Bu sayfa Sakarya İli Tarihi I. cildinde Doç.Dr. Engin Beksaç tarafından yazılan “Bithynia’nın Erken Tarihinde Sakarya ve Arkeoloji” adlı makaleden alınarak oluşturulmuştur.

Bithynia’nın Erken Tarihinde Sakarya ve Arkeoloji Sakarya ili ve çevresine ilişkin tarihsel ve arkeolojik veriler, bölgenin Destanlar Çağı’ndan Osmanlı dönemine kadar uzanan zengin bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. Mitolojik anlatılar, bölgedeki toplulukların etnik ve siyasi yapısı hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Örneğin, Kral Otreos’un Troya Kralı Priamos ve Bebryk Kralı Mygdon ile müttefik olarak Amazonlara karşı savaştığı ve Sakarya Irmağı kıyısında kamp kurduğu ifade edilmektedir. Aynı şekilde, Troya yöneticilerinden Ladome’nin eşi Placia’nın babası olduğu bilgisi de bölgedeki aristokrat sınıfların birbirleriyle akrabalık ilişkilerini göstermektedir (Homeros, İliada 3.184-190; Apollodorus, Epitome 2.5.9; Apollonius Rhodius, Argonautika 2.776-780). Hektor’un eşi Hecuba’nın da bu yörelerle ilişkili olması, Troya ve çevresindeki sosyal bağlantıların genişliğini ortaya koymaktadır.

Bu mitolojik veriler ışığında, Destanlar Çağı ve Geç Bronz Çağı’nda Kuzey Batı Anadolu’da etnik olarak bağlantılı kabileler ve kabile ittifakları tarafından yönetilen aristokrat sınıfların egemen olduğu anlaşılmaktadır. Bu topluluklar arasında kız alıp verme yoluyla akrabalık ilişkileri gözlenmektedir. Mysialılar, Bebrykler ve Mariandynler ile Troya, Balkan ve Trak kökenli toplulukların zaman zaman müttefik, zaman zaman da hasım olarak karşımıza çıktığı ve bu ilişkilerin askeri mücadelelerle desteklendiği görülmektedir. Mitolojik kaynaklarda bu yöneticilerin çoğunun Poseidon’un soyundan geldiğinin belirtilmesi, bölgedeki kültürel ve dini ilişkiler açısından ilginç bir göstergedir.

Bölgedeki mitolojik ve tarihsel isimlerden biri olan Mariandyn Kralı Daskylus’un adı, Lydia Kralı Giges’in babasının adı olarak da karşımıza çıkmakta ve Karia’da Daskylus adını taşıyan bir kentle bağlantılı olarak bölgenin etnik ve kültürel etkileşimlerini düşündürmektedir. Sakarya Irmağı’na adını veren Nehir Tanrısı Saggarios ise Kybele kültüyle ilişkili bir dini figür olarak, bölgedeki yaşam ve ölüm ritüellerinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır.

Destanlar Çağı sonrasında, M.Ö. 1000 sonrası bölgeye gelen Bithynialılar, M.Ö. VI. yüzyılda etkinlik kazanmış ve Sakarya ile çevresindeki Mariandynler ve diğer Trak kökenli topluluklar üzerinde denetim kurmuşlardır (Herodot, Historia III-90; Strabon, Geographica XII-111). Bithynialıların Trak kökeni, Thynler ile bağlantıları ve Troya Savaşı’na katılım hikâyeleri (Homeros, İliada X: 482-497) bu etnik bağları güçlendirmektedir. Bölge, daha sonra Kroesus döneminde Lidyalıların, M.Ö. 546 sonrası Perslerin egemenliğine girmiş, ancak yerel topluluklar kendi etnik ve politik yapısını korumayı sürdürmüştür.

M.Ö. IV. yüzyıl ve sonrası, Büyük İskender ve generalleri döneminde Bithynia’daki yerel kabilelerin bağımsızlık mücadeleleriyle karakterize edilmektedir. Daedalses, Botiras, Bas ve Zipoetes gibi liderler bölgedeki denetimi sağlamış, M.Ö. 297’de Zipoetes’in krallığını ilan etmesiyle Bithynia Krallığı kurulmuştur. I. Nikomedes’in Galatlar ile ittifakı ve Nicomedia’nın (günümüz İzmit) kuruluşu, bölgenin Hellenistik kültürle etkileşimini artırmıştır.

Bithynia, M.Ö. II. yüzyıldan itibaren Roma etkisi altında kalmış, I. ve II. Prusias dönemlerinde Bergama, Selevkoslar ve Pontus ile çatışmalara sahne olmuştur. Hannibal gibi önemli figürlerin bölgeye sığınması ve Roma yollarının inşası, bölgenin stratejik ve ekonomik önemini göstermektedir. Trajanus ve Hadrianus dönemlerinde Bithynia’da şehirleşme, yollar ve imar faaliyetleri hız kazanmış, Hıristiyanlık ve yerel kültler arasındaki etkileşimler belirginleşmiştir.

Ortaçağ sürecinde, Bizans döneminde Sakarya çevresi stratejik bir sınır hattı olarak kaleler, karakollar ve askeri tahkimatlarla güçlendirilmiştir. Justinianus (527-565) döneminde yapılan Beş Köprü örneğinde görüldüğü gibi, bölgeye yönelik askeri ve sivil yatırımlar dikkat çekmektedir. 1071 Malazgirt Savaşı sonrası Türklerin Anadolu içlerine ilerlemesiyle Sakarya ve çevresi, Bizans-Selçuklu mücadeleleri içinde önemli bir hareketlilik göstermiştir (Anna Komnena, Alexiad).

XIII. yüzyılda Bizans ve Latinler arasındaki çatışmalar ve bölgedeki Osmanlı ilerleyişi, Sakarya’nın stratejik önemini pekiştirmiştir. Geyve, Akyazı ve Hendek gibi bölgeler Osmanlı denetimine girmiş ve Bizans askeri yapıları onarılmış veya yeni tesislerle güçlendirilmiştir.

Bölgenin dini ve kültürel yapısı, Bithynialılar ve Trak kökenli kabilelerin yerel inanışlarını yansıtmaktadır. Bentis, Dionysos, Men, Poseidon, Zeus, Demeter ve İsis gibi tanrı ve tanrıçaların kültleri, Hellenistik ve Roma dönemleri boyunca etkili olmuştur. Arkeolojik buluntular arasında tümülüsler, nekropoller, kaya ve mağara kültleri, mezar stelleri ve sikkeler yer almakta, bu da Sakarya’nın uzun süren ve çok katmanlı kültürel geçmişini doğrulamaktadır.

Sakarya ili ve çevresi, Destanlar Çağı’ndan Osmanlı dönemine kadar uzanan zengin bir tarih ve kültürel mirasa sahiptir. Bölgedeki arkeolojik kalıntılar ve tarihi belgeler, etnik ilişkiler, siyasi yapılanmalar ve dini kültlerin anlaşılmasında değerli kaynaklar sunmaktadır. Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerindeki şehirleşme, savunma yapıları ve kültler, Sakarya’nın tarih boyunca stratejik ve kültürel önemini ortaya koymaktadır.