaları gerekmektedir.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyunda herhangi bir dikkat edilmesi gereken husus yoktur.
Sürmeli Balık Oyunu Nedir?
Kadın oyunlarından birisi de sürmeli balık oyunudur. Kadınlar yere oturarak yuvarlak bir halka halinde dizilirler, içlerinden biri ebe olur. Oyuncular dizlerini büküp otururlar, ebe elinde bir havlu ve benzer bir cisimle ayakta durur. Oturanlar ellerini de dizlerinin altına saklayıp ellerine aldıkları bir cismi ebe görmeden birbirlerine vermeye çalışırlar, ebe elinde bir havlu ile o cismin kimde olduğunu bulmaya çalışır eğer kimde olduğunu görürse havlu ile o kimseye vurarak cezalandırır ve o kişi ebe olur.
Yaş Grubu: 20 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: 15-20 kişi ile oynanabilir.
Oyun Alanı: Kapalı alan oyunlarından birisidir. Evlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika veya 1 saat sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- 1 adet havlu.
- Oyuncular tarafından belirlenecek herhangi bir küçük cisim.
Oyunun Kuralları:
- İlk ebe kura ile belirlenir.
- Diğer oyuncular oturarak halka halinde dizilmelidir.
- Oyuncular dizlerini büküp otururlar.
- Ebe elinde bir havlu veya benzer bir cisimle ayakta durmalıdır.
- Oturanlar ellerini de dizlerinin altına saklayıp ellerine aldıkları bir cismi ebe görmeden birbirlerine vermeye çalışmalıdır.
- Ebe elinde bir havlu ile o cismin kimde olduğunu bulmaya çalışır eğer kimde olduğunu görürse havlu ile o kimseye vurarak cezalandırmalıdır ve o kişi yeni ebe olmalıdır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyunda ebe olan kişi havlu ile oyunculara vurur iken dikkat etmesi gerekir. Aksi durumunda havlu, oyuncuların vücudunda hassas bir noktaya (gözüne) gelerek istenmeyen kazalara yol açabilir.
Topaç Oyunu Nedir?
Tahtadan yapılan bir oyuncak olan topaç; ayı, değirme, dememe, kantır, katır, fır fır, firle ve kiriştek gibi adlarla da anılmaktadır. Topacın çevrilmesi, ucuna ip sarılı “kırbaç” ya da “değnek” yardımıyla olur. İpin uzunluğu, topacın ebadına göre değişmektedir. Kimisinde 30–35 cm uzunluğunda olan ip, kimisinde ise 50–60 cm’ye kadar çıkabilmektedir. “Kırbaç” ya da “değnek” de tıpkı topaç gibi tahtadan yapılmaktadır. Oyuna başlamadan önce, tekerleme söylenerek ebe seçilir. Ardından oyun mekânının ortasına daire çizilir ve tahta kırbacın ucundaki bez (ip) topaca dolanır. Topaç, ucu zemine dik gelecek biçimde yere fırlatılır ve kırbaç yukarıya (oyuncuya) doğru çekilir. Bu sırada diğer oyuncu/oyuncular da, dairenin içinde dönen ebenin topacını durdurmak veya daireden dışarı çıkarmak için teker teker kendi topaçlarını dairenin içine atarlar. Oyunun bundan sonraki aşaması, ebenin topacının durdurulmaya çalışılması ya da dairenin içinden çıkarılmasıdır. Oyunun sonunda, topacı en uzun süre dairenin içinde dönen oyuncu galip gelir.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Topaç Oyunu
Topaç çevirmek ise maharet isteyen bir oyundu. Topaç koniyi andıran, hatları yuvarlak, keskin köşesi olmayan sivri ucuna bir metal parçası çakılı bir oyuncaktı. Bu metal parçasının olduğu yerden başlayarak topaca ince bir sicim düzgün biçimde dolanır, bir el maharetiyle topaç yere atılır ve ipinden kurtulan topaç kendi etrafında hızla dönmeye başlardı. Bazı çocuklar topaçlarına ip bile sarmazlar, parmaklarının ustaca bir hareketiyle yere bıraktıkları topacın uzun süre dönmesini sağlayabilirlerdi. 70’lerin ikinci yarısına kadar topaçlar tahtadan yapılırdı. Plastiğin hayata girişiyle birlikte plastik topaçlar görüldü, ama onlar tahta topaçlar kadar zevk vermedi. Topacını en uzun süre döndürmeyi başaran, arkadaşlarına fark atmış olurdu. Bu tür çocuklar iyi topaçla kötü topacı birbirinden ayırabilirler, ellerine şöyle bir aldıkları, dokundukları, ustalığın verdiği büyüklenme duygusuyla şöyle bir yere bıraktıkları topaca hemen bir değer biçerler ve sevmedikleri bir çocuğa aitse genellikle “yaramaz” diyerek kestirip atarlardı.
Yaş Grubu: 7 yaş ve üzeri için uygun bir oyundur.
Oyuncu Sayısı: En az 3 oyuncu ile oynanabilir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık alan oyunlarından birisidir. Sokak, bahçe, boş arazi vb. yerlerde oynanabilir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Topacın ebadına göre 30-35 veya 50-60 cm uzunluğunda bir ip.
- Tahtadan yapılmış olan kırbaç ya da değnek.
Oyunun Kuralları:
- Oyuna başlamadan önce, tekerleme söylenerek ebe seçilir.
- Ardından oyun mekânının ortasına daire çizilir ve tahta kırbacın ucundaki bez (ip) topaca dolanır.
- Topaç, ucu zemine dik gelecek biçimde yere fırlatılır ve kırbaç yukarıya (oyuncuya) doğru çekilir. Bu sırada diğer oyuncular da, dairenin içinde dönen ebenin topacını durdurmak veya daireden dışarı çıkarmak için teker teker kendi topaçlarını dairenin içine atarlar.
- Oyuncular, ebenin topacını durdurmaya çalışmalı ya da dairenin içinden çıkarmalıdır.
- Oyunun sonunda, topacı en uzun süre dairenin içinde dönen oyuncu galip gelir.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyunda herhangi bir dikkat edilmesi gereken husus yoktur
İsim-Şehir-Hayvan Oyunu Nedir?
Alfabeden bir harf seçilir (genelde “Ğ” harfi seçilmez). Seçilen harfle başlayan isim, şehir, hayvan, bitki, eşya, ülke, sanatçı ve oyuncular tarafından belirlenen başka maddeler ile ilgili adlar, boylamsal çizgiler ile maddelere ayrılmış kâğıtta ilgili maddenin altına yazılır. Genelde adların yerel kullanımları kabul görmez. Bu adları tamamlayan ilk oyuncu 1 dakika süre tutar diğer oyuncularda yazma işlemini 1 dakika içerisinde bitirmelidirler. 2 kişi ayni unsuru yazmışsa 5 puan farklıysa 10 puan boşsa 0 puan alır. Eğer 3 veya daha fazla kişiyle oynanan oyunda herkes aynı şeyi yazıp bir kişi farklı yazarsa 15 puan alır. Oyun sonunda en çok puan alan oyunu kazanır.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında İsim-Şehir-Hayvan Oyunu
Okullarda boş geçen dersler, kâğıt ve kalemin gerekli olduğu oyunların oynanmasına yarardı. Böyle boş geçen bir derste isim, şehir, hayvan oynamak, sıkıcı bir tarih dersinden çok daha yararlı olurdu. Cehaletin kültüre göre daha çok prim yaptığı günümüzde, çocukların artık oynamaktan pek hoşlanmadıklarını sandığım isim, şehir, hayvan, 70’lerde çocukların favori oyunlarından biriydi. Bunun için bir deftere dikey çizgiler çekilir, isim, şehir, hayvan, eşya, bitki gibi başlıklar bu dikey çizgiler arasında oluşan kolonların başlarına yazılırdı. Çocukların bilgi durumlarına göre bu kutulara ağaç, ülke, meyve gibi kutular da eklenebilirdi. Biri içinden alfabenin harflerini sayarken, bir başkası “dur” der, dur dendiğinde hangi harf akıldan geçmişse o harfle oyun başlardı. Harf diyelim ki A, isim kutusuna Ahmet, şehir kutusuna Ankara, hayvan kutusuna at, eşya kutusuna ayna, bitki kutusuna ayva veya A ile başlayan başka kelimeler yazılırdı. Bunlar yazılırken, kimse kendi yazdığını başkasına göstermezdi. Kutuların doldurulması için makul bir süre beklendikten sonra, puanlamaya geçilirdi. En yüksek puanı hiç kimsenin yazmadığı kelime alırdı. Örneğin on çocuktan altısı şehre Ankara, üçü Adana, biri de Artvin yazmışsa, Artvin yazan en yüksek puanı alır, Ankara yazan altısı da en düşük puanı alırlardı. İkinci turda harf değişir ve belli bir süre oynandıktan sonra puanlar toplanır ve en az akla gelen kelimeleri bulmuş olan çocuk en yüksek puanı almış olduğu için oyunu kazanırdı. Bazı harfler belalı olurdu. Örneğin P, J, V gibi harflerle şehir ya da hayvan bulmak zor olabilirdi. Çocukların bilgisi çapında, bulunan kelimeler çeşitlenir, kimi zaman öyle bir şehir ya da hayvan olmadığı iddia edilir, ispat için haritalar, ansiklopediler açılır ve bulunan şehir veya hayvan itiraz eden çocuğun gözüne sokulurdu.
Yaş Grubu: Oyunu oynayabilmek için oyuncuların en az 6 yaşında olması gerekir. Çünkü okuma yazma bilmek oyunun ilk şartıdır.
Oyuncu Sayısı: Oyuncu sayısı en az 2 olmakla beraber bir üst sınır bulunmaz. Oyun Alanı: İsim, şehir, hayvan oyunu bir kağıt kalem oyunu olduğu için masaların olduğu bir alan gerekir. Bu yüzden kapalı alan oyunudur. Ayrıca oyun alanının oyuncuların birbirini görmeyecek şekilde ayarlanması gerekir.
Oyun Süresi: Yaklaşık 1 veya bir buçuk saat sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Oyuncu sayısı kadar kâğıt.
- Oyuncu sayısı kadar kalem.
Oyunun Kuralları:
- Oyuna başlamadan önce kategoriler belirlenir.
Örnek:
Standart Olan Kategoriler:
İsim, şehir, hayvan, bitki, eşya
İsteğe Bağlı Kategoriler:
Artist, ülke, film ismi, ilçe ismi, film karakteri.
- Harf belirleme işlemi sırasıyla yapılır. Her seferinde bir oyuncu harfi belirlemez.
- Harf belirlemek için bir oyuncu alfabeyi içinden hızlı bir şekilde sayar ve diğer oyuncu ona “Dur” diyerek kaldığı harfi sorar. Oyunun o turu bu harf üzerinden oynanır.
- Oyuncular belirlenen sürede tabloda isim, şehir, hayvan, bitki, eşya, ülke, artist gibi bölümleri doldurur. Bu süre oynayanların yaşına göre belirlenebilir. Genellikle küçük yaş gruplarından 3-5 dakika; büyük yaş gruplarında 1 ya da 2 dakika olarak belirlenir. Oyun başlamadan süreyi belirlemek gerekir.
- Boş bırakılan bölümlere “0” puan verilir.
- Bir kişiyle aynı cevap yazılırsa “5” puan verilir.
- Herkesin cevap farklı ise “10” puan verilir.
- Sadece bir oyuncu cevap yazmış ise “20” puan verilir.
- Bir oyuncu hariç herkesin cevabı aynı ise aynı cevabı yazanlar “5” puan; farklı cevap yazan oyuncu “20” puan alır.
- Oyunun sonunda her oyuncunun kağıdındaki puanlar toplanır. En çok puanı olan oyuncu oyunu kazanır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyunda herhangi bir dikkat edilmesi gereken husus yoktur.
Kim-Kimle-Nerede Oyunu Nedir?
En az üç oyuncuyla oynanan, her oyuncunun bir parçasını yazdığı kısa bir hikaye oluşturmaya dayalı bir oyundur. Oyunculara birer kâğıt, kalem verilir. Herkes elindeki kâğıdın üst tarafına “kim?” sorusuna cevaben gerçek veya hayali bir kişi yazar ve yazdığını örtecek şekilde kâğıdını üstten katlayarak sağındaki oyuncuya verir. Kâğıtlar el değiştirdikten sonra bu kez oyuncular “kiminle?” sorusuna birer cevap yazar ve kâğıtlar tekrar katlanıp sağdaki oyuncuya verilir. Oyun bu şekilde, sırasıyla “kim”, “kiminle”, “ne zaman”, “nerede”, “neden”, “nasıl”, “ne yaptı”, “kim gördü”, “ne dedi” sorularına cevaplar yazılıp kâğıtların el değiştirmesiyle devam eder. Tüm soruların cevapları sırayla yazıldıktan sonra, katlana katlana minik birer ruloya dönen kâğıtlar açılır ve ortaklaşa yazılmış garip veya komik cümleler yüksek sesle okunur.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Kim-Kimle-Nerede Oyunu
Yaratıcılığın sınırlarını zorlayan ve çocukların ve hatta büyüklerin kahkahalar içinde oynadıkları bir oyun da kim, kimle, nerede oyunuydu. Oyuna katılan herkes eline birer kâğıt ve kalem alırdı. İlk bölümün adı kim, sonrakinin adı kimle ve diğer bölümlerin adları da sırasıyla nerede, ne yaptı, kim gördü ve ne dedi olurdu. Herkes aynı anda kim bölümünü doldurur, yazdığını katlayarak yanındakine verirdi. Her oyuncu kendisinden öncekinin kâğıdında bu kez kimle bölümünü doldurur, yine kâğıdı katlayarak yanındakine verirdi. Ne dedi bölümü de bittikten sonra, kâğıtlar açılır ve kim, kimle, nerede, ne yaptı, kim gördü, ne dedi bölümlerinin farklı kişiler tarafından doldurulmasıyla oluşturulan cümleler okunurdu. Örneğin şöyle bir cümlenin çıkması çok doğaldı: “Ajda Pekkan, Ecevit’le, hamamda, güreşti, kaleci Yasin gördü, uykum geldi dedi.” Bu oyundan ülke gündeminde bulunan tüm ünlüler nasiplerini alırlardı. Kim, kimle, nerede oyunu büyükler arasında oynandığı zaman cinsel çağrışımlara çok açık olur ve herkes kendi cinsel mizah anlayışı sınırları içinde bu oyuna katılır ve eğlenirdi.
Yaş Grubu: Oyunu oynayabilmek için oyuncuların en az 6 yaşında olması gerekir. Çünkü okuma yazma bilmek oyunun ilk şartıdır.
Oyuncu Sayısı: Oyuncu sayısı en az 3 olmakla beraber bir üst sınır bulunmaz.
Oyun Alanı: Kim, kimle, nerede oyunu bir kağıt kalem oyunu olduğu için masaların olduğu bir alan gerekir. Bu yüzden kapalı alan oyunudur.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Kâğıt.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncular kendilerine sıra geldiğinde diğer oyunculara ilgili bölüme ne yazdıklarını göstermemelidirler.
- Kendisine sıra gelen oyuncu yazma işlemini tamamladıktan sonra kâğıdı katlamalıdır.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Oyuncular ilgili bölümlere müstehcen (edebe aykırı) unsurlar yazmamalıdır.
Adam Asmaca Oyunu Nedir?
Oyun için en az iki oyuncu ve kâğıt, kalem gereklidir. Bir oyuncu (sorguç) aklından bir veya daha çok kelimeden oluşan bir unsur tutar. Bir nesne, kitap adı, atasözü, vb. unsurlar olabilir. Tutulan unsurun her harfi için kâğıt üzerine yan yana birer yatay çizik çekilir. Böylece sorgucun aklında tuttuğu unsurun kaç kelime ve kaç harften oluştuğu ilan edilmiş olur. Diğer oyuncular, sırası ile harf tahminleri yaparak bu unsuru bulmaya çalışır. Söylenen harf aklında tutulan unsurun içinde geçiyorsa, sorguç o harfe karşılık gelen çizgiler üzerine harfi yazar. Yanlış tahmin edilen her harf için, sırayla darağacının bir parçası çizilir. İlk dört çizgi darağacını kurar, beşinci çizgi ipi bağlar, ardından gelen altı çizgi ile asılacak kişiyi temsil eden çöp adam oluşturulur. Her soru için en fazla on yanlış harf tahmini hakkı vardır. Bu hakkını aşmadan sorgucun aklında tuttuğu unsuru bulan oyuncular canını kurtarmış, oyunu kazanmış olur. On bir tane yanlış harf tahmini yapan oyuncular ise darağacını boylar. Sonrasında da yeni bir sorguç ve yeni bir soru ile oyuna devam edilir.
Sakaryalı Ayfer Tunç’un Anılarında Adam Asmaca Oyunu
Adam asmaca, boş geçen ya da öğretmenlerin içinin geçtiği derslerin favori oyunuydu. Bu oyunu iki oyuncu oynardı. Oyunculardan biri önce içinden bir isim tutar, kâğıdın arkasına göstermeden yazardı. Örneğin Türkân Şoray. Kâğıda hafif aralıklarla yan yana önce altı kısa çizgi çizer, sonra biraz boşluk bırakıp beş çizgi daha çizerdi. Bu çizgiler tutulan kişinin adının altı, soyadının beş harfli olduğu anlamına gelirdi. Diğer oyuncu yaygın bir harfle başlardı. A yazardı örneğin kâğıdın bir ucuna. İsmi tutan oyuncu Türkân Şoray’ın A’larına denk gelen çizgilere A yazardı. Sonra öbür oyuncu diyelim ki B derdi. B harfi olmadığı için önceden hazırlanmış darağacına kafanın yuvarlağı çizilirdi. Oyuncu bir başka harf söyler, o da yoksa kafaya gövde çizgisi eklenirdi. Bundan sonra dört hakkı kalıyordu oyuncunun. İki kol çizgisi ve iki bacak çizgisi. Boşluktaki harfleri tahmin etmek birkaç harf sonra mümkün olur ve oyuncunun adamı asılmaktan kurtulurdu.
Yaş Grubu: Oyunu oynayabilmek için oyuncuların en az 6 yaşında olması gerekir. Çünkü okuma yazma bilmek oyunun ilk şartıdır.
Oyuncu Sayısı: Oyuncu sayısı en az 2 olmakla beraber bir üst sınır bulunmaz. Oyun Alanı: Adam asmaca oyunu bir kağıt kalem oyunu olduğu için masaların olduğu bir alan gerekir. Bu yüzden kapalı alan oyunudur.
Oyun Süresi: Yaklaşık 30 dakika veya 1 saat sürebilir.
Oyun Araçları (Malzemeler):
- Kâğıt.
- Kalem.
Oyunun Kuralları:
- Oyuncular ilk olarak kendileri arasında bir sorguç belirlemelidir.
- Sorguç aklından tuttuğu unsurun harf sayısı kadar yatay çizgi çizmelidir.
- Hangi oyuncuya sıra geldiyse sadece onun o sırada harf söyleme yetkisi vardır.
- Oyuncuların söyledikleri harfler eğer sorgucun aklından tuttuğu unsurda bulunmuyorsa darağacının bir parçası çizilmelidir.
Uzun Eşek Oyunu Nedir?
Önce iki kişinin ebeliği ile başlayan oyun üç veya dört kişi ile devam eder. Ebeler, yan yana değil de dikine sıra olarak dizilip eğilerek ve birbirine tutunup destek olarak uzunca bir tren vagonu oluşturur. Diğer tarafta koşarak gelip atlayarak en öndekinin sırtına oturmaya çalışır. İkinci atlayıcı onun arkasına, üçüncü onun arkasına oturmaya çalışır. Atlayıp eşek tabir edilen arkadaşlarının sırtından düşen yatmaya aday oyunculardan olur. Oyunda böylece devam edip gider.
Yaş Grubu: Oyun 7 yaş ve üzeri kişiler için uygun bir oyundur. Oyuncu Sayısı: Oyunda oyunu eğlenceli bir şekilde oynayabilmek için en az 5 kişi gerekir. Üst oyuncu sınırı bulunmamaktadır.
Oyun Alanı: Açık bir alan oyunudur. Oyunda birbirinin üzerinden atladıkça kuyruk uzadığı için oyun alanının geniş olması gerekir. Okul bahçesi, bahçe vb. geniş bir düzlükte oynanabilir.
Oyun Süresi: Ortalama 30 dakika oynanabilir
Oyun Araçları (Malzemeler): Herhangi bir malzemeye ihtiyaç yoktur.
Oyunu Oynarken Şunlara Dikkat Edilmesi Gerekir:
- Üzerinden atlanan oyuncuların sırtına sert basmak o kişiye zarar verebilir. Bu yüzden atlarken elimizi sadece küçük bir destek olarak kullanmalıyız.
- Atladıktan sonra düştüğümüz alanın taşsız ve düz olmasına dikkat etmeliyiz çünkü taşlı alanda yaralanmalar olabilir.
- Atlayan oyuncunun tam olarak eğilmesini beklemeliyiz ki eğilemeyen oyuncu yere düşmesin.
Kaynakça
- Tunç, A. (2005). Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek 70’li Yıllarda Hayatımız, Can Yayınları, İstanbul.
- Irmak Kültür Sanat Dergisi, (2008). Sayı: 86, sayfa.22-24.
- Oğuz, Öcal M.(2007).Somut Olmayan Kültürel Miras, Geleneksel Yayıncılık, Ankara.
- Oğuz, Öcal M., Ersoy, P. (2007), Türkiye’de 2004 Yılında Yaşayan Geleneksel Çocuk Oyunları ,Gazi Üniversitesi THBMER Yayınları:4.Ankara.
- Aktaş, Ali (2008), Kültürel Renkleriyle Sakarya, Sakarya: Adapazarı Merkez Belediyesi Kültür Yayınları.
- Akaltın, Yalçın (2018), Sakarya Türkmen/Manav Folkloru: Yedi Asırlık Bir Folklor, Sakarya Yerel Kültür Derneği, Adapazarı.
- https://cocukoyunlari01.wordpress.com/hakkimizda/ (Erişim Tarihi:21.10.2010)
- https://okuloncesi.ogretmenleri.net/konu-aksama-ne-pisirdin-oyunu.html (Erişim Tarihi:18.12.2015)
- https://www.oyunbilim.com/geleneksel/celik-comak-oyunu/#comments (Erişim Tarihi:04.05.2020)
- https://buyru.net/ (Erişim Tarihi:05.04.2021)
- https://www.hurriyet.com.tr/aile/3-tas-nasil-oynanir-kurallari-nelerdir-uc-tas-oyununa-nasil-baslanir-41900082 (Erişim Tarihi:22.09.2021)
- https://www.sabah.com.tr/egitim/9-tas-nasil-oynanir-dokuz-tas-oyun-kurallari-ve-taktikleri-5596908 (Erişim Tarihi:07.12.2021)
- Göğüş, C.(2019), 9.Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi Müzik, Oyun ve Eğlence Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Çalışmaları ”Bir Çocuk Oyununun Diakronik İncelemesi: Aç Kapıyı Bezirgânbaşı”, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara
Kaynak Kişiler
1.Hüsnü Aydın, 1930 Kaynarca doğumlu, Kaynarca’nın ilk belediye başkanı, tüccar, evli üç çocuk babasıdır.
2.Niyazi Solmaz, 1944 Kaynarca Kabaklar köyü doğumlu, evli üç çocuk babası, emekli sınıf öğretmenidir.
3.Arif Tuna, 1941 Kaynarca Okçular köyü doğumlu, evli iki çocuk babası, çiftçilik yapmaktadır.
4.Faize Usta, 1937 Kaynarca Mehter köyü doğumlu, evli dört çocuk annesidir.
5.Rafiye Tuna, 1940 Kaynarca Mehter köyü doğumlu, evli iki çocuk annesidir.
6.Şerifnaz Memiş, 1339 (1923) Kaynarca Sarıbeyli Köyü doğumlu, evli üç çocuk annesidir.
7.Muzaffer Memiş, 1949 Kaynarca Okçular köyü doğumlu, evli iki çocuk annesidir.
8.Mustafa Erdoğan,1963 Kaynarca Hamzalar köyü doğumlu, sınıf öğretmeni, evli üç çocuk babasıdır.
9.Fahri Tuna, 1959 Kaynarca Okçular köyü doğumlu olup evli iki çocuk babasıdır.
10.Nadir Gürel, 1956 Kaynarca Sıraköy doğumlu. üniversite mezunu. Emekli Din Bilgisi öğretmeni. Evli üç çocuk babasıdır.