Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

3 Ağustos 2012

Geçmişi tanımak isteyenler (2)

Müdüre rica ettim. Bir de bize bir çantaya yazı makinesi aldı. Abdullah, sıva kolları dedim. Bir okul bülteni çıkarmaya başlayacağız. Öğrenci kompozisyonlarından seçilenlere, bizim yazılarımız ve haberlerden bir bülten haftada bir yayıma başladı. Yazıları ben inceliyorum, Abdullah hiç durmadan hevesle yedi-sekiz kopya alarak yazıyor, dağılmasını önlemek için telliyor. Bülten düzenli yayında.

Bültenimiz okunuyor.

Yayınlaması bekleniliyor . Kitaplık tıkır tıkır çalışıyor. Günler geçti… Abdullah’ın çocukluk ve tecessüs merakı yaptığı eylemler unutuldu. Hatta 1946 güzünde Abdullah’la zamanın Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer’e kitaplık teftişi verdik, takdir ve teşekkürlerini paylaştık. İşte Abdullah’ın yazı hayatına atılış öyküsü…

Abdullah, beni hiç unutmadı. Nereye gitsem beni buldu. Mektup yazdı. Hatta Tavuklar Köyü, Erenler Köyü öğretmen ve müdürü iken teftiş sonu aldığı raporları görmem için bana gönderdi. Kırk yıldır o beni, ben onu unutmadık.

Demek ki Abdullah’ın en büyük özelliklerinden biri de vefalı oluşudur. Şimdi de Sakarya’da sözü edilen, yazıları okunan, sevilen kişilik sahibi saygınlığı olan biri. Bu yaz Akçay’a gitmiştim. Otelimizin önünden denize giriryoduk. Kalabalık bir aile ile tanıştık. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Yardımcısı imiş. Sempatik bir arkadaş. Söz arasında Abdullah Çelik’i sordum. ‘’Tanırım‘’ dedi. “İyi insandır. Yalnız biraz solcudur” dediğinde ben de “İyi insanlar, biraz da solcu olurlar zaten’’ diye şakalaştık..

Nereden nereye… Abdullah, 29 Kasım 1986 günkü YENİ SAKARYA GAZETESİ’nde ‘’ÖÐRETMENLER GÜNÜNDE’’ başlıklı bir köşe yazısı nedeniyle benden bir-iki tümceyle söz etmiş. Bu birkaç tümcecik beni kırküç yıl öncesine götürdü. Arifiye Köy Enstitüsü’nün çalışkan birbirinden vefalı, hayatta başarıdan başarıya koşmuş öğrencilerimi gözlerimin önüne serdi. Çok çok duygulandım. Onlarla her zaman övünürüm. Başarılardan kıvanç duyarım. Zaten bir öğretmenin en büyük ve en zengin hazinesi öğrencileri değil midir?

Kardeşim Abdullah,

Tekrar yönetim işinde görev aldığını gönderdiğin gazeteden öğrendim. Hem de yeni bir kuruluş olduğuna sevindim. Artık kendi zevkin, kendi isteğine göre kurarsın , işletirsin okulunu.

Bundan böyle başarı haberlerini alırım. Gene bu alanda da senin adına kıvanç duyarım. Bu yıllarda yöneticiliğin çeşitli zorluklarını bile bile kabullendiğine göre başaracağın da muhakkak. Eski bir yönetici olduğuna ve memleketin bulunduğuna göre senin için başlamak demek ; başarmak demek olur.

Bizler iyiceyiz. Gençliği gerilere ittim. Bundan böyle heyecanlar yerine yorgunluğa ve yavaşta sinire terk etti. Ve ediyor da..

Lale , Mehmet Nuri ve ablan iyidirler. Herkes günlük işlerinin çabası içerisinde. Fakat en çok yorulan herhalde ben. Zira en yaşlıları da benim gençler yorulmaz ki, yorar.

Başka neler yazayım, Kızama evcek selam ederiz. Yavruların gözlerinden öperiz. Başarı ve sağlık haberlerini bekler, en iyi dileklerimle gözlerinden öperim. Yavrum…

Bütün bildiklere selam, gözlerinden öperim..

Fethi Gürsoy..

Abdullah

25 Mayıs tarihli gazeteyi adresime göndermesen başından geçenden haberim olmayacaktı. Düşündüğüne sevindim. Hiç olmazsa derdinle hemdert olma fırsatını verdin. Mahir Keleştimur’u sadece telefonla arayabildim. Göremedim eğer görebilseydim senden söz açılacaktı ve bildiklerini de bana söylerdi. Telefonla aradım; senden selam getirdiğini söylemekle yetindi..

Her ne hal ise geçmiş olsun diyeyim. Daha temyiz de ….. olduğuna göre umut var demektir.. Mutlaka adalet yerini bulur. Fikret’in dediği gibi: ‘’ Hak bildiği yolda yalnız gideceksin.’’ Fakat sen ; yalnızda değilsindir.

Oldum olası mücadele çabası içerisindesin. Ben seni tam yirmi sene ……..önce yine böylebilir mücadele içerisinde tanışmıştım. Fakat o mücadele çocuksu idi ; bu mücadele daha temkinli; daha şuurlu ve daha insancıl. Her şeyden önce senin için değil bu mücadele. Anladığıma göre meslektaşlarının kayıp olan hakkını korumak için bir atılışın cezasının kayıp olan hakkını korumak için bir atılışın cezasını çektirmek istiyorlar sana.. Amma bu cezayı çekmeyeceksin. ‘’Bu memlekette hakimler var ‘’ diyeceksin ve diyeceğiz. Biz bildiğin gibi sınavların atmosferi altında öğrenciden daha çok ter döküyor, çile dolduruyoruz. Sınavda başarı sağlayamayan bedbaht öğrencinin ama ve babasından gelen siteme biz sahne oluyoruz. Bazen bu sistem dozunu kaçırarak tehdide , hatta hakarete kadar sesini yükseltiyor.. Bunun adına bu memlekette öğretmenlik demişler. Her ne hal ise. Sonuna yaklaştık bir kahredici mesleğin…

Abdullah, temyizin esastan bozma müjdesini taşıyan haberi beklerim. Tanrıya emanet ol. Gözlerinden öperim, esenliler dilerim. Yavruların gözlerinden öperim.

Sayın Çelik

Bana ettiğiniz iyiliği hiç unutmayacağım sağ olun.

Dava büyüktür. İş güçtür. Ancak var kuvvetimle çalışıyorum. Siz ne kadar ülkücü bir insansınız! Eserin tanınması için daha ne yapabiliriz? Bir miktar Yeni Adam nüshası gönderdim. Bunları dilediğiniz gibi dağıtınız.

Size birkaç eserimi gönderiyorum.

Tekrar tekrar teşekkür ederim.

Saygılarımla.