Aziz Duran

Aziz Duran; Kenarın Merkeze Yürüyüşünün Destansı Aktörü

 

Aziz Duran’ı tanıdığımda – o günkü adıyla – Adapazarı Ticaret Sanayi Odası (ATSO) Genel Sekreteriydi. Aynı zamanda TSE İl Temsilcisiydi. Yıl 1987. Bulvar’da, Sümerbank’ın üzerindeki ofisinde, Yenigün Gazetesi’nde her Pazar yayımlanan söyleşilerimden birini yapmıştım. Fotoğrafımız var o günlerden. O 37 yaşında genç bir yönetici, ben 27 yaşında gencecik bir gazeteciymişim.

Kibar, nazik, naif, ikram etmeyi seven, misafirlerini kapıya kadar uğurlayan centilmen kişiliği dikkatimi çekmişti o ilk görüşmede. Bu özelliklerini sonraki yıllarında da devam ettirdiğine şahit olacaktık. Dostluğumuz böyle başladı.

 

RP’den Adapazarı’na Üç Aday Adayı: Zeki Aydıntepe, Aziz Duran, Tahsin Kodalak

Necmettin Erbakan Hoca’nın 1969’da Milli Görüş adıyla başlattığı, önceleri MNP, sonra da MSP adıyla devam eden anlayış, bu kez Refah Partisi adıyla hayattaydı. Sene 1994. Her seçimde ülke genelinde oylarını ciddi manada arttıran Refah Partisi’nin Sakarya’daki ağır topu, aynı zamanda RP milletvekili olan Cevat Ayhan’dı. Cevat Bey, 1996-97 Refahyol Hükümetinde Bayındırlık Bakanı olarak görev yapacaktı.

RP’de Adapazarı’na kim aday yapılacaktı. Seçimin, mevcut başkan Ünal Ozan ile bir önceki başkan Erkal Etçioğlu arasında geçmesi bekleniyordu. Üçüncü parti durumundaki RP, bir sürpriz yapabilir miydi? Zor dostum zor şarkısını terennüm ediyordu siyasetten anlayanlar. Üç aday adayı vardı: Gazeteci Zeki Aydıntepe, ATSO Sekreteri Aziz Duran ve özel bir hastanenin müdürü olan Tahsin Kodalak.

RP İl başkanı Nezir Aydın, ilçesi Karasu’dan adaydı. (Tahmin edersiniz ki, şehir merkezini alacaklarına inanan her il başkanı oraya aday olur. Galiba o da pek inanmamıştı partisinin kazanacağına.)

Düşünüldü taşınıldı, Erbakan Hoca, RP Adapazarı adayını Aziz Duran olarak açıkladı.

 

1994 Seçimlerinin Sürprizi: Kenardan Merkeze Yürüyen Halk, Aziz Duran’ı Başkan Seçti

Ve kollar sıvandı. RP teşkilatlarının en ihlası en gayretli en çok çalıştığı seçimdi o seçim büyük ihtimalle. Yüzlerce binlerce kişi gönülden cihat aşkıyla çalıştı.

Aday Aziz Duran’ın eşi RP İl Kadın Kolları Başkanı Nesrin Duran ve ekibinin çalışmaları dalga dalga yayıldı 27 mahalleli şehre. Ev ev, hane hane, kadın kadın dolaştılar. Selamlaştılar dertleştiler gönülleri birleştirdiler. Adeta siyasi destan yazdılar.

Bu süreçte resmi teşkilatların olağanüstü çaba ve gayretleri kadar, SAÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer İnan’ın başkanlığındaki yedi kişilik gizli karargâhın da seçim sonucuna büyük etkisi olduğunu söylemeliyim. Hele de Pazar günkü seçime bir gün kala, Cumartesi sabahı uyanan herkesin kapısın altından alıp okuduğu ve etkilendiği, mevcut başkan Ünal Ozan hakkında hazırlanan on altı sayfalık Bulvarun Muhtarı broşürünün sonuca katkısı büyüktü. (Beş sene önce, seçimden önceki gece yarısındaki düzenlediği broşür operasyonu ile işi bitiren Ünal Ozan, geldiği operasyonla da gidiyordu, belki de.)

Kenarın merkeze yürüyüşüydü bu seçim. Banko Başkan gözüyle bakılan CHP Adayı Ünal Ozan, bir önceki oylarını, 25.000 oyu tekrarlasa da, başta Maltepe, Hızırtepe, Beşköprü, Şeker Mahallesi gibi gariban/proleter birçok kenar mahallede Milli Görüş CHP’ye fark atacak, RP adayı Aziz Duran 32.000 oyla ipi çok önde göğüsleyecekti.

Gece yarısını geçe sonuçlar netleşince, Atatürk Bulvarı’ndaki Dilmen Otel’in balkonundan öfkeli ve mağlubiyeti aklından ucundan geçirmeyen şoke haldeki örgütüne bir konuşma yapan, merkez elitistlerin adayı Ünal Ozan, o akşamı kara gece olarak nitelendirecekti. Aksine beyaz geceydi o. Yirmi beş yıl sürecek günlerin sabahına gebeydi.

Sosyoloji kanunu yürürlükteydi artık, kenar ayağa kalkmış, merkeze doğru yürümeğe başlamıştı bir kez. Durdurulamazdı.

 

İşçiye Altı Maaşın Ödenemediği Zor Günlerden Üst Üste Seçim Kazanan Başkana

Refah’ın, Aziz Duran’ın, ve kenar mahallenin zaferiydi bu, büyük mutluluktu elbette.

Ama işler kolay değildi. İktidarda DYP – CHP vardı. Tansu Çiller Başbakan, eski bir belediye başkanı olan (Ankara) Murat Karayalçın Başbakan yardımcısı, önceleri Onur Kumbaracıbaşı, daha sonra Mustafa Yılmaz CHP’den Bayındırlık ve İskan Bakanı’ydı.

RPli başkan Aziz Duran’a, Hükümetçe, güreş tabiri ile adeta boyunduruk çekilecek, yıllardır nüfusa miktarına göre her ay İller Bankası’ndan gönderilen ödenekler, CHPli Ünal Ozan döneminden kalan borçlara kesilecek, yeni seçilen başkan hizmet edemez hâle getirilecekti. Siyasi giyotinden geçiriliyordu Aziz Duran ve Refah Partisi adeta. Esnaftan, eşten dosttan alınan borçlarla işçiye ancak kırk beş günde bir maaş verilebiliyordu; o gidişatın sonucunda, geçen iki yıllık sürede çalışanlara altı aylık maaş birikecekti. (Bu sürede kendisi de maaş almayacak, şimdinin Saadet Partisi İl Başkanı Fahrettin Pay’dan aldığı borçla evine rızık götürecekti.)

1996 yazında bir gece, 400 işçinin – tazminatlarını ve birikmiş maaşlarını ödemek kaydıyla – iş akdini fesh ederek, başında bulunduğu kurumda adeta ameliyat yapan Aziz Duran, önceleri başta kendi partisi RP camiasından ve geniş halk kitlelerinden büyük tepkiler alsa da belediyenin düzenli maaş öder ve hizmet yapar hâle gelmesiyle, kısa zamanda bütün olumsuzluklar unutulacak, 1999 yerel seçimlerini de büyük bir farkla kazanacaktı.

Bu bir ilkti Adapazarı demokrasi tarihinde. İki dönem üst üste seçim kazanan ilk başkandı o. Bu başarıda Aziz Duran mütevazı kişiliğiyle, halk tarafından sevilmesi ve benimsenmesi kadar ilk döneminin son iki yılında yaptığı başarılı icraatların da katkısı olmuştu. Yeni yeni caddeler açılmış, Çark Deresi kolektörle sarıp sarmalanmış, şehrin kahrolası kanalizasyonu, ilk defa pis su arıtma tesisinden geçirilir olmuştu. Yeni açılan Aşevi, yoksullar için sıcacık bir umuttu şehirde artık.

 

Bir Gece Ansızın Asrın Felaketi Denilen Deprem, Şehri Yerle Bir Ediyor: Başkan Kroki Durumda

İlk döneminde şehri adım adım güzelleştiren Başkan Aziz Duran, ikinciye seçildiği dönemde onlarca proje ile ilk dönemdeki hizmetlerinin kat kat fevkinde işler başarmanın hayallerini kurarken,  17 Ağustos 1999 Pazartesiyi Salıya bağlayan gece 03.02’de uyandığında şehrinin yerle bir olduğu kabusuyla karşılaşacaktı. 600 kadar İşhanı ve apartman yerle bir olmuş, 24.000’i aşkın konut yıkılmıştı. 4.000’e yakın insanımızı yitirmiştik. Caddeler, sokaklar, park ve bahçeler… şehir darmadağındı.

Şair, bürokrat Kamil Uğurlu dostumuz, yıllar sonra, o zor günleri ve Aziz Başkanın o günlerdeki psikolojisini şöyle ifade edecekti: ‘17 Ağustosta 1999’da Adapazarı ve civarındaki deprem esnasında ben TOKİ’nin başındaydım. Ve hadise ile alakalı ilk kriz masasını oluşturan kurum biz olduk. Haberi alır almaz, konu ile ilgili olan tüm bölümleri topladık ve ciddi bir masa oluşturduk. Hadiseden hükümeti haberdar ettik. Ondan sonra olay yerine yani Sakarya’ya hareket ettik. 24.000 civarında bina yıkılmıştı. Bunların yüzde 90’ı konuttu. Barınma ihtiyacını gidermek için hemen işe koyulmamız gerekiyordu. Gerek belediye başkanı Aziz Duran ile gerekse Vali Cahit Kıraç ile geniş ölçekli bir toplantı yaptık. Belediye Başkanı Aziz Duran iyi bir adamdı. Ve fakat çok ciddi yumruk yemiş bir boksöre benziyordu. Kroki durumdaydı. Ne yapacağını bilemiyordu ve bize yardımcı oluyordu. İyi bir adamdı. Daha sonra bu zatla tekrar görüşme imkânımız oldu.”

 

İyi İletişim ve Birkaç Yılda ayağa Kalkan Bir Adapazarı     

Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alan Adapazarı’nda, dünya kurulalıdan bu yana, ortalama her yirmi beş yılda bir deprem gerçeği yaşanıyordu zaten.

Her felaket, bir fırsattı aynı zamanda. Dönemin Ana-Sol-M iktidarı ve o günlerin Sakarya Valisi Cahit Kıraç ile iyi ilişkiler kuran Aziz Duran, birkaç yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede şehrini ayağa kaldırmayı başaracaktı. Bakanlar Kurulu, Depremde büyük tahribat yaşayan Adapazarı, Serdivan, Erenler, Güneşler, Arifiye, Sapanca gibi ilçelerin altyapısını koordineli yürütebilmek amacıyla 6 Mart 2000 tarihindeki Kanun Hükmündeki Kararnamesi ile Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ni ihdas edecek, Aziz Duran 2004 seçimlerine kadar, hem Adapazarı hem de Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapacaktı. 2004 Yerel seçimlerinde ise büyük bir farkla yeniden seçilecek, 29 Mart 2009’a kadar bu görevi başarıyla yürütecekti.

 

2020 Yılının Sakarya Halkı, Aziz Duran’ın Gerçekleştirdiği 20 Büyük Hizmetin Rahatlığını Yaşıyor

Aziz Duran 27 Mart 1994’ten 2004’e Adapazarı Beledi Başkanı, 6 Mart 2000-29 Mart 2009 arasında ise Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı. Bu sürede ne hizmetler vermemişti ki…

Üzerinden yıllar geçmiş olsa da bu önemli icraat/proje/hizmetlerin bir kısmını bir kalemde saymak mümkün: Kentpark, Vilayet Meydanı, Ormanpark, E-5 Serdivan Şehir Girişi (32 Evler Caddesi), Üniversite Yolu (2.Cadde/Necip Fazıl Caddesi), Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı, Sapak Camii-Mavi Durak arası bulvar (2. Cadde), Bosna Caddesi, Ahmet Yesevi Caddesi, Yeni Camii Bulvarı, Adapazarı ile Yenikent’i birbirine bağlayan Sabahattin Zaim Bulvarı, Kuzey Terminali, Şehirlerarası Otobüs Terminali, Çark Kolektörü, Pis Su Arıtma Tesisi, Aşevi, AKM, Tünel Geçişli Kavşak, Maltepe İçmesuyu Arıtma Tesisleri, Emirsultan Mezarlığı… Yıllar sonra bile bir çırpıda sayılabilen 20 büyük hizmet. Daha unuttuklarımız da vardır.

Şunu söylemek mümkün elbette: 2020 Yılının bir milyon nüfuslu Sakarya halkı, Aziz Duran Başkanın yıllar önce gerçekleştiği 20 büyük projenin hizmetlerinden faydalanarak rahat ve huzurlu yaşıyor bugün. Bu ciddi ve tarafsız bir tespittir. Söyleyeyim.

 

Kültür Sanat Dostu Bir Belediye Başkanıydı. Döneminde Şehre Dair 32 Kitap Yayınlandı

Her belediye başkanı görev yaptığı sürede güzel hizmetler yapmaya çalışır. Doğrudur. Ama görevden ayrıldığının 12. senesinde bile ezberden sayılabilecek çok sayıda kültür-sanat hizmetleri vermiş olmak, her babayiğide nasip olmaz. Aziz Duran büyüğümüzün 15 yıllık süreyle görev yaptığı dönemde şehrine verdiği kültür sanat hizmetlerine gelin şöyle bir göz atalım:

Sakarya tarihi kültürü sanatı edebiyatı üzerine 32 kitap yayını, Sait Faik 100 Yaşında’ adı altında bir haftada dolu dolu 25 program, bu çerçevede Türkiye genelinde lise öğrencileri arasında 3.286 eserin katıldığı bilgisayar ödüllü ulusal bir hikâye yarışması, ödül alan 40 eserin bir araya getirildiği Gerçek Hayaller Dükkânı adlı bir yarışma kitabı, Necip Fazıl’ın 100. Doğum Yılında, 2005 Mayısında 20 şair yazar akademisyen ve sanatçının katıldığı ulusal Necip Fazılla İki Gün Programı, AKM Kültür Merkezi, AKM Tiyatro Sahnesinin 15 Ocak 2007 tarihinde efsane müzikal Lüküs Hayat oyunu ile hizmete sunulması, 11 sene ulusal Fotomaraton Fotoğraf Yarışması, 7 sene Atatürk Bulvarında öğrencilerin bizzat meydanda yapıp yarıştıkları ilköğretim okulu öğrencileri arası resim yarışması, 7 sene Adapazarı Tiyatro Festivali, 12 sene her 1 Aralık tarihinde Sakaryalı Sanatçılar Buluşması, bu şehirde doğup büyümüş Sait Faik, Kerim Korcan, Faik Baysal, Selahaddin Şimşek, Saim Özel, Hürrem Erman, İbrahim Zaman, Ziya Taşkent, Halit Çelikoğlu, Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak gibi ulusal değerlere anma ve saygı günleri. İlde çıkan tüm edebiyat dergilerine, her yıl bir sayılık katkı. Yetenekli gençlere Yazarlık Mektebi.

Yazarlar geçidi, sinema ve tiyatro sanatçıları söyleşileri, konserlerden söz etmedik daha. Özetle; kelimenin tam manasıyla kültür sanat dostu bir belediye başkanı geçti bu şehirden.

 

Mütevazı Sakin Çalışkan Takipçi Halktan ve Halkçı Bir Kişilik: Aziz Duran

Onu tanıyan herkes şahadet eder ki, mütevazı bir kişiliğe sahipti Aziz Duran. Nazik, naif, sakin, güzel giyinen biriydi. Misafirlerini fakir zengin, ünlü ünsüz ayırmadan kapıda karşılar kapıdan uğurlardı. Birçok kez şahit oldum ben buna.

Çalışkan biriydi. Çoğu kez eşiyle beraber geceleri şehri dolaşır, ilgili daire başkanları gece yarıları arar sorar bilgi alır, aksayan işlerde de sitemini (buna kibarca fırça mı desek) iletirdi. Takipçiydi yani.

Halktan, halkçı biriydi. Ölümüne kadar unutmadı Geyve’nin Maksudiye Köyü’nde doğup büyüdüğünü, Eski Reji’ye çıkan Dilber Sokakta çocukluğu ve gençliğinin geçtiğini.

Köyden kenar mahalleden gelmişti. Garibanlığı iyi bilirdi. Bundan olmalı, gariban babasıydı. Garibanlar da, kenar mahalle de ona sahip çıktı her seçimde.

 

Başarısının Arkasındaki Üç Saçayağı: Eşi Nesrin Hanım, Yeğeni Rıdvan Duran, Yakın Kadrosu

Şimdi bazıları çıkıp ‘eski başkanlardan Erkal Etçioğlu’nun karizması, Ünal Ozan’ın ikna becerisi yoktu ama Aziz Duran’da’ diyeceklerdir. Haklı da olabilirler. Ama şu iyi bilinmelidir: Adapazarı’nda Cumhuriyet tarihinin en başarılı belediye başkanı Aziz Duran’dır. Aziz Duran projeci ve hizmet üreten belediye başkanıydı en başta, nutuktan sözden ziyade.

Başarısının arkasındaki üç sacayağından söz etmek mümkün:

İlk unsur eşi Nesrin Duran’dı elbette. Nesrin Yengemiz, Allah selamet versin, olağanüstü iletişimci, becerikli, çalışkan, mütevazı, organizatör ve kültürlü biridir. Özellikle şehirdeki gariban ailelere ulaşmada, onların küçük küçük dertlerini çözmede, başkanla aralarında köprü olmayı başarmıştır. Ayrıca bayanların yönetimindeki sivil toplum kuruluşlarıyla çok ama çok iyi diyaloglar kurmuştur.

İkinci unsur ise yeğeni Rıdvan Duran’dır. Gençliğine ve tecrübesizliğine rağmen, on beş yıl boyunca olağanüstü bir iletişim, beceri ve nezaketle, Aziz Başkan’ın sivil toplum kurumları, siyasi aktörler ve basınla ilişkilerini hep o kurmayı başarmıştır. Bunu yaparken de çoğu kez partili – partisiz, muhalif-muvafık gözetmemiş, belediye çalışanlarını da iyi motive etmiştir. Bazıları ona, o makamlara amcası sayesinde geldiği eleştirisinde bulunsalar da, yakından tanıyanlarca makamını bihakkın hak ettiğinde şüphe yoktur. Nitekim daha sonraki görevlerinde her geçen gün artan başarıları da buna delildir.

Üçüncü ayak ise belediyedeki kadrosudur: Bu başarılı bürokratların arasında, ilk döneminde Sinan Çileli, Cevat Sarıgüzel, İbrahim Ertiryaki, ikinci döneminde Selahattin Aydın, Naim Çelikel, Fikret Bayhan, Niyazi Kahveci, üçüncü döneminde ise Ömer Kahveci, Osman Kaya, Rüstem Keleş diğerlerine nazaran öne daha çok çıkan isimler olmuşlardır. Elbette başka bazı isimler de vardır. Onlarca…

 

Görevdeyken Hep Tartışılan ve Eleştirilen Bir İsimdi Aziz Duran

Görev yaptığı on beş yıllık süre içerisinde, bunca başarılı hizmetlerine rağmen çok ama çok eleştirilen bir siyasetçi oldu Aziz Duran.

Bunun nedeni iktidarını paylaşmayan biri olmasıydı. Üç döneminde de partisinin yöneticileri (il başkanları ve merkez ilçe başkanları) olarak Nezir Aydın, Ekrem Yüce, Fahrettin Bay, Hasan Ali Çelik, Ayhan Sefer Üstün,  Fevzi Kılıç, Yusuf Alemdar, Ali İhsan Yavuz… İlçe belediye başkanları Ulvi Çavdaroğlu, Ekrem Yüce, Şükrü Kiracıoğlu, Ali İnci, vesaire vesaire… hiçbir zaman tam uyum içinde çalışamamıştı bu isimlerle Başkan Duran. Bu biraz siyasetin tabiatı gereğiydi. Diğer yandan Aziz Duran, partisinden yüzde on beş-yirmi oranında fazla oy alan bir belediye başkanı olarak, onlardan gelen siyasi talep ve beklentilere pek de yüz vermiyor, kavga etmese de bildiğini okuyordu. Bu il- ilçe yönetiminden belediye meclis üyelerine, delegelerden üyelere kadar… hep böyleydi.

Bu yolu tercihi, aleyhine çokça eleştiri ve hatta yer yer iftiralara varan suçlamalara zemin hazırlamıştı. Bu tür eleştiri ve suçlamalar, birçok belediye başkanın da başına gelen bir durumdu zaten. Halbuki görev süresi sonrasında, Ankara Büyükşehir’in bir kurumunda mütevazı bir genel müdürlük maaşıyla geçinecekti.

Bu arada, acımasız Siyaset arenasında en iyi geçindiği isim olarak Cevat Ayhan merhumun olduğu söylenegelmiştir hep.

Fazilet’in kapatıldığı, Saadet-Ak Parti yol ayrımında ise Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki Ak Parti’yi tercih edecekti Aziz Başkan.

 

Tipik Bir Karadenizliye Nazaran Sabırlı Bir Kişilikti

Aziz Duran, bir asırdan fazla bir zaman önce Trabzon Çaykara’dan Geyve’ye göçen bir ailenin çocuğuydu. Fiziğinden de belliydi bu zaten.

Malum, bizim Karadenizli dostlarımız, mert çalışkan atak girişken dindar ve vatanperver yapılarının yanında acul ve fevridirler. Hemencecik karar verip uygulamaya geçmeyi severler.

Aziz Başkan, tipik bir Karadenizli olmasına karşın, oldukça sabırlı bir kişiliğe sahipti. Bir olay karşısında, bazen kafası atsa da, çoğu kez sabırla beklerbeklenmedik anda iletişime geçerek en büyük muhalifiyle bile iyi ilişkiler kurar, olayları lehine çevirmeyi başarırdı. Şanslıydı da.

Belediye üst yönetimi veya partisinin yönetimindeki çekişmelerde kolay kolay taraf olmaz, sabırlar bekler, ayakta kalanla yoluna devam ederdi. Direkt müdahaleden çok zamanla durumu lehine çeviren başkan özelliğine sahipti.

Bu özelliğinden ötürü de tanıyanlarca Aziz Duran’da İkinci Abdülhamit mizacı var. Sabırla çözüyor birçok şeyi denildiği olurdu.

 

Bir Tarafıyla da Sürprizlerin Adamıydı Aziz Duran

Özellikle iktidarını partisiyle paylaşmadığı için, partisi her seçim yaklaşırken başka bir aday arayışına girer, son bir yıl içerisinde başka başka isimler dillendirirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı kafasına koyan ve bunu hak ettiğine inanan Hendek Belediye Başkanı Ali İnci de, her seçim potansiyel aday adaylarından birisiydi.

2004 seçimlerine altı ay kala, arkadaşlarıyla hacca giden Milli Görüş Camiasının ilimizdeki ağır topu Şadi Tanış’ın telefonu çaldı. Arayan yakın arkadaşı Ali İnci’ydi. Hâl hatırdan sonra İnci sordu: ‘Şu anda tam neredesin Şadi?’ ‘Kâbe’de, tavaftayım.’ ‘Hazır Kâbe’desin, altı ay sonraki yerel seçimlerde Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olabilmem için dua eder misin Şadi’ciğim!’ Şadi Tanış bu, taşı gediğine koymasıyla ünlü bir adam. Fırsatı kaçırır mı hiç. Cevap verdi: ‘Ali’ciğim, etmesine edeyim de, biraz önce Aziz Duran’ı Nesrin Yenge ile beraber tavafta gördüm. Dün akşam da Rıdvan Duran ile karşılaştık otelde. Oğlum, sen aracı tefeci kullanana kadar, Aziz Duran maaile Kâbe’ye gelmiş, işi bitirmiş bile. Sen avucunu yalayacaksın korkarım ilk seçimde gene!’ Gülüşürler.

Şadi Tanış’ın tahmini doğru çıkar: Altı ay sonraki seçimde, partili çok kimsenin ihtimal vermediği hâlde, aday yine Aziz Duran’dır ve seçimi yine büyük farkla kazanacaktır. Partililerine göre biraz da sürprizlerin adamıdır Aziz Duran.

 

En Son Kurban Bayramında Telefonlaşmıştık

Başkanlığından sonra Ankara’da bir kurumda genel müdürlük yaptı uzunca süre. Geçen on iki yıllık sürede bir iki kez düğünlerde karşılaşmıştık. Oğlum Ahmet’in düğününde, aynı gün ve saatteki – benim de çok sevdiğim, aziz dostum- Ömer Kahveci’nin çocuğun düğününe katılmak için Trabzon’daydı. Telefonla aramıştı, sağ olsun.

Edirne’deki vali danışmanlığım sırasında, 2013 yazında, 8 balkan ülkesinden 160 genç yeteneği on gün süreyle Edirne’de 30 şair yazar sanatçı tiyatro sinema oyuncusu ile buluşturduğum Akademi-Rumeli Projemi uygulamış, kapanış törenindeyse müthiş bir alkış almış, sahneye çıkınca da alkışları durdurtmuş, benim ve projemin arkasında kale gibi duran Edirne Valisi Hasan Duruer’i alkışlatmıştım.

Sahneden iner inmez de hemen Aziz Başkanı aramıştım: ‘Başkanım, siz beni on yıl süreyle kültür müdürü, beş yıl süreyle de kültür dairesi başkanı yapmasaydınız, ben bu projeleri üretemezdim. Bu alkışların en az yarısı sizin’ demiştim. ‘Estağfirullah. Vefalı adamsın Fahri Tuna, sen hak ettin o alkışları’ diye cevap verirken de mutluluktan ağlamaklı olmuştu.

 

Sonunda Aziz Başkan da Hakk’a Yürüdü; Mekânı Cennet Olsun

Telefonla hemen çoğu bayramda arar, bayramını tebrik ederdim. En son Kurban Bayramında konuşmuştuk. İstanbul’a yerleştiğini söylemişti. İyiydi. Sağlıklıydı.

Acı haberi 22 Kasım 2020 Pazar günü öğle saatlerinde aldık. 2020 yılının bütün dünyadaki mel’un canavarı Covit19, sevgili başkanımıza da edeceğini etmişti maalesef.

Evet, hepimiz O’ndan geldik, O’na gideceğiz. Buralarda kimse kalmayacak. Bunu biliyoruz. Ecelimizin nerede ne zaman hangi virüsten olacağını bilemiyoruz tek.

23 Kasım 2020 Pazartesi günü Fatihalarla ebedi âleme uğurladığımız Aziz Duran büyüğümüz için Rabbimizden niyazımız, mekânının cennet olmasıdır.

Bilvesile değerli eşi Nesrin Yengeme, oğulları Mehmet ile Mustafa’ya, yeğeni Rıdvan Duran kardeşime, tüm Duran Ailesine, benim gibi birçok mesai arkadaşına ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Görev süresinin dolmasına üç gün kala, 25 Aralık 2009 Çarşamba günü makamında hâlleşmiş, helâlleşmiştik Aziz Başkanımla.

Olsun, ben bir kez daha hakkımı helâl ediyorum ona.

 

Kenarın Merkeze Yürüyüşünün Destansı Kahramanlarından Birisiydi O

Görevden ayrılışının on ikinci yılında, hizmetleri aşılamayan, her gün onun, zamanında gerçekleştiği 20 büyük projeden hizmet alan Adapazarlıların da bugün, ve bir gün, merhum başkanımıza bu gözle bakacaklarını ve anlayacaklarını umut ediyorum.

Ben Aziz Duran Başkanımı, sağ tarafında eşi Nesrin Yenge, bir fakirin evindeki yer sofrasında yemek yerken hatırlayacağım hep. Garip gurabanın dostu olarak. Kenarın sesi, sözü, yüzü olarak.

Aziz Duran, bu ülkede kenarın merkeze yürüyüşünün destansı kahramanlarından birisiydi aslında.

Pek fark edilmese de.

Mütevazı, sessiz, gürültüsüz yaşadı. Gitti. Menzilin mübarek olsun Aziz Ağabeyimiz.