Adapazarı’nda Ağaç Kesimi ve Kullanım Amaçları


Osmanlı dönenimde Kocaeli sancağı idari olarak pek çok zaman değişikliğe uğramıştır. Yine de genel bir hat çizecek olursak, Osmanlı Devleti zamanında değişik eyaletlere bağlanmasına ve sahip olduğu kaza isimlerinin değişmesine rağmen Kocaeli Sancağı genel itibariyle bugünkü Kocaeli Vilayetinin yanı sıra Yalova ve Sakarya’nın tamamı ile İstanbul, Bilecik ve Bursa’nın bir bölümünü bünyesinde bulundurmaktaydı.  Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise sınırlar daha da daralmış ve özellikle Sakarya’nın 1954’te il olmasından sonda günümüz sınırlarına büyük oranda kavuşmuştur. 

1831 Osmanlı nüfus sayımında Cezayir-i Bahr-i Sefid Eyaleti’nin sancakları; Gelibolu, Suğla, Rodos, Kıbrıs ve Kocaeli idi. Kocaeli Sancak’ı şu kazalardan oluşuyordu: İzmit, Adapazarı, Sapanca, Akhisar (Pamukova), Geyve, İznik, Pazarköy (Orhangazi), Yalakabad (Yalova), Karamürsel, Şeyhler (Kaynarca), Kandıra ve Gençli, Hendek ve Akyazı, Karasu, Sarıçayır, Beşdivan, Yabancılar, Şile ve Taşköprü (Kastamonu).  

Adapazarı’nda tahta fabrikası inşası

1858 tarihini taşıyan Kocaeli muhasebe defterlerine göre Kocaeli Sancağı’nın kazaları: Izmit, Geğbuze (Gebze), Kartal, Beykoz, Şile, Taşköprü, Beşdivan, Akyazı, Kaymas, Kandıra, Şeyhler, Karasu, Hendek, Abısafi, Sançayır, Dodurga, Taraklı, Geyve, Akhisar, Lefke (Osmaneli), Gölpazan, Iznik, Pazarköy, Yalakabad ve Karamürseldi.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde farklı vilayetlerin bulunduğu görülmektedir. Bağlı olmasına ve kazasının adı değişmiş olmasına rağmen Kocaeli Sancağı bugün Kocaeli Vilayeti dışında, Yalova, Sakarya, İstanbul, Bilecik ve Bursa’nın bir parçasıdır.

Kocaeli ve çevresinde Osmanlı vatandaşlarının başlıca mesleklerinden biri, Osmanlı sarayları ve cephanelikleri ile yapılan kereste ticaretiydi. İzmit ve çevresinde su ile çalışan, çeşitli biçim ve büyüklükte keresteler hazırlayan çok sayıda bıçkı vardı. Buralardan elde edilen keresteler deniz veya kara yoluyla İstanbul’a nakledilmekteydi.

Adapazarı, Geyve ve Kandıra ormanlarındaki muhtelif bıçkıhaneler ile Adapazarı ilçesindeki Hendek ormanındaki 12 küçük iş yeri, İzmit tersanesi için gerekli olan kereste, elektrik direkleri ve çeşitli kereste çeşitlerinin yanı sıra ağaç malzemelerini hazırlanıyordu. Buradan çok ince ceviz kalaslar üretiyorlardı. Odun kömürcülüğü ile geçinen ahali de çoktu.

Adapazarı’ndan Tersane ’ye müretteb olub elde mevcut bulunan kerestelerin sevki ve arabaların dağlardan kereste getirmeleri için hareketleri sırasında Delilbaşı Memiş Ağa Hanlı köyünü basıp muharebeye başladığından ahalinin firar ettiği ve asayişin bozulduğu hakkında, Adapazarı Kadısı Yaşmakcızade Mehmed Edhem’in tahriratı

Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmeye başladıktan sonra çeşitli Avrupa ülkelerinden teknik yardım almaya başlamıştır. Bu yardım aynı zamanda Osmanlı donanmasının eski gücünü geri kazanması için de kullanıldı. 1785 yılında Fransız mimarların desteğiyle tersanede yaklaşık 40 metre uzunluğunda iki kalyon inşa edilmesi istenmiştir. Bu kalyonlar için gerekli kereste Kocaeli ilçesinden istenmiştir. Kocaeli halkının söz verdiği kerestelerin İzmit’e gönderilmesini talep edilmekteydi. 

1809 (1224) tarihli bir belgeden anlaşıldığına göre, Adapazarı, Sapanca, Kaymas, Kandıra, Genceli, Şeyhler, Ağaçlı, Beşdivan, Sarıçayır, Ab-ı Safi, Akyazı ve Hendek, Geyve ve Akhisar yöreleri ormanlarından Donanma-yı Hümayun ve diğer gemilerin gereksinimi için kereste kesilmesi ve gönderilmesi emrediliyordu. Köy halklarını n paralarının da tam zamanında ödenmesi isteniyordu.

Kocaeli civarında ormanlık bölgede yaşayan halk, aynı zamanda kereste ticareti de yapmakta ve elde ettikleri keresteyi İzmit İskelesi’ne götürüp satmakta idiler. Ancak devlet, memleket haricine ve tüccara kereste satılmasını yasaklamıştı. Bunun neticesi olarak kereste kaçakçılığı ortaya çıktı. İzmit ve Sapanca ormanlarının iç kısımlarında yerleşen kereste kaçakçıları kanunsuz ağaç keserek satıyorlardı. Kocaeli bölgesinin orman zenginliği yabancı tüccarların da dikkatini çekmişti. İzmit Sancağı’na bağlı olan Adapazarı’nda vapur vasıtasıyla tahta biçmek için bir fabrika kurmak isteyen İngiliz tüccar Rafael’in takdim etmiş olduğu arzuhal üzerine hazırlanan mazbata Meclis-i Vala’ya gönderilerek tercüme ettirilmişti. Bu tercümeye göre İngiliz Tüccarı Rafael’in Adapazarında inşa edeceği fabrika altı beygir kuvvetinde bir makine ile bıçkı yeri, hızar ibaretti.

Gemi fenerlerinin içine konulup yakılan ve gemilerin aydınlatılmasında kullanılan balmumunun temin edildiği birkaç yerden biri Karasu’ydu. Ayrıca saraya mahsus kayık ve sandallar ile hamal kayıklarının yenilenmesi ve tamiri için de Kocaeli civarındaki ormanlardan yararlanılmakta ve bölgedeki kazalardan, satın alma yoluyla kereste temin edilmekteydi. 1840 yılında İstanbul Hükümeti, Baruthane‘de İngiliz usulü barut yapılması için Kocaeli’nde bulunan Adapazarı, Akyazı gibi kazalardan söğüt dalları kesilerek baruthanelere gönderilmesi isteniyordu.

Tersanede yapılacak üç anbarlı kalyon için Kocaeli Sancağında İzmid, Sapanca, Geyve, Akyaz, Sarıçay, Şeyhler, Kıymas, Kandıra ağaçlı ve beş divan kazalarından müretteb kerestenin süratle tedariki

XIX. yüzyılın ikinci yarısında İzmit ve Sapanca ormanlarının derinliklerinde, çoğu Rumeli’den yeni göçmüş olan ve yoldan geçenleri soyarak geçimlerini sağlayan yasadışı baltacı toplulukları yaşardı. Kaçakçılar, tersane için devlet tarafından ağaç kesmekle görevlendirilen baltacılara da saldırırlardı.” Örneğin, 1840 yılında Adapazarı Kadısı Mehmet Ethem’in tahriratına göre, Adapazarı’nda bulunan Hanlı Köyü’nde tersane için kesilip hazırlanan kerestelerin sevki ve arabaların dağlardan kereste getirmeleri için hareket ettikleri esnada Delibaşı Mehmet Ağa, Hanlı Köyü’nü basmıştı. Çatışmalar başladığı için ahali bölgeden kaçmış ve asayiş bozulmuştu. Bu durumda tersane için gerekli olan kerestenin nakli sekteye uğramıştı.

1862 yılında Sakarya dolaylarında bir gezinti yapan Fransız Kontu A. De. Moustier, o zamanki Kocaeli Sancağına bağlı olan Adapazarı ormanlarını şöyle anlatır: ‘Sakız ağaçları topluluğu arasından kıvrılarak geçen yola koyulmak üzere saat 2’de hareket ediyoruz. Bir süre sonra, güzel küçük bir vadinin ötesinde Adapazarı’nın minareleri görünüyor. Adapazarı, Sakarya Nehri’nin sol kıyısında kurulmuş on bin nüfuslu bir şehir… Bu bölgedeki ceviz ağaçları pek çok, hem de pek iri ağaçlar. Etraf ormanlı k ne yazı k ki, bu zenginliği gelecek nesillere hazırlayıp bırakanları takip edenler yok. Çünkü kesilenlerin yerine yenisi dikilmiyor. Bir tek genç ağaca rastlamadım. Bu gidişle Adapazarı ormansız kalacak.’ ifadelerini kullanmıştır.

A. De. Moustier’in de bahsettiği üzere Adapazarı’nda tüfek kabzası imalathanesi mevcuttu. Bu mevcudiyet, bölgede yetişen ceviz ve benzeri ağaç türlerinin bolluğundan kaynaklanmaktadır. Adapazarı, kesilen ağaçların yerine zamanında dikilmediği için eski ağaç zenginliğinden mahrum kalmıştır. Bu talihlerin günümüzde eski önemini korumamasının nedeni bu olsa gerek.

 

Kaynakça

  • Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), İ…MMS. (H-24-04-1281),29-1240.
  • Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), C..ZB.. (H-29-12-1255), 39-1904.
  • Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA),C..BH..(H-19-02-1224), 87-4177.
  • Narin, Resül. “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ağaç Denizi Kocaeli.” (2018).
  • Narin, Resül. “Osmanlı Devleti Zamanında Kocaeli Ormanları.” Belleten 75.274 (2011): 769-782.