Hammaddesi Ahşap Olan El Sanatları

Ağaç-Ahşap İşçiliği; Anadolu’da Selçuklu döneminde gelişmiş, kendine özgü bir şekil almıştır. Selçuklu, Beylikler dönemi ağaç eserleri daha çok mihrap, cami kapısı, dolap kapakları gibi mimari elemanlar olup gerçekten çok üstün işçilik göstermektedir. Osmanlı Dönemi ahşap işçiliğinde sadelik hakim olmuş, çeşitli teknikler daha çok sehpa, kavukluk, yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht, rahle, Kuran muhafazası gibi kullanım eşyası, pencere, dolap kapağı, kiriş, konsol, sütun başlığı, tavan, mihrap, minber (vaaz kürsüsü) , sanduka gibi mimari öğelerde uygulanmıştır. Ağaç işçiliğinde en çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz, gül ağacı kullanılmakta, kakma, boyama, kündekari, kabartma-oyma, kafes gibi teknikler uygulanmaktadır (Http://aregem.kulturturizm.gov.tr/TR,12753/hammaddesi-agac-ahsap-olan-geleneksel-el-sanatlari.html).

  • Baston yürümeyi kolaylaştırmak için dayanak olarak kullanılan ağaç ya da başka bir malzemeden yapılan araçtır. Sap ve gövde kısmından oluşmakta bu iki kısımda da farklı malzemeler kullanılmaktadır. Genellikle sap kısmında ceviz/çınar ağacı,  kemik, boynuz, metal ve gümüş gibi malzemeler kullanılırken gövde kısmında kayın, ceviz ve kızılcık ağacı kullanılmaktadır.

    Sakarya’da Erenler ilçesine bağlı Abhaz’ların yaşadığı Kayalar Memduhiye köyünde yaklaşık kırk yıldır kendine has tarzda bastonlar üreten 1931 doğumlu Nihat Çakıner bu alanda tanınması gereken önemli bir ustadır. Tamamı el işçiliği olan bastonlarında kendisine ait bezeme türlerini kullanmaktadır. Bastonlarını yalnızca yürümeye yardımcı bir araç olarak görmeyen Nihat Çakıner çok farklı uygulamalar yapmıştır. Bastonlarının sap kısmında teke tırnağı,  kuş kafası,  vites topuzu  gibi motiflere yer vermiş;  yine burada bıçak, pusula, saat, radyo, çakmak ve fener gibi malzemeler kullanarak hayatı kolaylaştırmayı düşünmüştür. Bastonun alt kısmına yerleştirdiği sivri uçlu bir metal parçasıyla yaprak ve çöp toplama özelliği olan çevre bastonu da kendi tasarımıdır. Yaptığı bastonların gövde kısımlarında sarılmış yılan ve geometrik motifler ile, delerek ve kazıyarak yaptığı çeşitli bezemelere de yer vermiştir. Ayrıca değerli taşları da bastonlarında süsleme amaçlı kullanmıştır. Nihat Çakıner baston dışında Abhaz Asası’da yapmaktadır. Nihat Çakıner’e Sakarya Valiliği tarafından bu sanata yapmış olduğu katkılardan dolayı teşekkür belgesi verilmiştir. Ülkemizde pek çok ilimize ayrıca yurt dışına da baston gönderen Nihat Çakıner, Kültür ve Turizm Bakanlığı “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Sanatçı Tanıtma Kartı” sahibidir. Sakarya’da Nihat Çakıner’in atölyesinin dışında Akyazı ve Taraklı ilçelerimizde de az sayıda baston atölyesi bulunmaktadır.

    Bastonculukla ilgili galeriye ulaşmak için tıklayınız: 
    https://sehirhafizasi.sakarya.edu.tr/?page_id=12193

  • Kaşık, kepçe ve sap kısmından oluşan yemek yemeğe, yemek karıştırmaya ya da aktarmaya yarayan bir araçtır. Tahtadan, metalden, plastik malzemeden yapılan türleri bulunmaktadır. Bunun dışında vurmalı bir çalgı türü olarak, ayrıca süs eşyası olarak kullanılan türleri de mevcuttur. Kaşık üretimi ilimizin Taraklı ilçesinde yüzyıllardan bu yana yapılmaktadır. İlçenin Alballar, Kemaller, Esenyurt ve Uğurlu köyleri ile Taraklı ilçe merkezinde bu meslek hala yaşatılmaktadır.

    Taraklı kaşıklarında genellikle yuvarlak yapraklı papatya türünden çiçekler görülür. Kompozisyonlar ortada tek bir çiçek ve onu çevreleyen düz, yuvarlak kenarlı yeşil yapraklardır. Bunun nedeni bölgede yapılan kaşıkların Korucu ve Bademli kaşıklarından biraz daha büyük ve buna karşı onlar kadar derin olmayan bu kaşıklara ortasındaki tek kırmızı çiçeğe dikkati çekerek baktırıp kaşığa derinlik vermek içindir. Yörede bolca papatya ve meyve ağacı bulunduğundan desenlerde yuvarlak taç yapraklı çiçekler kullanıldığı düşünülebilir. Çiçek göbekleri yine sarı yaldız ile belirtilir. Kaşığın çevresindeki su ise kaşığın şeklini meydana çıkarmak ve oldukça büyük olan ağzın iç yüzeyini daraltarak kaşığa biraz daha incelik vermek içindir. Bu su içinde de yuvarlak çiçek, yaprak ve kıvrak dal kompoze edilmiştir. Taraklı, ya da kaşık boyama sanatını Aksekili İbrahim Efendi din olarak din görevlisi olarak geldiğinde getirmiştir.  (Mehmet Tunçbilek – Taraklı) (Züber, Hüsnü (1983).Konya, Korucu (İvrindi, Balıkesir), Taraklı (Geyve, Sakarya), :an (Çanakkale), Bademli (Çevizli, Akseki, Antalya) Kaşıklarındaki Desen Ayrıcalıkları. II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri : Maddi Kültür (V. Cilt). Ankara : Başbakanlık Basımevi.)

    Kaşıkçılık, geçmiş dönemlerde Taraklı halkının önemli bir geçim kaynağı iken günümüzde az sayıda ustanın yaptığı yeni ustaların da yetişmediği kaybolmaya yüz tutan mesleklerimizden birisi haline gelmiştir. Geçmiş yıllarda yörede yaklaşık 250-300 kaşık ustası varken bu sayı günümüzde 20-30 civarındadır.

    Kaşık, köylerde evin içinde değil evin hemen yanında ya da bitişiğinde yer alan ve bu iş için yapılmış Kaşık Odası adı verilen yerlerde yapılmaktadır. Yörede yaz mevsiminde genellikle  tarım yapıldığından özellikle kış döneminde kaşık üretimi daha fazla yapılmaktadır. Kaşık yapımında genellikle gürgen, şimşir ve kayın ağacı kullanılmaktadır.

    Yörede üretilen kaşıklar geçmişte çeşitli motiflerle süslenip boyanarak satılırken günümüzde bu uygulama çok azalmıştır. Üretilen kaşıklar çoğunlukla İstanbul’a ve Sakarya’nın komşu illerine satılmaktadır. Günümüzde kaşık odalarında kaşık dışında kepçe, çerezlik, şekerlik, küllük, ekmek tahtası, meyve tabağı gibi ürünlerde yapılmaktadır.

    Kaşıkçılıkla ilgili galeriye ulaşmak için tıklayınız:
    https://sehirhafizasi.sakarya.edu.tr/?page_id=12196

     

  • Semer, yük ve binek hayvanı olarak kullanılan eşek, at,  katır gibi hayvanların taşıyacakları yükün hayvanın sırtına zarar vermemesi için ağaç iskelet üzerine deri ile keçe arasının semer otu ile doldurulup sarılarak dikilmesiyle oluşturulan bir eşyadır. Bu işi yapanlara semerci denilir. Semer üretiminde ilk önce binek hayvanının ölçüsü alınır. Bu ölçü alınırken de özen göstermek gerekir. Çünkü dengesiz yapılmış bir semer hayvanın sırtının yaralanmasına neden olur.

    Geçmişte özellikle Taraklı, Pamukova ve Geyve ilçelerinde çok yaygın olarak yapılan bu zanaat günümüzde yine bu ilçelerde bulunan son ustalarıyla yapılmakta fakat mesleğe talep olmadığı için de yeni çırak yetişmemektedir. Semercilerin, yeterli satış olmadığından bir kısmının düzenli olarak çalışmadığı sadece talep olduğunda üretim yaptığı bilinmektedir. Tüm bunlara rağmen özellikle kırsal kesimde traktörün giremeyeceği yerlere halen binek hayvanlarıyla gidilmesinden dolayı mesleğin bir süre daha devam edeceği tahmin edilmektedir. Mesleğin yaşatılması ve tamamen yok olmaması için günümüzde semerciler turistik obje olarak küçük boyutlu minyatür semerlerde yapmaya başlamıştır.

    Hazırlayan : Suzan Bingöl, Folklor Araştırmacısı, Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.

  • Anadolu’da tarak üretiminin gerçekleştiği merkezlerden biri, Sakarya’nın Taraklı ilçesidir. Evliya Çebelbi (1611-1688) Seyahatnamesinde, Taraklı’nın mimari dokusu ve iklimi hakkında bilgi verdikten sonra çarşısında çok sayıda dükkan olduğunu ve bunlarda, kaşık ve çevreden temin edilen şimşir ağaçlarından taraklar üretildiğini belirtmiştir. Hatta şehrin, tarak yapımından dolayı “Taraklu” olarak adlandırıldığı ifade edilmiştir.

    Farklı kaynaklardan da geçmişte şimşir, gürgen, armut ve iyi cins ceviz ağacından taraklar üretildiği, sağlamlığından dolayı en çok şimşir ağacının tercih edildiği belirtilmektedir. 

    2021 yılına kadar üretimi durmuş olan tarak yapımı yeniden başlamıştır. Taraklı’nın son tarak ustası Sami Yıldız’dır. 1942 doğumlu olan usta, ilçenin Kemaller köyündendir. Henüz ilkokul çağında iken kaşık üreticisi olan babasının yanında çırak olarak çalışmaya başlamış ve öğrendiği tekniklerle şimşir, gürgen, kayın gibi açaçlardan kaşık üretmiştir. Daha sonra kepçe, kase, tarak gibi farklı amaçlara hizmet eden ahşap eserler yaparak, ürün yelpazesini genişletmiştir.

    Ustanın ortaya koyduğu tarakların yapımında şimşir ağacından istifade edilir. Artvin, Sakarya-Akyazı ve yol kenarlarındaki çıkmalardan temin edilen bu ağaç, tomsak haline getirildikten sonra yapılacak eserin boyutuna göre 10-30 cm. arasında değişen ölçülerle kesilir. Kesim işleminin ardından sert olması sebebiyle suda bekletilerek yumuşaması sağlanır. İşlemeye hazır hale gelince eğe, bıçak, zımpara ve testere yardımıyla elde şekillendirilmeye başlanır. Yapımı bir saat süren tarakların, saçı güçlendirdiği ve sedef hastalığını önlediği Saim Yıldız tarafından belirtilmiştir.

  • Recep Genç

    Recep Genç, 1981 yılında Sakarya’da doğdu. Beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapmaktadır. On yıldır ahşap oyma, kıl testere sanatıyla uğraşmaktadır.

    Yaşar Özörtbaş

    1961 doğumlu Yazar Özörtbaş, naht sanatına 1983 yılında İstanbul’da başladı. Beyoğlu Kazım Taşkent Sergi Salonunda 1986 yılında ilk sergisini açan Özörtbaş, halen Hendek Halk Eğitim Merkezi’nde naht kursu vermektedir. Yusuf Aydın, Okan Karataş, Mücahit Talha Diş ve Ayşegül Çakmak, Özörtbaş’ın yetiştirdiği öğrencileridir.

  • Baston yürümeyi kolaylaştırmak için dayanak olarak kullanılan ağaç ya da başka bir malzemeden yapılan araçtır. Sap ve gövde kısmından oluşmakta bu iki kısımda da farklı malzemeler kullanılmaktadır. Genellikle sap kısmında ceviz/çınar ağacı,  kemik, boynuz, metal ve gümüş gibi malzemeler kullanılırken gövde kısmında kayın, ceviz ve kızılcık ağacı kullanılmaktadır.

    Sakarya’da Erenler ilçesine bağlı Abhaz’ların yaşadığı Kayalar Memduhiye köyünde yaklaşık kırk yıldır kendine has tarzda bastonlar üreten 1931 doğumlu Nihat Çakıner bu alanda tanınması gereken önemli bir ustadır. Tamamı el işçiliği olan bastonlarında kendisine ait bezeme türlerini kullanmaktadır. Bastonlarını yalnızca yürümeye yardımcı bir araç olarak görmeyen Nihat Çakıner çok farklı uygulamalar yapmıştır. Bastonlarının sap kısmında teke tırnağı,  kuş kafası,  vites topuzu  gibi motiflere yer vermiş;  yine burada bıçak, pusula, saat, radyo, çakmak ve fener gibi malzemeler kullanarak hayatı kolaylaştırmayı düşünmüştür. Bastonun alt kısmına yerleştirdiği sivri uçlu bir metal parçasıyla yaprak ve çöp toplama özelliği olan çevre bastonu da kendi tasarımıdır. Yaptığı bastonların gövde kısımlarında sarılmış yılan ve geometrik motifler ile, delerek ve kazıyarak yaptığı çeşitli bezemelere de yer vermiştir. Ayrıca değerli taşları da bastonlarında süsleme amaçlı kullanmıştır. Nihat Çakıner baston dışında Abhaz Asası’da yapmaktadır. Nihat Çakıner’e Sakarya Valiliği tarafından bu sanata yapmış olduğu katkılardan dolayı teşekkür belgesi verilmiştir. Ülkemizde pek çok ilimize ayrıca yurt dışına da baston gönderen Nihat Çakıner, Kültür ve Turizm Bakanlığı “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Sanatçı Tanıtma Kartı” sahibidir. Sakarya’da Nihat Çakıner’in atölyesinin dışında Akyazı ve Taraklı ilçelerimizde de az sayıda baston atölyesi bulunmaktadır.

    Bastonculukla ilgili galeriye ulaşmak için tıklayınız: 
    https://sehirhafizasi.sakarya.edu.tr/?page_id=12193

  • Kaşık, kepçe ve sap kısmından oluşan yemek yemeğe, yemek karıştırmaya ya da aktarmaya yarayan bir araçtır. Tahtadan, metalden, plastik malzemeden yapılan türleri bulunmaktadır. Bunun dışında vurmalı bir çalgı türü olarak, ayrıca süs eşyası olarak kullanılan türleri de mevcuttur. Kaşık üretimi ilimizin Taraklı ilçesinde yüzyıllardan bu yana yapılmaktadır. İlçenin Alballar, Kemaller, Esenyurt ve Uğurlu köyleri ile Taraklı ilçe merkezinde bu meslek hala yaşatılmaktadır.

    Taraklı kaşıklarında genellikle yuvarlak yapraklı papatya türünden çiçekler görülür. Kompozisyonlar ortada tek bir çiçek ve onu çevreleyen düz, yuvarlak kenarlı yeşil yapraklardır. Bunun nedeni bölgede yapılan kaşıkların Korucu ve Bademli kaşıklarından biraz daha büyük ve buna karşı onlar kadar derin olmayan bu kaşıklara ortasındaki tek kırmızı çiçeğe dikkati çekerek baktırıp kaşığa derinlik vermek içindir. Yörede bolca papatya ve meyve ağacı bulunduğundan desenlerde yuvarlak taç yapraklı çiçekler kullanıldığı düşünülebilir. Çiçek göbekleri yine sarı yaldız ile belirtilir. Kaşığın çevresindeki su ise kaşığın şeklini meydana çıkarmak ve oldukça büyük olan ağzın iç yüzeyini daraltarak kaşığa biraz daha incelik vermek içindir. Bu su içinde de yuvarlak çiçek, yaprak ve kıvrak dal kompoze edilmiştir. Taraklı, ya da kaşık boyama sanatını Aksekili İbrahim Efendi din olarak din görevlisi olarak geldiğinde getirmiştir.  (Mehmet Tunçbilek – Taraklı) (Züber, Hüsnü (1983).Konya, Korucu (İvrindi, Balıkesir), Taraklı (Geyve, Sakarya), :an (Çanakkale), Bademli (Çevizli, Akseki, Antalya) Kaşıklarındaki Desen Ayrıcalıkları. II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri : Maddi Kültür (V. Cilt). Ankara : Başbakanlık Basımevi.)

    Kaşıkçılık, geçmiş dönemlerde Taraklı halkının önemli bir geçim kaynağı iken günümüzde az sayıda ustanın yaptığı yeni ustaların da yetişmediği kaybolmaya yüz tutan mesleklerimizden birisi haline gelmiştir. Geçmiş yıllarda yörede yaklaşık 250-300 kaşık ustası varken bu sayı günümüzde 20-30 civarındadır.

    Kaşık, köylerde evin içinde değil evin hemen yanında ya da bitişiğinde yer alan ve bu iş için yapılmış Kaşık Odası adı verilen yerlerde yapılmaktadır. Yörede yaz mevsiminde genellikle  tarım yapıldığından özellikle kış döneminde kaşık üretimi daha fazla yapılmaktadır. Kaşık yapımında genellikle gürgen, şimşir ve kayın ağacı kullanılmaktadır.

    Yörede üretilen kaşıklar geçmişte çeşitli motiflerle süslenip boyanarak satılırken günümüzde bu uygulama çok azalmıştır. Üretilen kaşıklar çoğunlukla İstanbul’a ve Sakarya’nın komşu illerine satılmaktadır. Günümüzde kaşık odalarında kaşık dışında kepçe, çerezlik, şekerlik, küllük, ekmek tahtası, meyve tabağı gibi ürünlerde yapılmaktadır.

    Kaşıkçılıkla ilgili galeriye ulaşmak için tıklayınız:
    https://sehirhafizasi.sakarya.edu.tr/?page_id=12196

     

  • Semer, yük ve binek hayvanı olarak kullanılan eşek, at,  katır gibi hayvanların taşıyacakları yükün hayvanın sırtına zarar vermemesi için ağaç iskelet üzerine deri ile keçe arasının semer otu ile doldurulup sarılarak dikilmesiyle oluşturulan bir eşyadır. Bu işi yapanlara semerci denilir. Semer üretiminde ilk önce binek hayvanının ölçüsü alınır. Bu ölçü alınırken de özen göstermek gerekir. Çünkü dengesiz yapılmış bir semer hayvanın sırtının yaralanmasına neden olur.

    Geçmişte özellikle Taraklı, Pamukova ve Geyve ilçelerinde çok yaygın olarak yapılan bu zanaat günümüzde yine bu ilçelerde bulunan son ustalarıyla yapılmakta fakat mesleğe talep olmadığı için de yeni çırak yetişmemektedir. Semercilerin, yeterli satış olmadığından bir kısmının düzenli olarak çalışmadığı sadece talep olduğunda üretim yaptığı bilinmektedir. Tüm bunlara rağmen özellikle kırsal kesimde traktörün giremeyeceği yerlere halen binek hayvanlarıyla gidilmesinden dolayı mesleğin bir süre daha devam edeceği tahmin edilmektedir. Mesleğin yaşatılması ve tamamen yok olmaması için günümüzde semerciler turistik obje olarak küçük boyutlu minyatür semerlerde yapmaya başlamıştır.

    Hazırlayan : Suzan Bingöl, Folklor Araştırmacısı, Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.

  • Anadolu’da tarak üretiminin gerçekleştiği merkezlerden biri, Sakarya’nın Taraklı ilçesidir. Evliya Çebelbi (1611-1688) Seyahatnamesinde, Taraklı’nın mimari dokusu ve iklimi hakkında bilgi verdikten sonra çarşısında çok sayıda dükkan olduğunu ve bunlarda, kaşık ve çevreden temin edilen şimşir ağaçlarından taraklar üretildiğini belirtmiştir. Hatta şehrin, tarak yapımından dolayı “Taraklu” olarak adlandırıldığı ifade edilmiştir.

    Farklı kaynaklardan da geçmişte şimşir, gürgen, armut ve iyi cins ceviz ağacından taraklar üretildiği, sağlamlığından dolayı en çok şimşir ağacının tercih edildiği belirtilmektedir. 

    2021 yılına kadar üretimi durmuş olan tarak yapımı yeniden başlamıştır. Taraklı’nın son tarak ustası Sami Yıldız’dır. 1942 doğumlu olan usta, ilçenin Kemaller köyündendir. Henüz ilkokul çağında iken kaşık üreticisi olan babasının yanında çırak olarak çalışmaya başlamış ve öğrendiği tekniklerle şimşir, gürgen, kayın gibi açaçlardan kaşık üretmiştir. Daha sonra kepçe, kase, tarak gibi farklı amaçlara hizmet eden ahşap eserler yaparak, ürün yelpazesini genişletmiştir.

    Ustanın ortaya koyduğu tarakların yapımında şimşir ağacından istifade edilir. Artvin, Sakarya-Akyazı ve yol kenarlarındaki çıkmalardan temin edilen bu ağaç, tomsak haline getirildikten sonra yapılacak eserin boyutuna göre 10-30 cm. arasında değişen ölçülerle kesilir. Kesim işleminin ardından sert olması sebebiyle suda bekletilerek yumuşaması sağlanır. İşlemeye hazır hale gelince eğe, bıçak, zımpara ve testere yardımıyla elde şekillendirilmeye başlanır. Yapımı bir saat süren tarakların, saçı güçlendirdiği ve sedef hastalığını önlediği Saim Yıldız tarafından belirtilmiştir.

  • Recep Genç

    Recep Genç, 1981 yılında Sakarya’da doğdu. Beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapmaktadır. On yıldır ahşap oyma, kıl testere sanatıyla uğraşmaktadır.

    Yaşar Özörtbaş

    1961 doğumlu Yazar Özörtbaş, naht sanatına 1983 yılında İstanbul’da başladı. Beyoğlu Kazım Taşkent Sergi Salonunda 1986 yılında ilk sergisini açan Özörtbaş, halen Hendek Halk Eğitim Merkezi’nde naht kursu vermektedir. Yusuf Aydın, Okan Karataş, Mücahit Talha Diş ve Ayşegül Çakmak, Özörtbaş’ın yetiştirdiği öğrencileridir.

 Kaynakça

Suzan Bingöl, Folklor Araştırmacısı, Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.
Taş, E. (Aralık 2021). Somut Olmayan Kültürel Miras Kapsamında Sakarya El Sanatları ve Ustaları. Efe Akademi Yayınları.