Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
07.11.2007
Atatürk'ü Yeniden Keşfetmek
10 Kasım 1938 Gazi M. Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı tarihi vurguluyor. Bu tarih, Büyük Türk Milleti‘nin dahi evladının yitirildiği gün olarak açıklanıyor. Ama aslında kaybettiğimiz şey; Gazi M. Kemal Atatürk’ün sadece fani olan varlığıdır. Atatürk’ün fikirleri, eserleri ve yetiştirdiği koca bir millet yaşamaya devam ediyor. Bu anlamda Atatürk’ün kaybedildiği söylenemez. Onu bir IŞIK, bir ÖNDER kabul eden Türk Milleti, onu her alanda yaşatmayı sürdürüyor. Tıpkı onun da dediği “Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözü gibi.
Gazi M. Kemal Atatürk’ün düşünceleri ve yaptığı büyük değişim, bir milleti yeniden “inşa” ederek dimdik ayağa kaldırmaktan ibaret değildir. O aklı ve bilimi kılavuz edinmiş, çağı yakalamış ve milletini karşılıksız sevmiş, gerçekçi ve rasyonel bir düşünce sistemini, milletine armağan etmiş bir dava adamı, kahraman ve dahi bir insandır. “Beni de bir Türk anası doğurmadı mı?” diyecek kadar alçak gönüllüdür. O, dindar ve aydın bir annenin oğluna peygamberinin sıfatı olan “Mustafa” adını verdiği soyu tertemiz öz be öz Türk olan bir nesilden geliyor. O gösterdiği eğitim ve zeka başarısı ile Kemal‘e eren, bütün ömrü savaşlarda geçen bir “Gazi” başkomutandır. O, milletine yaptığı hizmetlerin karşılığı olarak, milletinin sevgilisi olan büyük “Atatürk”tür.
Şüphesiz O, en karanlık günlerde milletini esaretten kurtaran, yedi düveli mağlup etmiş, yeni bir devlet ve sistem kurmuş, Cumhuriyetin kurucusudur. Bizi aşiret düzeninden, modern ve çağdaş bir toplum yapısına kavuşturmuş, ülkenin idaresini milletinin ellerine emanet etmiş, kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’i kendi maaşı ile tercüme ettirerek dinimizi daha iyi anlamamızı sağlamış bir kahramandır . Üstelik arkasında ne veliaht ne mal mülk bırakmıştır. Ömrü gibi, her şeyini milletine adamıştı. Onun 87 sene önce yaptıklarını bu günkü imkanlarla dahi değil yapmak düşünmek bile zordur. Bazılarımız ise onu yeniden keşfediyorlar.
Kısacası O, yüce Allah’ın Türk Milleti’ne bir armağanıdır. Her türlü karanlık ve yabancı kaynaklı iftira kampanyalarına karşı O, bizim dahi liderimizdir ve daima öyle kalacaktır. O’nu fani manada kaybetmek ise, şüphesiz acıların en büyüğüdür. Ancak, artık acıları aşmalı ve yas tutmayı bırakmalıyız. Onun gösterdiği çizgilerde değişen ve hızla büyüyen yeni dünyada O’nun hedeflerine ulaşmak için çok çalışmalıyız.
O doktrinci bir düşünce tarzını benimsememiştir. Ülkemizde O’nun adını kullanarak O’nu başka ülkelerin liderlerine benzetmek isteyen nice kötü niyetli insan bulunmaktadır. O’nu bilinen bütün “İzm” lerle tarif etme gayretleri boşunadır. Atatürk, devrimci ve çağdaş bir milliyetçilikten yanadır. Biz bu kavrama “Atatürk Milliyetçiliği” ya da ‘.’Atatürkçülük” diyoruz. Başka bir açıdan bakılırsa, Atatürkçülük, “Çağdaş Türk Milliyetçiliği” olarak da yorumlanabilir. Katı kalıplı doktrinci düşünce yerine, aklın ve bilimin önderliğinde değişime uygun esnek bir yaklaşım, bu fikrin metodunu oluşturuyor. Bu metot, düşüncenin eskimesini önlediği gibi, sürekli değişim yaklaşımı ile çağı yakalayabiliyor.
O’nun hedefi olan “muasır medeniyet seviyesini aşmak” ve “geleceğin yüksek medeniyet ufkunda, yeni bir güneş gibi doğmak” inancına mutlaka ulaşmak zorundayız. Bunun tek yolu ise, milli birlik ve beraberlikle çağdaş ve medeni değerleri yakalayarak ekonomik ve kültürel kalkınmayı başarmaktır.Milli,demokratik,laik,sosyal bir hukuk devleti içinde, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri mutlaka kaldırmalıyız. İşsizliği, cahilliği ve fakirliği yenmeliyiz.
Önümüzdeki her 10 Kasım’da yeni hedeflere ulaşmış bir Türkiye’yi görmek hepimizin arzusudur. Türkiye ve Atatürk düşmanı bazı sömürgeci Avrupalılara rağmen dünyanın kalkınmış ve güçlü bir üyesi olarak bilimde ve teknolojide ileriye gitmiş zengin bir Türkiye’yi hedeflemek görevimizdir. O’nu kaybetmedik ve asla unutmadık. O’nu “Beni hatırlayınız” dediği gibi aklımızdan hiç çıkarmayacağız. O, milletinin makus talihini ve kaderini değiştirmeyi başarmış büyük bir insan, büyük bir önderdi. Yüce Allah’tan kendisine rahmet diliyorum. Ruhu şad olsun.