Sakarya ve Çevresi Dil Yapısı

Bu sayfada bulunan sözlük, Fahri Tuna’nın Sakarya Türkmen/Manav Sözlüğü: Yarım Asırlık Bir Kültür kitabından alınarak oluşturulmuştur.

A benim gara yârim: (kuzey, türkü)

A benim kara yârim / Perçemi tara yârim / Yüzünde göz izi var / Sana kim baktı yarim.
Kendime göre kendime göre / Çor arıyom ben / Atma da taşı vurursun / Sonra da pişman olursun.
Çoktan beri görmediğim / Geliyor göreciğim
Kendime göre kendime göre / Çor arıyom ben
(Kaynarca yöresi türküsü olup, Özkul Arslanalp tarafından derlenmiştir.)

A Meleğim: (güney, türkü) Geyve ve Taraklı türkülerinden birisidir. Aynı zamanda kadın karşılamasıdır. Sözleri şöyledir:

Evlerim evlerim güzel evlerim / Ben oyun içinde gönül eğlerim.
A Meleğim Meleğim, saat kaçta geleyim / Oyununa pek yandım / Oyna bir yol göreyim (Nakarat)
Ağustosta bir su içtim buz gibi / Benim yârim on besşind ekız gibi.
A Meleğim Meleğim, saat kaçta geleyim / Oyununa pek yandım / Oyna bir yol göreyim (Nakarat)
Gönder güzel gönder selamın gelsin / Sana sağlık bana ömürler gelsin.
A Meleğim Meleğim, saat kaçta geleyim / Oyununa pek yandım / Oyna bir yol göreyim (Nakarat)
Beni yârim ah delice severken / Uyuya da kalmış ak gerdanı öperken.
A Meleğim Meleğim, saat kaçta geleyim / Oyununa pek yandım / Oyna bir yol göreyim (Nakarat)
(Geyve- Taraklı yöresi türküsü olup, emekli öğretmen Ahmet İşsever tarafından derlenmiştir.)

Âba: (genel) Abla kelimesinin söyleyiş biçimi; Âba, a âba.

Abatopu (Altus Sivis da Gel): (kuzey, büyük oyunu) Sadece dini bayramlarda erkekler tarafından köy meydanında oynanan bir oyundur. Örneğin 22 kişiyle oynanır. Bir kişi ceketi/abayı top haline getirip urgana bağlar. Urganın diğer ucunu eline alır. Geriye 21 kişi kalmıştır. “Altus siviş de gel” diye bağırır. Herkes dağılıp bir eş tutmaya çalışır. O arada abayı elinde tutan kişi, eş tutmayanlara aba topuyla vurur. Bir kişi eş tutamadan açıkta kalmıştır. Abacı, eş tutamayana “neden eş bulamadın?” diye azarlayarak abayla sırtına veya ayaklarına bir kez vurur. Tekrar “Altus siviş de gel” diye bağırır, tekrar herkes dağılır, herkes yeniden eş tutmaya çalışır. Kurala göre bir önceki eş tutulamaz; her oyunda eş değişir. Bu arada eş tutamayan ebe, gözüne birini kestirdiği için, “Altus siviş de gel” dendiğinde genellikle ilk olarak o eş tuttuğundan, iki kez üst üste ebe olduğu pek görülmez. Bu kez başka biri açıkta kalır. Oyun böylece devam eder. Bu oyun genellikle yarım saat, kırk beş dakika kadar sürer. Bu oyunda ceza olmayıp, sık sık ebe olmak prestij düşürücüdür. Bu oyunu kız kızan, çoluk çocuk bütün köy halkı gülerek seyreder. Oyunun sonunda köy meydanında veya yağmurluysa köy odasında topluca yemek yenilir. (Emekli öğretmen Ramis Memiş tarafından Kaynarca’dan derlenmiştir.)

Aba zombak: (güney, sıfat) Kalın kafalı, akla her şeye ermeyen.

Abasız: (genel) Ceketsiz, paltosuz.

Abasızla
: (merkez, lakap) Sait Faik Abasıyanık ailesinin lakabı; Ünlü yazar Sait Faik, Abasızların Mehmet Bey’in tek çocuğudur.

Abbasın gazı gibi yutmak: (kuzey, fiil) Müsrüfçe çok yemek manasındadır; Memet, Abbas’ın gazı gibi yuduyon, yavş yi bıraz.

Acık-ıcık: (genel, söyleyiş biçimi) Azıcık, az biraz;    Salatanın yavını ıcık ta guy gız.

Acızlık getirmek: (genel, fiil) Yakınmak, şikayet

bulunmak, rahatsız olmak; Hanifablam sık sık çocuklarından

 acızlık getiriyo, acıdım garıcıvaza.

Ada: (genel) Adapazarı’nın halk dilindeki söylenişi. Adapazarı’nın kısaltılmışı; Salı Cumartesi Ada’nın pazarıdır bilirsin.

Adalara gel: (kuzey, türkü) Taksi geldi düt dedi / Annem çabuk git dedi / Akşam dünürler geldi / Beybabam ufak dedi

Gitmeyecem / Yap yarin askerliğin bekleyecem

Bugün hava yaz yârim / Gömleğin beyaz yârim / Bisikletin üstünde / Bana mektup yaz yârim

Gitmeyecem / Yap yârin askerliğin bekleyecem

(Kaynarca yöresinden Özkul Arslanalp tarafından derlenmiştir.)

Adam kısmı gulandan gıza: (genel, atasözü) Kadınların kocalarını bir konuda dealarca söyleye söyleye, sevmedikleri birine karşı yavaş ayvaş doldura doldura bir noktaya getirip, o kişiyle kavga ettirebileceklerine işaret eden bir atasözüdür.

Adi’ye: (genel, söyleyiş biçimi) Ada’ya, Adapazarı’na; Salim amcayınan garısı Adi’ye gittiledi, döndüle mi?

Afaganni va: (genel, fiil) Kızgınlığı olmak, saldırganlığı üzerinde olmak; Enveraga’nın şu sırala afaganni va gene, burnundan soluyo.

Afartmak/Ofartmak: (genel, fiil) Bir şeyi abartmak, büyütmek; Seydablam da bişeyi anandıkan bi ofartı kı, sorma gitsin.

Aga: (genel, isim) Ağbi, ağabey; Orta Asya’daki söylenişi Aka veya Eke. K sesi zamanla yumuşayarak g hâlini almış. Erkek veya kız çocukları, kendilerindne büyük erkek kardeşlerine ‘Aga’ derler. 1980’lere kadar datüm Sakarya Manavlarında bu yaygın bir söyleişti. Zamanla yerini önc ‘ağabey’e sonraları da ‘Ağbi’ye terketti.; Ayrıca akrabalık bağı olmasa da kendinden büyük erkeklere de ‘Aga’ diye hitap edilir; Agam aşam gelsin de diverecem seni ona; Memedega, Amedega, Ismalaga…

Ağerik: (genel, isim, söyleyiş biçimi) Bir erik türü, Ak eriğin söylenişi; Ağerinden şıra olu, buruş olu.

Ağlagan: (genel) Vara yoğa ağlayan çocuk veya kişi; Bizim torun bi ağlagan bi ağlagan, annesinin çekeci va.

Ahret edinmek: (genel, fiil) Ekseri kızlarla kızlar, seyrek olarak erkeklerle kızların bir ömür boyu ‘kardeş edinmeleri’ işlemi. Edinme kardeşlik geleneği. Ahret olanlar ömür boyu kardeşçesine iyi kötü günde birbirinin yanında olurlar, evlenemezler, çocukları onları ‘ahret teyze’, ‘ahret anne’, ‘ahret hala’, ‘ahret dayı’ diye çağırırlar. Ahret edinmek, Orta Asya’dan getirdiğimiz bir Türkmen geleneği olarak, günümüze yansıyan güzel bir örnektir; Babam Ahret Halamla öz halamı bir ömür birbirinden ayırmadı, kan bağı vamışçasına hala bildik biz de.

Aklından çıkmak: (genel, fiil) Unutmak; aklımdan çıkmış, maalesef, yapacak bişey yok.

Alıbatır: (güney) Sürekli alan, almaya devam eden.

Ali evlendi Güllü gelin oldu: (kuzey, deyim) Olan oldu, o işin vakti geçti anlamında bir deyim. ‘Sen artık o işi unut, vakti geçeli çok oldu’ anlamındadır. Bir bakıma ‘Geçti Bor’un pazarı’ yahut ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ anlamında bir deyimdir; Boşuna ağzını yorma guzum, Ali evlemdi Güllü gelin oldu.

Allah Emri: (kuzey, isim) Deprem, zelzele; Akşama doğru bi Allah emri oldu, ağaçla tekmil yere kapaklandı, dünya gitti gitti geri geldi.

Allah’tan bi şaşgınnık oması: (genel, fiil) İşin ters gitmesi, bir engel bir mani çıkması durumu, kaderin, hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna bir tür inancın dışa vurumu; Allah’dan bi şaşgınnık omazda geliriz gardaşlık, merak etme sen.

Alt gıy: (genel): Odada (çandıda) ocağın kapıdan tarafı, protokoler anlamda en önemsiz taraf; Alt gıya oturulmadan üst gıya oturulmaz (her şey zamanla olur, sabretmek gerekir. Merdivenleri tek tek çıkarak yükseleceksin anlamında bir atasözüdür.)

Altyankıla: (kuzey) Altyankiler, bir evde oturanların alt yanda oturan komşusuna verdiği isim; Altyankıların İbrahim atık Mersin’de çalışıyomuş.

Aksate: (kuzey) Evlenecek çiftlerin sağlık kontrolünden geçirilmesinden sonra resmi nikâh işlemleri başlatılırken, aynı gün yapılan düğün alış verişine verilen isim; Mayneden sonra Nait’inen Şükürye’nin aksatesi de yapıldı hayıllısınnan. 

Aklantı: (kuzey, isim) Tarla ortasında veya kenarlarındaki küçük derecik; Her gış Murat Düzü’nün ortasında bi gaç aklantı ille olu.

Alaburus: (genel) Kenarları sıfır üstünde uzun saç bırakılan bir tıraş türü; İsmail’in kafasını alaburus kestidik.

Alentirik/aleddirik: (genel, isim) Elektrik kelimesinin söyleyiş biçimi; Alentirikle geldi mi bak bakim Elif.

Amatla : (kuzey, isim)   Ahmetler (köy adı); Amatla’da Raşıdolu Gızılcalı’nın en zenginnerindendir.

Amet: (genel, isim) Ahmet; Amet Usta iyi konşudur.

Anadut: (güney, alet) Ot evya ekin destelerini topalmaya yarayan üç dallı genellikle ahşaptan abzen de demirden alet; Alettin, hadi desteleri anadutunan toplayva.

Andan: (genel) Ondan kelimesinin söyleyişi; Andan sonra bana sıra geldi.

Angılı: (kuzey, sıfat) Şöhretli, meşhur, iyi tanınan, iyi bilinen; Unna angılı sülaledir.

Anşa: (kuzey, isim) Ayşe; Anşingem hamarat garıdır.

Apalya (güney) /Apollo (kuzey) Hoparlör; Camiye yeni apollo aldık, iyi oldu.

Arabinen: (kuzey, isim) Arabayla; Arabinen çabıcak gittik geldik.

Arapuşağı: (genel, oyun) İki erkek tarafından oynanan biraz da müstehcen bir oyundur. Daha çok düğünlerde oynanır.  Klarnetle havası çalınır, davulcu davulunu vurur, davulcu sözlerini söyler;

Arap da dereye apıştı / Sülük de ..tüne yapıştı. (…)

İki oyuncu erkek arka arkaya durur. Bir tür çiftetelli gibi erkekler hareket ederler, arkadaki erkek öndekini parmaklamaya filan çalışarak kızdırmaya çalışır, öndeki ağzıyla suyu arkadakine püskürtmeye çalışır. (Emekli öğretmen Ramis Memiş tarafından Kaynarca’dan derlenmiştir.)

Arcakla köpi gibi yatmak: (güney, deyim) doğrusu: Arcaklar köpeği gibi yatmak; Arcaklar Taraklı’da bir köy adıdır. Topluluk içerisinde ulu orta uzanıp yatan kişiler bu sözle tenkit edilirler; Utanmıyon mu öle yatmaya, u ne öle, Arcakla köpi gibi yatmışın.

Arfane: (güney) Daha çok kadınların evlerinden yiyecek bir şeyler getirip ortaklaşa yedikleri bir muhabbet ortamı; Yarın gonuşlarınan arfane yapcaz.

Arfe: (kuzey, isim) Arife günü; Gurban arfesinde mezalliğe gittik, Kur’an okuduk tüm ölmüşlerimize.

Arkalık: (kuzey, isim) Unluk, evde un çuvallarının dizili olduğu bölümü; Annem arkalıkta un eliyo, ekmek yuvuracak da.

Arkalık yanı: (kuzey, isim) Evin un buğday saklanan bölümü; Un çuvallarını arkalalık yanna goduyuz mu bakim?

Arkaşa: (kuzey) Sırtüstü, arka aşağı; Amet, arkaşa yatma çocim, arkaşa yatasay çabık hasta oluşun, çimle ıslak ya.

Armut dalda dik durur: (güney, türkü) Geyve yöresinin en tanınmış ve TRT tarafından repertuvara alınmış, Orhan Hakalmaz gibi sanatçılar tarafından albümlere okunmuş türkülerindendir. Sözleri şöyledir:

Armut dalda dik durur / Dibinde yiğit durur / Benim sevdiceğim gız / Garşımda gülüp durur. Garagözlüm amman… Şekerim şekerim şekerim aman /Evli de değilim bekârım aman.(Nakarat)

Armut dalın eğmeli / Meyvesini yemeli / Gomşu gızı dururken / Kime boyun eğmeli. Garagözlüm amman. Şekerim şekerim şekerim aman /Evli de değilim bekârım aman.(Nakarat)

(Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii yönetken ve Rıza Yetişen tarafından 28 Haziran 1951’de kaynak kişiler Şeref Yılmaz ve Kasım Özcan’dan derlenmiş, Yücel Paşmakçı tarafından 15 Eylül 1981’de notaya alınmıştır.)

Arpalık: (genel, isim) İlçede veya köyde ana yola veya caddeye yakın veya harmana yakın değerli yerlerin genel adı; Tavıkla arpalık yannarındakı mahsulü tekmil yille.

Asiri:(genel) Asri kelimesinin söyleyiş biçimi. Asra uygun, çağdaş, gavurca; Atık herkes asiri oldu be gardaşlık.

Asiri nişan: (genel) Bir tür evlilik geleneği / Erkekle kızın beraber olduğu nişan törenine verilen isim; Duydunuz mu,Memet’inen Haççe’nin nişanı asiri nişanmış gız.

Âşa: (güney, isim) Ayşe kelimesinin söyleniş biçimi.

Aşa(y): (güney) Taraklı ağzında aşağı manasında olup Geyve ve Adapazarı’na işaret etmektedir; Yarın aşay gitçem.

Aşağı çarşıda bi şey söle, yukarı çarşıda kendin inan: (güney, deyim) Gerçek dışı bir haberi bir mekânda söyleyen kişinin, khaberin kulaktan kulağa yayılması sonucu, bir başka mekânda kendisinin de inanacak hâle dönüşmesini anlatan bir Taraklı sözüdür.  

Aşakıla: (genel) Aşağıkiler, bir evin beş on ev aşağısında oturanlara verilen isim; Aşakıların Gadir has çocuktur, çok iyidir.

Aşam: (genel) Akşamın söyleyiş biçimi; aşa maşam gonuştuma beni, hadi git.

Aşamcık: (genel) Akşamcık; Aşamcık geldi, duz istedi, vedim gitti.

Aşamnamak: (genel, fiil) Yatıya kalmak, konaklamak; Ismayıl Daraklı’da aşamnicekmiş mi?

Aşamlin/Aşamnin: (genel) Akşamleyin; Fatmablam aşamnin uğradı, iki ceviz gırdık gitti, sağolsun.

Aşıklık çekmek: (genel, fiil) Aşık olmanın sürmesi hâli, mecnunluk hâli; Gomşumuzun oğlu Yalçın aşıklık çekiyo belli ki.

Aşuracı/Öşüreci: (güney) Bir şeyi olduğundna fazla anlatan, gösteren abartan; Memet her şeyi çok öşürdüyo.

At gibi gız: (genel) Güçlü kuvvetli gelinlik kız; Haççe at gibi gız, ne zollu gelin olu undan.

Atanaklık yapmak (genel, fiil) Atak olmak, vara yoğa başkasının işlerine karışmak, lüzumsuz ataklık; Dedik emme dinemedi bizi, atanaklık yaparsan böle vara yoğa, sounda olacağı oldu işte.

Atık: (genel) Artık; Çocukla,geç oluyo, atık gakıp gidelim.

Avadannık: (genel) Alet takımı; Emin İniştemin avadanni boldur, elinden de her iş geli.

Avara: (genel) Çok hasta olma durumu, hastanın durumu ağır olması hâli; Ateşlerin Haççeblam çok avaramış, sabaha ya çıka ya çıkmaz diyola.

Avla/y: (genel) Tarla veya harman kenarındaki ahşap kazık ve sırıktan oluşan avlu; Avla duttuk bugün.

Avla dutmak:   (genel, fiil) Kişinin avlu yapması işlemi; Arif Ağbi oğlu Amed’inen bütün gün  harman arkasında avla duttu.

Avıl: (genel) Ağıl, açık alanda etrafı ahşap perdeyle çevrili koyun-keçi ağılı;

Avıllık: (kuzey) Bir tür başlık parası; Hatiba gızı Mizefer’i Iramis Üretmen’e veriken hiç avıllık amamış, duydunuz mu?

Avız: (genel) Yeni doğurmuş hayvanın ilk sütü; Bizim Gara inek bızaladı, ilk iki gün avız sütünü acı olu dini döktük.

Ayaguru: (güney, bitki) Kışın aşırı don nedeniyle ayakta/dikili kuruyan çam ağacı.

Ayak yolu: (genel, isim) Tuvalet. Helâ; Dedem ayak yoluna gitti.

Ayaklı:  (genel) Gezgin, gezmeyi seven, gezgir; Maşallah Emningem ayaklıdır, hiç durmaz geze.

Ayakdaş: (genel) Yol arkadaşı; Babaannem Abdırazağa gideken yanında ayakdaş olarak beni götürdüydü, çocuktum.

Ayazlık: (güney, isim) Balkon; Çamaşılları ayzliye astım.

Ayı garısı gibi sölenmek: (genel, deyim) Suratsız, keyifsiz, sürekli homurdanan hanımlar için söylenen bir söz; Suratını asmışın, ayı garısı gibi niye sölenip duruyon gız?

Ayınga: (güney) Tütünün kalitesiz kısmı; Ayınga sardım.

Aynını vermek : (genel, fiil) Gelen mektuba cevabını vermek; Mektibin aynını vedin mi a Yalçın?

Ayran çorbası: (genel, isim) Sakarya Manav Mutfağından bir çorba türü. Yoğurt un yumurta ve buğdaydan yapılan bir çorba; Bizim Gülsen çok lezzetli Ayran çorbası yapa, sağosun.