Kuvayı İnzibatiye’nin Kurulması

Cihan Harbi’nin mağlubiyetle bitmesi üzerine, Anadolu’da yer yer eski İttihatçıların da yer aldığı bazı mukavemet hareketleri ortaya çıktı. Mustafa Kemal Paşa tarafından birleştirilen ve İstanbul’a alternatif bir hükümete dönüştürülen bu hareket üzerine, Müttefikler 16 Mart 1920’de İstanbul’u işgal etti ve meclisi dağıttı.

İşgalciler, sırasıyla 26 ve 31 Mart tarihlerinde hükümete iki nota göndererek, hükümetten Anadolu’daki hareketi bastırmak için önlemler almasını istedi. Dönemin Sadrazamı Salih Paşa, hareketin doğal bir tepki olduğunu söyleyip işgal güçlerini protesto edince İngilizler, Ankara’nın desteğini aldığı sonucuna vardı. Kriz zamanlarında Salih Paşa istifa etti, Damat Ferit Paşa Sadrazam oldu.

Dördüncü kez 5 Nisan 1920’de kabinesini kuran Damat Ferit’in milli mücadeleyi boğmak için başvurduğu yollardan biridir. Kuvayı İnzibatiye adı verilen bu yarı-resmî askeri örgütün diğer adı Hilafet Ordusudur. Komutanlığına Süleyman Şefik Paşa’nın atandığı Kuvayı İnzibatiye üç piyade alayı ve bir topçu taburundan oluşmuştur. 18 Nisan 1920’de kurulan bu oluşumun hemen öncesindeki önemli gelişmeleri hatırlamak yararlı olacaktır. 11 Nisan’da Şeyhülislam Dürrizade El Seyid Abdullah’ın fetvası ile Mustafa Kemal ve onunla beraber hareket edenlerin öldürülmelerinin İslam dinince caiz olduğu ilan edilmiş, buna mukabil Ankara da Börekçizade Mehmet Rifat Efendi’nin fetvası ile (16 Nisan 1920) haklılığını aynı zeminde kanıtlamaya girişmiştir. Artık İstanbul ile Ankara arasındaki bütün köprüler atılmış ve geri dönüşü olmayan bir yola girilmiştir. Bu arada İngilizler de denetimleri altındaki Türk silah depolarından Kuvayı İnzibatiye’ye silah dağıtılmasına izin vermektedirler.[1]

Öte yandan daha önce iki kez ayaklanan Anzavur Ahmet, yeniden Kuvayı Milliye karşıtı bir hareket düzenlemekle görevlendirildi. İstanbul’da bu hazırlıklar yapılırken, padişah yanlısı yerel kimi güçler, harekete geçmişti bile. İşte, Adapazarı ve Hendek dolaylarını da büyük ölçüde etkileyen Birinci Düzce Ayaklanması bu koşullarda patlak verdi.

Düzce’nin Çerkez ileri gelenlerinden birkaçı 13 Nisan 1920’de çevrelerine çok sayıda adam toplayarak Düzce’yi işgal ettiler yanlarına çağırdıktan Bolu Mutasarrıfı Haydar Bey’i de tutsak aldılar. Olayın daha da büyüme eğilimi taşıdığını gören Heyet-i Temsiliye, hızla önlem aldı ve Yarbay Mahmut Bey komutasındaki 24. Tümen’in Geyve’den Düzce’ye, Kandıra’da bulunan Binbaşı Çolak İbrahim Bey Müfrezesi’nin de Adapazarı’na gitmesini buyurdu. Geyve-Adapazarı doğrultusunda harekete geçmesi istenenlerden biri de Çerkez Ethem Bey’di.

18 Nisan 1920 tarihinde onaylanan, 24 Nisan’da Takvim’i Vekayi’de yayınlanan 18 maddelik bir kararnameyle, Jandarma Kuvvetlerine benzer ve gönüllülerden oluşan Kuvayı İnzibatiye’nin kurulması kararlaştırıldı. Kuvayı Milliye’yi tepelemek amacıyla kurulan Kuvayı İnzibatiye, Harbiye ve Dâhiliye Bakanlıklarına bağlı olup; subaylar, görevli ve emekli olanlar ile gönüllülerden oluşup, katılanlar ant içtikten sonra göreve başlayacaklardı. Bir tümeni 3 Alay ve 1 Topçu Taburundan oluşan Kuvayı İnzibatiye’nin 1 Alayı-4 Tabur, 1 Taburu-4 Bölük, 1 Bölüğü subaylarıyla birlikte-250 kişiden oluşacaktı. Görev sırasında sakatlanan, şehit düşenlerin ailelerine rütbe ve derecelerine göre zarar ödentisi verilecekti.

19 Nisan’da Adapazarı’na gelen Yarbay Mahmut Bey, şehirdeki bütün dükkânların kapandığını görmüş ve burada da bir ayaklanmanın başlamak üzere olduğunu hissetmiş. Gerekli önlemleri aldıktan sonra Hendek’e doğru yola çıktı. Hendek’te hava Adapazarı’ndan farklı değildi. Öyle ki, kapıcı aracılığıyla halkı hükümet mahallinde toplanmaya çağırmasına rağmen çocuklardan başka kimse gelmedi.Birlikler 1 Mayıs’ta İzmit ve Sapanca’da karargâh kurdu. Zamanla Bolu, Gerede ve Ankara kırlığına yayıldı. İngilizlerin İzmit’te birlikleri ve körfezde de gemileri vardı. Benzeri birliklerin memleketin her tarafında kurulması için yazışmalar yapıldı; ama çoğu yer Ankara hükümetinin kontrolünde olduğu için bu gerçekleşemedi.

Eylül 1919’dan bu yana Biga’dan Bursa’ya kadar olan mıntıkada Ankara hükümetine karşı duran Ahmet Anzavur Paşa, Adapazarı ve Kandıra’ya girdi; Eskişehir üzerine yürüdü. Ancak 17 Mayıs’ta Geyve boğazında Ethem birliklerine mağlup oldu. Ethem, Sapanca ve Adapazarı’nda hadiseyle alakalı gördüklerine kendisine mahsus tekniklerle dehşetli cezalar verince, diğer mıntıkalardaki isyancılar çözüldü.

Süleyman Şefik Paşa kendisine sonradan katılan Anzavur Ahmet ile anlaşmazlığa düşünce İstanbul’a dönmüş ve Kuvayı İnzibatiye’nin başına Yarbay Senai geçmiştir. Kuvayı İnzibatiye’nin bu dönemdeki amacı Geyve boğazını alarak Eskişehir istikametinin yolunu açmaktır. Bu amaçla top ve makineli tüfeklerle pekiştirilmiş 2 000 kişilik bir kuvvetle Geyve boğazına taarruza karar verilmiştir. Anzavur Ahmet’in komutası altında 15-16-17 Mayıs’ta saldırılar gerçekleştirilmiş, her defasında geri püskürtülen Anzavur Adapazarı’ndan ayrılarak İstanbul’a dönmüştür. 23 Mayıs’ta yeniden temas edilen Kuvayı İnzibatiye birlikleri ağır bir yenilgiye uğratılmış, 3 subay, 40 kadar er esir edilmiş, 4 topla 4 makineli tüfek ve çok sayıda malzeme ele geçirilmiş, Sapanca ve Adapazarı kurtarılmıştır. Hilafet Ordusuna son darbe 14 Haziran sabahı başlayan taarruzla vurulmuş, zaten yenilgiler ve askerden kaçanlar nedeniyle iyice zayıflayan birlikler tamamen etkisiz hale getirilmiştir.

Kaynakça

  • Kobal, Yunus. “Milli Mücadelede İç Ayaklanmalar.” SAKARYA ZAFERİ VE HAYMANA III (2002): 25.
  • https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=1214&kuva-yi-inzibatiye-yahut-son-hilafet-ordusu. (Erişim tarihi:20.03.2023)
  • Özcan Mert. “Anzavur’un İlk Ayaklanmasına Ait Belgeler” Belleten, cilt: 56, sayı:217,1992, s. 847-962.
  • Kobal, agm.